26 Mayıs'ta Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’daki Uluslararası Saraybosna Üniversitesinde Gazze Mahkemesi girişimi oturumlarının ardından mahkeme üyeleri Saraybosna bildirisini kamuoyuna açıkladı. Yaptıkları açıklamada mahkeme üyelerinin bir araya gelerek Filistin’de süren soykırıma karşı ortak ahlaki öfkenin ilan edildiği, Filistin halkıyla dayanışma içerisinde olunması, soykırımı durdurmak, failleri ve bu suça ortak olanları hesap vermeye zorlamak için birlikte çalışma taahhüdü gibi insanlık vicdanına hitap eden açıklamalar yapıldı. Mahkeme, uluslararası toplumu ve özellikle Birleşmiş Milletleri, süregelen insan hakları ihlallerine karşı derhal harekete geçmeye davet ediyor. Gazze'de sağ kalabilen bir avuç Müslüman, bombaların gölgesinde hayatlarını sürdürmeye çalışırken; çocuklar, kadınlar ve masum siviller hayatlarını kaybediyor, yaşam alanları en alçak saldırılarla insanlık dışı taktiklerle yok edilirken vicdani hareket çağrıları oradaki soykırıma engel olabilir mi? Bir tarafta saldırılarında sınır tanımayan tam teçhizatlı, donanımlı ABD ve Müslüman yöneticiler tarafından desteklenen "İsrail" ordusu diğer tarafta her yönden ablukaya alınmış bir avuç Gazzeli Müslüman! Ve Gazzelileri kurtarmak için sadece kınama ve vicdanı harekete geçirecek çözüm önerileri! Peki, bu çözüm önerileri Gazze’de ateşkes sağlayıp katliamı durdurabilecek mi? Lahey Adalet Divanı'nın ve BM’nin veya daha önceden defalarca bir araya gelen Müslüman ülke yöneticilerinin kınama faaliyetlerinden çok da farklı olmayan bu bildirge ile sadece Müslüman halkların gazı alınmakta ve savaşı durduracak bir hamle yapılmamaktadır. Gazze ve Filistin için kınama ve gözyaşlarına boğulma derecesindeki vicdani davetler; Müslümanların yarasına merhem olacak, zulmü durduracak etkinliğe sahip değildir. Gerçek çözüm bellidir. “Çivi çiviyi söker, demir demiri döver”.