Bir şeyi kutlamak, kutlanan şeyin değerini ortaya koyar. Yani değerli ve kıymetli olan şeyler kutlanır. İnsanlar, kutladıkları şeylere dönüp bir bakmalı. Nedir bu kutladıklarınız?
Örneğin Cumhuriyetin kuruluşunu, Demokrasiyi kutlarken bu sistemin insanları getirdiği duruma hiç bakmaz mısınız? Ortada demokrasinin getirdiklerine dair bir değer ve kıymet var mı? Ekonomik kriz, ahlaki çöküş, sapkın ilişkiler, suç oranlarının artması bu sistemin getirileri değil midir? O halde Cumhuriyeti kutlarken bunları da kabul etmiş ve kutlamış olmuyor musunuz?
Yine Geçtiğimiz günlerde 23 Nisan kutlamaları yapıldı. On yılda on beş milyon genç hedefleyen sistem, 10 yılda beş milyondan fazla çocuğun yolunu adliyeye düşürdü. 2022 yılı verilerine göre adliyeden geçen çocuk sayısı yarım milyondan fazla. Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2022 yılında, 2021 yılına göre %20,5 oranında artarak 601 bin 754 oldu. Suç mağduru olarak gelen veya getirilen 232 bin 739 çocuğun %58,5'i yaralama, %13,7'si cinsel suçlar, %8,7'si aile düzenine karşı suçlar, %4,8'i tehdit, %14,3'ü bu nedenlerin dışında kalanları ise diğer nedenlerden dolayı mağdur oldu. Dikkat edin bu oranlar genel suç oranları değil sadece çocukları kapsayan oranlardır.
Makalenin yayınlandığı bugün ise 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı. Neredeyse ilan edilen bayramların hepsi samimiyetten ve gerçeklikten uzak...1 Mayıs İşçi Bayramı da bu sahte bayramların zirvesinde yer almaktadır. Bir avuç azınlığın dünya servetlerini elinde tuttuğu kapitalist sistemde işçilere “sende sevin” denilerek bahşedilen bu bayramın gerçeklikten uzak olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Hele ki Türkiye’de işçi emeklilerini açlığa mahkum edercesine çok düşük bir emekli maaşı verildiğini düşünürsek 1 Mayıs’ın anlamsızlığını da daha yakından idrak etmiş olacağız.
Yine önümüzdeki hafta Anneler günü kutlanacak. Sistemin anneleri getirdiği duruma bakarsak aslında kutlanılacak bir şeyin olmadığını görmüş oluruz. Bir kadının en kutsal görevi olan annelik, kariyer edinme uğruna hiçe sayılıyor. Kadının çocuklarını eğitmesi gericilik fakat iş yerlerinde kölelik yapması modernlik olarak empoze edildi. Annelerin çocuklarını eğitemediği her çocuk, bu sisteme kurban ediliyor. Bu sisteme kurban edilen, annesinden İslami eğitimi almayan her çocuk geldikleri noktayı yukarıdaki verilerden de görmüş oluyoruz. O halde hangi annelerin gününü kutlayacağız?
Tüm bunlardan sonra bu laik kapitalist sistemin bekçilerine elbette diyecek bir çift sözüm var;
Yönetim, halk için en doğru olanı uygulamayı gerektirir. Yönetici halkına yalan söylemez ve halkını aldatmaz. Türkiye, uygulanan sistemin bir sonucu olarak bataklığa dönüşmüşken, istatistikler derin bir çöküntüyü belgelerken bu laik sistemi tatbik etmeye devam etmek bu halka yapılmış en büyük zulümdür.
Şayet iddia ettiğiniz gibi halkınızı düşünüyorsanız derhal bu kapitalist sistemi terk edin ve insanoğlunu karanlıklardan, bataklıktan, zulümden kurtaracak olan İslam nizamını tatbik edin!
Bunu yapmazsanız bilin ki Allah’ın vaadi haktır ve Rabbimiz bu sistemin yıkılacağını, tekrar Raşid-i Hilafetin kurulacağını bizlere haber vermiştir. O gün inşaAllah yakındır. Rabbim bizlere de görmeyi nasip etsin.