Esselamu Aleyküm Ve Rahmetullahi Ve Berakâtühü
Günümüz dünyasında ideolojilerin savaş alanı artık sadece topraklar değil, zihinler olmuştur. Kapitalist sistem, ekonomik yönünün ötesinde bir yaşam biçimi, bir düşünce yapısı ve bir zihniyet mühendisliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sistem, medya, eğitim, teknoloji ve kültür aracılığıyla bireyleri şekillendirmekte; İslami değerleri unutturmaya ve dünya sevgisini merkeze alan bir hayat tarzını yaygınlaştırmaya çalışmaktadır.
Kapitalist Sistemin Temel Dayanakları
Kapitalizm, dört üretim faktöründen (emek, sermaye, doğal kaynaklar, girişimcilik) üçüne dayalı olarak şekillenen bir ekonomik düzendir. Ancak zamanla bu sistem yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve ahlaki bir dayatma halini almıştır. Batı merkezli bu anlayış, bireyin çıkarlarını merkeze alarak ahlaki sınırları ortadan kaldırmakta ve "özgürlük" kavramını mutlaklaştırarak sorumluluktan uzak bireyler üretmektedir.
Zihinlerin Hipnozu: Medya ve Teknoloji
Kapitalist sistemin en etkili silahlarından biri medya ve dijital platformlardır. Sosyal medya (Instagram, Facebook, Twitter) ve dijital eğlence araçları, bireylerin düşünce biçimlerini, değer yargılarını ve hayata bakış açılarını şekillendirmekte; dünyaya olan bağımlılığı artırmakta, ölüm düşüncesini ise korku ve kaçışla nitelendirmektedir. Bu durum hadislerde "Vehn" olarak tarif edilen hastalığı, yani dünya sevgisi ve ölüm korkusunu daha da derinleştirmektedir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Ey insanlar! Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı da Allah hakkında sizi kandırmasın." [Fatır, 5]
Ve yine ayette şöyle açıklıyor Allah'u Teâlâ;
"Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurdu ise, iste asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı." [Ankebût, 64]
Toplumsal Dumur ve Gençliğin Kayıp Hali:
Günümüzde genç nesil, camilerde değil barlarda, eğitim kurumlarında değil eğlence merkezlerinde vakit geçirmekte; kapitalist sistemin sunduğu sahte özgürlükle harama çekilmektedir. Hz. Ömer’in (ra) şu sözü bu konuda bizlere bir uyarı mahiyetindedir:
"Namaz kılan yaşlıyı severim ama namaz kılan gence âşığım."
Ancak bugünkü gençlik, zihinsel işgalin pençesinde, kapitalist hayat tarzına esir olmuş durumdadır. Bu durum, yalnızca bir ahlak krizi değil, aynı zamanda bir zihin ve kimlik krizidir. Eğitim ve Ekonomi Üzerinden Manipülasyon Kapitalist sistemin en etkili olduğu alanlardan biri de eğitim ve ekonomidir. Küçük yaşlardan itibaren bireylere Batı merkezli düşünce kalıpları öğretilmekte, başarı yalnızca rütbe, diploma ve maddiyatla ölçülmektedir. Aynı şekilde, faiz sistemi gibi açıkça haram olan ekonomik uygulamalar "yatırım aracı" olarak sunulmakta, haramlar cazip hale getirilmektedir.
Nitekim Allah şöyle buyurur. "Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır." [Bakara, 275]
"Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlü ile savaş halinde olduğunuzu bilin." [Bakara, 279]
Bugün bankacılık sisteminin ve finansal kurumların büyümesi, bu ayetlerin açıkça ihlal edildiğini göstermektedir. Faizli işlemler, halk nezdinde ticaret gibi sunularak meşrulaştırılmakta ve insanlar bu sistemin parçası haline getirilmektedir.
İslam'ın Kurtarıcı Reçetesi
İslam, insanı yalnızca bir tüketici olarak değil, kulluk bilinciyle donatılmış bir varlık olarak görür. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." [Zâriyất, 56]
Kapitalist sistemin sunduğu dünya merkezli anlayışa karşı, İslam ahiret merkezli bir hayat teklif eder. Kalplerin ancak Allah'la huzur bulacağını, gerçek başarının Rabbin rızasına ulaşmak olduğunu bildirir.
Allah, Bakara Suresi 5. ayette şöyle buyurur: "İşte onlar Rableri tarafından gösterilen doğru yol üzerindedirler. Kurtuluşa erenler de yalnızca onlardır."
Sonuç olarak;
Kapitalist sistem, sadece ekonomik bir düzen değil, aynı zamanda zihinleri işgal eden bir ideolojidir. Bu sistemin sunduğu sahte değerler, bireyi Allah'tan uzaklaştırmakta ve dünya hayatına mahkûm etmektedir. Ancak İslâm, bu zihinsel işgale karşı bir direniş, bir uyanış ve bir kurtuluş yoludur. İslâm ideolojisi yeniden merkeze alınmadıkça ne birey huzura erer ne toplum dirilir. Bu nedenle çözüm, İslam'ın sahih anlayışında ve hayatın tüm alanlarında Allah'ın hükmünü hâkim kılmakta yatmaktadır.
Vesselam...
Rojbin AYTULA