Avrupa Şampiyonasında finale yükselmesinin ardından Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımındaki lezbiyen bir oyuncu sosyal medyada gündeme oturdu. Eşcinsel olmasından dolayı Milli Takımdan alınmasını isteyenler olduğu gibi “yobazlara inat yanındayız” diyerek destekleyenler de oldukça fazla.
Öncelikle herkesin bildiği bir gerçeği hatırlatalım. Tarihte bu lanetlenmiş çirkin işi yapan Lut Kavmi’ne elçi gönderilmiş, “Dünyâda sizden önce hiç kimsenin yapmadığı bir hayâsızlığı mı yapıyorsunuz?” (Araf 80) denilerek yaptıklarının sapıklık olduğu hatırlatılmış ve vazgeçmeleri istenmiştir. İtiraz eden, o çirkin işi yapmaya devam eden, destek veren, normal karşılayanların yurtları alt üst edilmiş, üzerlerine taşlar yağdırılmış ve topluca helak edilmiştir.
Bugün aynı çirkin işi yapanlar, onu destekleyenler, normal karşılayanlar belki Allah’ın (svt) azabını hissetmiyor olabilirler. Belki de Lut Kavmi gibi; “…Şâyet doğru söyleyenlerden isen bize Allâh’ın azâbını getir!” (Ankebût 29) diyor olabilirler. Kuşkusuz Allah’ın (svt) azabı gökten taşlar yağmasından ibaret değildir. Bu dünyada insanlık dışı rezil bir hayat sürmek, ahirette de cehennem ateşine atılmak da Allah’ın (svt) azabıdır. Keşke bilselerdi!
Böylesine çirkin bir fiili normal görmek başlı başına insan olmaktan sapmayı ifade etmektedir. İnsan olmaktan sapanların Müslümanları “yobaz” olarak görmeleri ne kadar da trajikomik bir durumdur. Oysa yobazlık hakka kulakların tıkanması, gözlerin kapatılmasıdır. Yobazlık, insan aklına ve nefsine teslim olmaktır. Yobazlık, Allah’ın (svt) gönderdiği risaleti, şeriatı yalanlamaktır. Yobazlık, kavmini çirkin işlerden sakındırmaya çalışan Lut’a “Onları (Lût’u ve taraftarlarını) memleketinizden çıkarın! Çünkü onlar, fazla temizlenen insanlarmış!” (A’râf, 82) şeklinde cevap veren sapkın kavmi taklit etmektir. Dolayısıyla gerçekte yobaz olanlar; laik, lezbiyen sevicilerin ta kendileridir.
Asıl sorulması gereken soru ise “Çocuklarımızı bu çirkinlikten kim kurtaracak?” sorusudur. Bugün Müslüman aileler Lut Aleyhisselam’ın çektiği ızdırabı çekmekte ve şöyle demektedir: “Keşke benim size karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim!” (Hûd, 79-80)
Mevcut iktidar seçim döneminde “AK Partiye LGBT seviciler sızamaz” dese de icraatları bunun tam tersini söylemektedir. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen hiç kimse lezbiyen birini Milli Takıma alamaz! Bir lezbiyeni “idol” olarak oraya taşıyamaz! Erdoğan izin vermese destekçisi şarkıcılara konserlerde para aktarılmaz. Erdoğan izin vermezse Özlem Zengin, LGBT’yi açıkça destekleyemez! Dolayısıyla mevcut iktidar çocuklarımızı bu sapkınlıktan korumadı ve bundan sonra da korumayacaktır.
AK Parti bu haldeyken muhalefet partilerinin çocuklarımızı korumasını düşünmek hayalcilikten ibarettir. Nitekim CHP Millet vekili Ali Mahir Başarır geçtiğimiz günlerde "LGBT'li bireyler toplumun ahlakını bozmaz" diyerek bu gerçekliği ifşa etmiştir.
Apaçık bir hakikattir ki AKP, CHP ve diğer muhalefet partilerinin hepsi LGBT destekçileridir. Bu sebeple bunlardan sorunu çözmeyi beklemek yanlıştır. Çocuklarımızı LGBT sapkınlığından ancak ve ancak bir kalkan, bir halife koruyabilir. Çocuklarının geleceğinden endişe duyan Müslüman ailelerin sığınacağı kale Raşidi Hilafet Devletidir! O halde var gücümüzle bu kaleyi inşa etmek için çalışalım! Asıl kurtuluş işte budur!