Ramazan ayına “Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan!” diyerek ve güzel bir haber vererek başlıyorum. ABD’nin New York kentinin Times Meydanı’nda tarihte ilk kez Müslümanlar teravih namazı kıldı. Elhamdülillah! Yeryüzü Müslümanlar için mescit kılındı. Ramazan ayını karşılamak için ABD’li Müslümanların teravih namazını bu meydanda kıldığı öğrenildi. Times Meydanı’ndaki teravih namazının görüntüleri ise sosyal medyada kısa sürede yayıldı. Ramazan ayının gelişi için yapılan kutlama ve tebrikleri görmek bile insanın Müslüman olduğuna defalarca şükretmesine vesile oluyor. Ramazanda oruç tutan Müslümanların kalpleri ayrı bir huzur buluyor. Verilen fitre, zekât, sadaka ve yardımlarla dünya malının asıl sahibinin kim olduğu hatırlanıyor. Ramazanda Müslümanlar coşarak, koşarak yaptığı ibadetlerde tek bir yürek halinde birlik oluyor. Hâsılı Allah’ın (svt) rahmet bakışıyla baktığı Ramazan ayı; birlik, bereket ve teslimiyet ayıdır desek yanılmış olmayız. Hayatın bütün imtihanlarına ve olumsuzluklarına rağmen Müslümanların kendilerini neşeli, sevinçli, mutlu, umutlu ve huzurlu hissettikleri özel ve mübarek günler vardır. Rahmet kapılarının her gece açıldığı Ramazan ayı bu özel zamanların en kıymetlilerindendir. Ramazan ayı diğer on bir ayın sultanıdır. Ramazan ayı; Kur’an’ın, orucun, cihadın, fetihlerin, duanın, bağışlanmanın, yardımlaşmanın, bereketin, birlik olmanın, şefkatin, merhametin, sahurun, iftarın, itikâfın ve teravih namazının Müslümanlara ikram edildiği “bin aydan daha hayırlı bir ay” olarak tasvir edilen çok kıymetli bir zaman dilimidir. Müslümanların Ramazan’a ayrı itibar etmeleri ve çoluk çocuk hep beraber sevinçle karşılamaları sünnetullah gereğidir. Ramazan ayının güzelliğini, verdiği huzur ve mutluluğu ancak Müslümanlar bilir. Her yıl özlemle beklenen Ramazan geldiğinde Müslümanlara ayrı bir bereket, huzur ve mutluluk getirir. Bu yıl da Ramazan ayına ulaşmamıza binlerce kez şükrediyor ve başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennemden azat olan bu Mübarek ayın İslam Ümmetinin uyanışına, birliğine vesile olmasını dualarımızda ilk sıraya alıyoruz. Rabbim bu güzel ayı; O’nun (svt) razı olacağı şekilde samimiyet, ihlas ve teslimiyetle geçirebilmeyi bütün Ümmete nasip etsin!(Âmin) Ramazan ayının pek çok özelliğinin yanında en önemli özelliği; Kur’an-ı Kerim’in bu ayda inmiş olmasıdır. İnsanlığa hayat rehberi olan Kur’an’ı bu ayda daha çok ve anlayarak okumak, üzerinde tefekkür etmek diğer zamanlardan daha kıymetlidir. Ramazan ayı bin aydan daha hayırlı olduğundan bu ayda yapılacak ibadet ve salih amellerin de bin kat sevabı umulmaktadır. Kur’an, Müslümanlar için hayata nur saçan, karanlık yolları aydınlatan bir ışıktır. Kulları Allah’a (svt) yaklaştıran hayatın nizam kaynağıdır. Ramazan ayı da bu kaynaktan kana kana istifade edilecek mübarek bir aydır. Bu ayda Müslümanların dertleri, İbrahimî bir teslimiyetle Kur’an’ı gereği gibi anlamak ve yaşamak olmalıdır. Kur’an’a sadece iman etmek yeterli değil amele dökebilmek gerekir. Hz. İbrahim (as) nasıl ki o dönemdeki bütün putları yere sererek Allah’a(svt) kul olmayı seçtiyse bugünkü Müslümanlar da Allah’tan (svt) olmayan bütün uygulamaları ellerinin tersiyle itebilmelidirler. Bu duruş sadece şahsi olarak değil, sünnete uygun olarak birlik ve beraberlik içerisinde tıpkı ABD’nin Times meydanında namaz kılan kalabalık cemaat gibi toplumsal bir şekilde yapılabilmelidir ki Rabbimiz Hz. İbrahim’den (svt) razı olduğu gibi bizlerden de razı olsun. Gayemiz Allah’ın (svt) rızası ise, cenneti arzuluyorsak O’na, O’nun bizden istediği ölçülere uygun olarak kulluk etmeliyiz. Bunun yolu ise Kur’an ve Sünnette gösterilmiştir. Örneğin içinde bulunduğumuz ayın en değerli ibadeti orucun keyfiyeti bizlere bildirilmiş ve Rasulullah (sav) tarafından bizzat gösterilmiştir. Allah(svt) şöyle buyurmaktadır: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَۙ “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki böylece günah ve fenalıklardan korunursunuz.” [Bakara 183] اَلتَّٓائِبُونَ الْعَابِدُونَ الْحَامِدُونَ السَّٓائِحُونَ الرَّاكِعُونَ السَّاجِدُونَ الْاٰمِرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّاهُونَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَالْحَافِظُونَ لِحُدُودِ اللّٰهِۜ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِن۪ينَ “Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Müminleri müjdele.” [Tevbe Sûresi 112] Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? Diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez.” [Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166] Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, “ben oruçluyum desin.”” [Buhârî, Savm 9] Oruç tutan insana tuttuğu oruç kulluk için yaratıldığını hatırlatır. Bu minvalde Ramazan ayı yaratılış gayemizi ve kulluk anlayışımızı yeniden gözden geçirerek düzene koymamız gereken bir fırsattır. Rabbim bu fırsatı razı olacağı şekilde değerlendirenlerden eylesin. Hilafetsiz geçen son Ramazan’ımız olması duasıyla!