Tam bir asırdır derin bir uykudayız… Derin uykuda oluşumuz, bir derdimizin olmayışından mıdır yoksa? Şimdi sizlere derdinden ötürü uykuları kaçan bir sahabenin örneğini vermek isterim. Buhari, Misver İbn’ul Mahreme’nin şöyle dediğini tahric etti: “Abdurrahman ibn Avf RadiyAllahu Anh bir gece yarısı kapımı çaldı. Ben uyanıncaya kadar kapıya vurdu. Sonra şöyle dedi: “Görüyorum ki uyuyorsun! Vallahi şu üç gündür gözüme bir damla uyku dahi girmedi.”” Abdurrahman bin Avf’ı (ra) uykusuz bırakan neydi acaba? Geçim derdi mi, ödemesi gereken bir borcu mu vardı ki uyuyamamıştı? Çocuğu mu hastaydı yoksa? Acaba nasıl bir derdi vardı ki uyku uyuyamıyordu? Hayır! Bunların hiç birisi değildi Abdurrahman’ın (ra) derdi! Onu üç gecedir uykusuz bırakan iki gece üç gündüz kapı kapı dolaştıran şey Hz. Ömer’in (ra) vefatından sonra Hilafet makamının boş kalmasıydı… Bırakın iki gece, üç gündüzü biz, 35.772 gündür Hilafetsiz, ve Halifesiziz. Peki soruyorum? Bizim de tıpkı Abdurrahman (ra) gibi geçirdiğimiz Hilafetsiz gecelerimiz uykusuz geçiyor mu? Bir asır önce yitirdiğimiz koruyucu kalkanımızı uykusuz kalacak kadar dert ediniyor muyuz? Nesillerimiz günden güne kapitalizm çarkının içinde haramlarla, günahlarla öğütülürken eriyip giden bir gençlik var artık... Ne istediğini bilmeyen, hedefi ve gayesi olmayan, Allah’ı (svt) unutan, dahası deizm tuzağına düşen, hayatlarını İslam’dan çok uzakta yaşayan nesiller var artık… Allah’ın (svt) hükümlerinin yaşanmadığı hayatlarımız var artık… Bu dertler bizim uykularımızı kaçırıyor mu? Parçalanmış İslam coğrafyamız ve İslam Ümmetinin hali, sahipsiz kalmış çocuklar uykumuzu kaçırmıyor mu? Sömürgeci kapitalizmin zulmü altında açlıktan ölüme mahkum edilen çocuklar ve de insanlar uykusuz gecelerin sebebi olmuyor mu? İslam topraklarının sömürülüp kâfirlerin bu topraklarda cirit atması uykumuzu kaçırmaya yetmiyor mu? Bombaların altında, enkazınların içinde yardım çığlıkları atan bir annenin sesi, döktüğü gözyaşı bizi kıyamette Allah’ın (svt) gazabından korkutuyor mu? Ve gerçekten de bu bizim uykularımızı kaçmıyor mu? Acaba Müslümanların maruz kaldığı bu zulüm ve sıkıntılar Abdurrahman bin Avf (ra) gibi uykularımızı kaçırmaya yetmez mi? Yeter, uykularımızı kaçırmaya yeter ve artar bile… Şimdi, doğrulmanın, üstümüzdeki ölü toprağını atmanın ve Hilafetsiz kalmış bu Ümmet için uykudan uyanıp tıpkı Abdurrahman ibn Avf (ra) gibi dertlenmenin ve harekete geçmenin tam vakti… Tıpkı Abdurrahman (ra) gibi Hilafet için dertlenmenin, uykusuz kalmanın ve de kapı kapı dolaşmanın vakti… Haydi o vakit! Bizim de tıpkı Abdurrahman Bin Avf (ra) gibi uykularımızı kaçıracak bir derdimiz olsun… Bu dert; namusumuzu, iffetimizi, nesillerimizi koruyacak, Allah’ın (svt) hükümleri ile hükmedecek bir Hilafet Devletini ikame etme derdi olsun… Haydi bir derdimiz olsun adı Hilafet olan… Uykusuz kalmak pahasına… Yorulmak pahasına… Sıkıntı çekmek pahasına… Öyleyse soruyorum sizlere farzların tacı Hilafet için dertlenmeye, uykusuz kalmaya var mısınız?