BUGÜNÜN SABAHI DEĞİL!
13 Şubat 2024

BUGÜNÜN SABAHI DEĞİL!

İnsan her sabah, güne güzel başlama isteğiyle uyanır. Her gelen yeni günün, geçen günlerden daha sağlıklı, huzur, mutluluk ve güven içinde geçmesini arzu eder. Pek çoğumuzun çocuklarımızla ilgili güzel hayallerimiz vardır. Anne baba olarak onların İslami bir hayatı yaşamasını arzu ederiz. Farklı inançlarda olanların da kendilerine göre hayalleri vardır. Hayatın rutin akışında bunlar nevi içgüdüsünün tezahürleridir.

Bir de hayatın rutin olmayan akışı ile güne başlamak vardır ki başından bombalar yağarken, evin barkın işgal edilip tarumar edilirken güne nasıl başlamak! O dehşet verici anı hiç kimse kendisi, çocukları ve sevdikleri ile yaşamak istemez. Gazze’deki Müslüman kardeşlerimiz, 7 Ekim 2023 sabahına başlarına bombalar yağarken uyandılar. Anneler, babalar, çocuklar, yaşlılar, hastalar neye uğradıklarını anlamaya çalışırken can pazarı yaşadılar. Ölenler, yaralananlar ve tutuklananlar oldu. Geride kalanların ise sadece evleri, işyerleri, hayatları değil hayalleri, geleceğe dair bütün ümitleri yıkıldı.

İslam Devleti’nin yıkılmasından sonra Müslümanlar olarak hüznümüz bitmek bilmiyor. Dünyanın farklı yerlerinde pek çok Müslümana zulmediliyor. Bu zulmün en savunmasız masumları ise çocuklardır. Peki, yıkılan Gazze’de enkazların altında kalan savaş mağduru çocuklar ne haldeler? Bacakları kopan bir çocuğun “Doktor amca bacaklarım yeniden çıkacak mı?” sorusu bile; başlı başına o çocukların halini, içinde bulundukları durumun çaresizliğinden onları çekip alacak bir kurtarıcı bekleyişlerini göstermektedir. Zulüm gören her Müslüman kardeşimize üzülürken, çocuklara yapılan zulüm söz konusu olduğunda kederimiz, hüznümüz ve öfkemiz istemsizce artmaktadır. Her anne-babanın hassas noktaları genelde evlatlarıdır. Çünkü evlatlar, anne babalarına Allah’ın (svt) birer emanetidir. Masum çocukların uğradığı işkenceler ise; dünya üzerine tatbik edilen batıl sistemlerin kirliliğinden çirkin ve iğrenç şekillerde nasibini almaktadır.

İşgalci varlığı katil, zalim ve vahşi Yahudilerin, Gazze’ye yönelik yaptığı saldırılar karşısında oradaki çocukların yaşadıkları katliama rağmen her birinin mertçe duruşları, imanları, cesaretleri şüphesiz dünyaya örnek olmuştur. Gazze’nin imanlı ve şerefli direnişinin sembolü olan küçük çocukların söyledikleri pek çok söz, Ümmet için, insanlık için birer slogan niteliğindedir.

Gazze’de küçük bir kız muhabirin yanına yaklaşıyor ve şöyle diyor: “Amca ben sabahtan beri bir şey yemedim ama bugünün sabahından değil, üç gün önceki sabahtan beri hiç bir şey yemedim.” Bu kızın durumu ise bombardımandan kurtulan Gazzelilerin, çöplükleri yiyeceklerle dolup taşan dünyada açlıktan ölmekte olduklarını göstermektedir. Ey saraylarda yaşayıp sofrasını bin bir çeşit yiyecekle donatan Müslüman yöneticiler utanın!

Yine Gazze’de şehit olan Danya Ebu Muhsin adındaki bir çocuk yazdığı mektup ile son umudu olarak Erdoğan amcasından yardım istediğini, Siyonist “İsrail’in” bütün ailesini öldürdüğünü, ordusuyla gidip onlara yardım etmesini çok beklediğini dile getiriyor. Kendisi de ayağını kaybetmesine rağmen Allah’a (svt) şükrediyor. Ve şöyle diyor:

“Ama Tayyip amca benim tek beklentim ve umudum sendin. Senden çok umutluydum mutlaka bize destek çıkacaktır, yardıma gelecektir diye seni çok bekledik ama ne yazık ki sen de bize yardıma gelmedin. Oysa bütün Gazzeliler seni zulme ve adaletsizliğe karşı çıkan, haksızlığı kabul etmeyen ve her yerde mazlum Müslümanları destekleyen imdada yetişen Müslüman bir lider olarak tanıyordu. Tayyip amca, yanımızda olamadığın için sana küskün ve kırgınım. Rabbime kavuşunca, O’na seni şikâyet edeceğim. Bizi hayal kırıklığına uğrattığın ve bize yapılan zulme mani olmadığın için. Ayrıca; Allah’ın Resulü’ne (sav) de güçlü ordunuzun varlığına rağmen Amerika ve tüm kâfirlerin Siyonist “İsrail’e” fiilen yardım ettiği gibi bize yardım etmek ve bizi ölümden kurtarmak üzere gücünüzü ve ordunuzu göndermediğinizi anlatacağım. Allah bana yeter ve O ne güzel vekildir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ise: “İslam ülkelerinin Gazze’deki “İsrail” zulmüne ortak tepki vermesi ve ortak hareket etmesi için diplomatik temaslarımızı sürdürüyoruz.” diye açıklamada bulunuyor. Gazze haritadan siliniyor, çocuklar ve bebekler katlediliyor, duyarsız liderler hala ne yapacaklarına karar veremiyor. Zalim “İsrail’in” saldırıları; Gazze halkının samimiyetini, cesaretini, ihlâsını, imanını ortaya çıkardığı gibi ülkelerin başındaki yöneticilerin maskelerini düşürmüş, gerçek yüzlerini, halklara karşı umursamazlığını da ortaya çıkarmıştır.

Elliden fazla Müslüman ülke lideri, ismen yardım çağrısında bulunan yavrulara, dört aydır gidip yardım edemiyor. Zulmü sona erdiremiyor. Dünyanın menfaatleri ağır basıyor, ahiret hesabını unutuyorlar. Bir avuç korkak, zorba Yahudi’yle baş edemiyorlar. Kendi çocuklarının ayağına taş değse ortalığı ayağa kaldıranlar, başka çocukların acılarına ne kadar da duyarsız kalıyor.

Oysa Ümmeti olduğumuz Peygamber Efendimiz (sav) bir devlet yöneticisi olarak çocuklara karşı çok merhametliydi. Pek çok rivayette Peygamberimizin (sav) çocukların gönlünü hoş tuttuğu, onların çocukça isteklerini dahi yerine getirmeye gayret ettiği nakledilmiştir. Peygamberimiz (sav) çocukları ve onların önemsedikleri konuları önemsemiş, onlara kendilerini değerli ve önemli hissetmelerini sağlayacak şekilde davranmıştır.

Bugünün sabahı değil ama mutlaka bir günün sabahı Allah’ın (svt) dini yeryüzünde hâkim olacak ve bütün bu zulümleri bitirecek, yaşlıların, hastaların, kadınların, çocukların ve bütün Müslümanların yardım çağrısına kendi derdi gibi anında koşacak, onların gözyaşlarını silip acılarını dindirecek yöneticimiz olacaktır. Tıpkı geçmişte olduğu gibi Ümmet de çocuklar da o yöneticileri, Allah’a (svt) şikâyet ederek değil, dua ile anacaklardır.

“Çalışanlar işte böyle bir kurtuluş için çalışsınlar.” [Saffat 61]