İHANET DÖNGÜSÜ
05 Ekim 2025

İHANET DÖNGÜSÜ

Hiç durmadan devam eden İslam beldelerindeki işgaller… Mazlum Müslümanların hiç dinmeyen feryatları…

Zulmü ve işgali kalıcı hale getirmek için kurulan çözüm (ihanet) masaları…

Bir de ihaneti gizlemek için sergilenen zafer tiyatroları… İşte bu döngü, İslam Ümmetinin 100 yıldır maruz kaldığı ihanet döngüsüdür. Ne yazık ki İslam Ümmeti, Hilafetin 1924 yılında ilga edilmesi ile birlikte bu kısır döngüye hapsoldu. Çünkü Hilafetin kaldırılmasıyla birlikte artık İslâm Ümmeti Halifesini kaybetti. Halifesi olmayan Ümmet, kâfirlerin saldırıları karşısında kalkansız, savunmasız kaldı.

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Ebu Hureyre’den rivayetle şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki imam (Halife) kalkandır. Onunla savaşılır ve korunulur.”

İşte bugün İslam Ümmetinin koruyucu kalkanı yok. Ümmet Hilafetin ilgasıyla başsız kaldı, imamesi koparak dağılan tespih taneleri gibi birliği ve gücü dağıldı. Maalesef Hilafetin bıraktığı otorite boşluğunu batılılar; ulus devlet anlayışıyla, kapitalist ideolojiyle ve sömürgecilikle doldurdu.

Batı kendi eliyle kurduğu ulus devletlerin ve bu devletlerin başına atadığı sömürge valilerinin desteğiyle işgallerine devam etti. İslam coğrafyasının üzerine zulmün, zilletin ve ihanetin karanlığı çöktü. Müslümanlar bütün saldırılara açık hâle geldi. Anadolu’dan, Mısır’a, Çeçenistan’dan, Bosna’ya, Irak’tan Suriye’ye ve Filistin’e kadar birçok İslam beldesi bu ihanet döngüsüne hapsedildi.

Bugün Filistin'de İslam Ümmetinin maruz kaldığı yeni ihanet döngüsünün adıysa “Trump'ın Barış Planı” oldu. Geçen yıl ABD başkanlık seçimlerine 2. kez katılan ve tekrar seçilerek 47. başkan olan Trump bu planın PR çalışmalarını barış getireceğini vaad ederek yapmıştı.

Zaten Trump'ın, ilk kez ABD başkanı seçildiğindeki ilk icraatlarından birisi de resmiyette, Kudüs'ü "İsrail'in" başkenti olarak tanıdığını gösteren metni bütün kameraların önünde, sergilediği abartılı bir gösteriyle imzalamak olmuştu. Trump'ın bu gösterisinden sonra sahneye İslam İşbirliği Teşkilatı çıkmıştı. O dönem Trump'ın bu hamlesine karşılık acil toplanma çağrısıyla bir araya gelen İslam İşbirliği Teşkilatı, Kudüs'ün tamamını, Filistin'in başkenti ilan etmek yerine sadece Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti ilan ederek utancın ve ihanetin vesikası olan şu sonuç bildirgesini yayınlamıştı:

"Doğu Kudüs, Filistin Devleti'nin başkenti olarak ilan edilmiştir. Bütün devletler Filistin Devleti'ni ve Doğu Kudüs'ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet edildi. ABD'nin Kudüs'ü işgalci güç "İsrail'in" sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararı en güçlü şekilde reddedildi ve kınandı.” Böylece İslam İşbirliği Teşkilatı, ABD'nin yıllar önce belirlediği ve istikrarla sürdürdüğü, İki Devletli Çözüm ve "İsrail" ile normalleşme planına tam destek vermişti. İslam İşbirliği Teşkilatı'nı oluşturan, Müslümanların başındaki hain yöneticiler ise Filistin davasına yaptıkları ihaneti gizlemeye çalışmışlardı. Bunun için de “Doğu Kudüs Filistin'in Başkenti” tiyatrosunu oynamışlardı.

Ve bugün, Aksa Tufan'ı sonrası Filistin için sergilenen tiyatronun da geçmişteki tiyatrolardan, ihanet döngüsünden hiçbir farkı yoktur. Kâfir Amerika ve azgın yahudiler, Filistin topraklarını hiçbir insani ahlaki değer gözetmeden işgal etmeye ve insanları katletmeye devam ediyor. Müslümanların başındaki hain yöneticiler ise ellerindeki tüm askeri ve diplomatik güçlerine ve halkların meydanlara çıkarak dile getirdiği “Ordular Aksa'ya” taleplerine rağmen koltuklarına çakılıp kalıyorlar. Bundan cesaret alan kâfirler de Filistin'deki işgalin kalıcı hâle gelmesi için yapılan zirvelerde, kurulan sözde çözüm masalarında, işgali meşrulaştıracak ihanet planlarını ve planlarını uygulayacak yardımcılarını seçiyorlar.

Bugün de Trump'ın Barış Planı için halkı Müslüman 8 ülke (Türkiye, Katar, Endonezya, Mısır, BAE, Pakistan, Suudi Arabistan, Ürdün) yardımcı, arabulucu olarak seçildi. Söz konusu 8 ülke Trump'ın barış planı olarak öne sürdüğü ihanet ya da teslimiyet planını uygulamak ve Filistin halkına diz çöktürmek için canla başla çalışmaya, mazlum Müslümanların feryatlarına kör ve sağır olacak şekilde diplomasi trafiği yürütmeye başladılar.

Bu süreçte barış planı adı altında Müslümanlardan talep edilen şeylerse, sahih ve siyasi uyanıklığa sahip bir Müslümanın kesinlikle kabul etmeyeceği tekliflerdir. Barış planı çerçevesinde iki devletli çözüm planı uygulanmak isteniyor. Bunun için ilk etapta Müslümanların aklıyla dalga geçerek Hamas'ın silah bırakması, silahsız bir Filistin Devletinin kurulması ve ilk seçim yapılana kadar kurulacak Filistin Devleti'nin, Trump başkanlığındaki bir komite ile yönetilmesi talep ediliyor. İşte Barış adı altında sunulan ihanet planıyla, Filistinli Müslümanların silah bırakmaları ve kendilerini gasıp yahudi varlığının, hastanelerde bebek yoğun bakım ünitelerini vuran merhametine teslim olmaları isteniyor.

Başımızdaki hain yöneticiler bu işgal planı için Hamas'ın ve oradaki mücahitlerin silah bırakmasını istiyor ve bu yönde onlara baskı yapıyorlar.

Oysa ki Filistinliler aynı vakayı aynı ihaneti 77 yıl önce yaşadılar. 1948’de Filistin'de bazı köy ve kasabalar, Siyonist çetelerin güvenlik sözü vermesinin ardından silahlarını teslim ettiler. Ardından Deir Yasin katliamı ve Filistinlilerin yerlerinden edilmesi gerçekleşti.

Bugün de aynı ihanet döngüsü, süslü ve tuzaklı kelime oyunlarıyla Filistin'de Müslümanlar üzerinde uygulanmak isteniyor. Artık Ümmet olarak kâfirlerin ve kâfirlerin yanında izzet arayan başımızdaki işbirlikçi hain yöneticilerin ihanetlerini görmeliyiz. Filistin'de ve bütün İslam beldelerinde yaşanan zulümleri durduracak gerçek çözümü kâfirlerin yanında değil Allah ve Resulü'nün emir ve yasaklarında aramalıyız.

Rabbimiz şöyle buyuruyor: ** “Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.” [Nisa 139]**

Kâfirlerin bizim hayrımıza olacak bir şeyi asla istemeyeceklerinin bilincinde olmalı ve coğrafyamızdaki zulmü durdurmak için ne Birleşmiş Milletler'in çözümlerine ne de ABD'nin sözde barış planlarına kanmamalıyız. Gazze’nin ve İslâm dünyasındaki bütün mazlumların gerçek kurtuluşu; BM gibi Müslümanların düşmanı olan kurumların müdahalesiyle değil, İkinci Râşidî Hilâfet Devleti’nin ikamesi ile olacaktır Allah’ın izniyle…

Zeynep Deniz