İLK DÜĞME: HiL-FET
16 Nisan 2025

İLK DÜĞME: HiL-FET

Gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemek çok önemlidir. Zira o yanlış iliklenirse diğer tüm düğmeler de yanlış iliklenir. İlk adım yanlış atıldı mı, ilk düğme yanlış iliklendi mi gerisi hep yanlış gider. İşte bunun gibi kavramların doğru bilinmesi de çok önemlidir. Çünkü insan, kelimelerle, kavramlarla düşünür. Bunlarla inancını belirleyip ifade eder ve hayata geçirir. O yüzden “gömleğin düğmeleri” olan kavramların anlamlarının bozulması, yanlış anlaşılması, fikir ve inancın bozulmasına dolayısıyla da amellerin bozulmasına yol açar. Hâkeza kavramların yanlış öğrenilmesi domino taşlarının başındaki ilk taşı yanlışlıkla devirip ardındaki tüm taşların devrilmesine sebep olmak gibi yıkıcı bir etki yaratır.

Günümüzde Müslümanların bazı kavramları yanlış bilmesi ya da onlara kasten yanlış öğretilmesi amellerinin bozulmasına yol açmış ve içinde bulunduğumuz kötü hâl tezahür etmiştir. Tarihsel süreç içerisinde z-lim yönetimler ve onlara yardım eden saray âlimleri kendi çıkarları doğrultusunda İslamî kavramların içini boşaltmışlar, içeriklerini unutturmuşlardır.

Bununla alâkalı Allah Azze ve Celle ayet-i kerimesinde: “Onlar kelimeleri kastedilen manayı bozacak şekilde yerlerinden oynatıp değiştiriyorlar. Kendilerine bildirilen ilâhi hükümlerin büyük bir kısmını da unuttular.” buyurmaktadır. (Maide 13) Esasında Y-hudilerin yaptıkları bu işi Rabbimiz bize haber vererek onlar gibi olmamamızı bize öğütlemektedir. Ancak onlara benzeyen bel’am tipli âlimler İslamî kelime ve kavramları yanlış yorumlayarak dinde t-hrifat yapmakta ve bu yanlışlarıyla kitleleri de peşlerinden sürüklemektedirler.

Mesela, diğer sütunların kendisine dayandığı asıl sütun olan, İslâm’ın yönetim şekli ve Müslümanların devlet başkanlığı olan Hil-fet’i “tarihi bir kurum” olarak anlatan ve onu gereksiz gören, cih-dı da sadece “nefisle savaş” ya da sadece “savunma savaşı” olarak öğreten bel’amlar yüzünden bugün Ümmet G-zze’de olduğu gibi k-n ağlamaktadır. Gömleğin ilk düğmesi olan Hil-fet’in vacipliğini anlatmayan âlimler yüzünden Ümmet bugün ne yapacağını, gözleri önünde k-tledilen kardeşlerini nasıl kurtaracağını bilememektedir. Hedef şaşırtan bel’amlar yüzünden Ümmet yerinde saymakta, yardım ç-ğlıkları karşılıksız kalmaktadır.

Son günlerde işg-lci Y-hudi varlığının G-zze’ye olan k-tliamlarını yoğunlaştırması karşısında hakkı söyleyen, “cih-dı” hatırlatan âlimleri elhamdulillah duyar olduk. Eski Pakistan Yüksek Mahkemesi Hâkimi Muhammed Takî Osmâni: “Cih-d her Müslüman ülkeye farzdır. Kınamaların Yüce Allah katında bir faydası yok. Müslüman yöneticiler sadece kınayarak sorumluluktan kurtulamazlar. Kardeşlerimizi Y-hudilerin z-lmünden kurtaramıyorsak s-lahların ve o-rduların ne faydası var.” açıklamasını yaptı. Endonezya Ulema Konseyi, Âlimler Birliği’nin cih-d çağrısına tam destek verdiğini duyurdu.

Ülkemizde de Erzurum’un Aziziye ilçesinde bulunan bir cami imamı Diyanet’in gönderdiği Cuma hutbesini okumayarak, F-listin için “İ-srail'e” karşı cih-d çağrısı yaptı. Aynı şekilde Hil-fet’in gerekliliğini dile getiren hocalarımızın sayısı da gün geçtikçe artmaktadır.

Ancak bunların aksine Sisi rejiminin destekçisi Mısır baş müftüsü Nazır Ayyad geçtiğimiz hafta Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği'nin G-zze'deki z-lüm nedeniyle tüm “Muktedir Müslümanların” İ-srail'e karşı cih-d yükümlülüğü altında olduğunu belirten bir fetva yayınlamasının “sorumsuzluk” olduğunu bildirdi. Baş müftü “Bu tür eylemler toplumların güvenliğini ve Müslüman devletlerin istikrarını t-hlikeye atabilir.” diye de ekledi.

Hil-fet'in gerekliliğinin anlaşılmaması, cih-dı ilan edecek bir H-life’mizin olmayışı bizi kâfirler karşısında kolay lokma hâline getirmiştir. Maruz kaldığımız aşağılanmanın, k-tliamların, yerinden edilişlerimizin haddi hesabı yok. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem hadisinde bize şöyle haber vermektedir: “Cih-dı terk ettiğiniz zaman Allah size öyle bir zillet musallat eder ki dininize dönünceye kadar onu üzerinizden atamazsınız.” [Ebu Dâvud]

Cih-d, İslâm’ın yükselmesi, korunması ve yayılması için her türlü çalışmada bulunmak, gayret sarf etmek ve bu yolda sıcak ve soğuk s-vaşa girmektir. Allah Azze ve Celle tarafından kullarına verilmiş olan bedenî, mâlî ve zihnî kuvvetleri Allah yolunda kullanmak, o yolda feda etmektir. İnsanın maddi-manevi bütün varlığını ortaya koyarak Hakk’ın d-şmanlarını ortadan kaldırması için s-vaşmasıdır. Kur’an’daki ayetlerle sabit olduğu üzere, bize h-rp açanlara, verdikleri sözü tutmayıp tekrar dinimize s-ldıranlara, Allah’a ve ahiret gününe inanmayarak, Allah ve Peygamberin haram kıldığı şeyleri haram kabul etmeyenlere karşı, yeryüzünde fitneyi söküp atmak ve Allah’ın dinini hâkim kılmak gayesi ile s-vaşmak meşru kılınmıştır.

Şimdi, Ekim 2023’ten beri 50.000’den fazla Müslüman k-tledilmiş olmasına rağmen hangi ulus devlet ordusunu G-zze için göndermiştir? Oradaki bir avuç m-cahitten başka cih-d eden bir o-rdu var mıdır? “Kınamak” o-rduları olan yöneticiler için cih-d mıdır? Ulus devletler İslâm’ın yükselmesi, korunması ve yayılması için mi çalışıyorlar?

Peki, Hil-fet olsaydı nasıl olurdu? Hil-fet olsaydı kâfirler karşısında bu kadar zelil olur muyduk? Kutsallarımız çiğnenebilir miydi? Hil-fet olsaydı bugün farz olan “cih-d” kavramı bu kadar unutulur muydu?

“Onlarla s-vaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azâb etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin. Mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatsın. Ve kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” [Tevbe 14-15]