"KÜRESEL DÜNYA DÜZENİNİN AİLEYİ YIKMA PLANLARI VE İSLAMİ ÇÖZÜMLER ÇALIŞTAYI” SONUÇ BİLDİRGESİ
24 Şubat 2025

"KÜRESEL DÜNYA DÜZENİNİN AİLEYİ YIKMA PLANLARI VE İSLAMİ ÇÖZÜMLER ÇALIŞTAYI” SONUÇ BİLDİRGESİ

Aile, toplumun en temel yapı taşı olmakla birlikte toplumun fikri, ahlaki ve sosyal açıdan küçük bir örneği niteliğindedir. Toplum hakkında bilgi sahibi olmak için aileyi ele almak yeterlidir. Zira toplumda var olan hâkim düşüncenin ve toplumun hayat tarzının tezahürlerini de ahlaki seviyenin ne boyutta olduğunu da aileler üzerinden gözlemlemekteyiz. Bu durumun farkında olan sömürgeci kâfirler, toplumları ifsat etmek ve necis küresel dünya düzenlerini hâkim kılmak adına aileler üzerine türlü planlar kurdular. Kadınları çalışma hayatının olmazsa olmaz parçası haline getirerek ailenin en önemli kurucu unsurunu bertaraf ettiler. Çeşitli yasa ve kanunlarla eşler arası ayrılıkları artırdılar. Benmerkezci bir anlayışı topluma hâkim kılarak baba, anne ve çocuklar arasındaki rollerin çatışmasına zemin hazırlayarak nice ailenin yıkılmasına sebep oldular. O halde soruyoruz: -Bu kötü gidişata kim dur diyecek? -Köklü ve kapsamlı adımlar atmak için daha kaç ailenin kurban olması gerekiyor? -Kadını, çocuklarımızı, babaları, aileyi korumak için hükümet veya ana muhalefetin bir çözümü var mı? -Bütün bu yaşananlara rağmen demokrasi, insan hakları, kadın hakları diyerek Batı kanunlarını daha fazla uygulamak çözüm olabilir mi? -Aileleri kurtarmak adına kimler hangi adımları atmalı? Öncelikli olarak yasama, yürütme ve yargı organı olarak devlet, bu bozulma ve yozlaşmadan birincil derecede sorumlu olduğu için birey, aile ve toplumu korumak için gereken adımları atmalıdır. Topluma yön veren STK’larda ailelerin korunması adına gereken adımları atmalıdır. Ve son olarak aile ayakta tutan ebeveynler de üzerlerine düşeni yapmalıdırlar. Devlete Düşen Görevler: 1- Batı’dan alınan Medeni Kanun, CEDAW, İstanbul Sözleşmesinin uygulayıcısı olan 6284 sayılı kanun ile ulusal ve uluslararası bütün ifsat projeleri derhal iptal edilmelidir. Bu kanun ve sözleşmelerin mağdurları, kadının beyanı esas alınarak verilen haksız kararlar ve diğer mağduriyetler derhal giderilmelidir. Çünkü bu sözleşme ve yasalar kadını ve çocuğu korumaktan ziyade aileyi bütüncül anlamda yok etme politikalarıdır. 2- Toplumsal Cinsiyet Eşitliği isimli şer planının tüm etkileri, devletin her kademesindeki uygulamaları derhal yasaklanmalıdır. Buna davet eden bütün dernek ve vakıflar kapatılmalı, arkalarındaki şer odaklar tespit edilmeli ve gereken adımlar atılmalıdır. Sapkın eşcinsel dernekler ve destekçilerine imkân verilmemeli, bu tür tüzel kurumlar kapatılmalı ve toplumdan uzaklaştırılmalıdır. Yaptıkları araştırmalar ve faaliyetleri durdurulmalı, yayınları engellenmeli ve finansal kaynakları bloke edilmelidir. 3- Ulusal medya, sosyal medya ve her alanda aile, nesil ve toplumun değerlerine aykırı yapılan bütün yayınlar durdurulmalı, yasaklanmalı ve caydırıcı cezalar getirilmelidir. Kültürel yozlaşmanın güçlü silahı ve değerlerimize zıt tüm propagandaların kaynağı olan medya kuruluşlarına etkili düzenlemeler getirilmelidir. Sosyal medya platformlarda aileyi yozlaştıran, zehirleyen içerikler kaldırılmalıdır. Bu tür platformların kullanılmasına yasal düzenlemeler getirilmeli, bireylerde ahlaki dezenformasyon yapan bu platformlara ulaşım engellenmelidir. 4- Kadına yönelik şiddet ve cinayetler için caydırıcı cezalar konulmalı ve uygulanmalıdır. Cezasızlık algısını ortadan kaldıracak, suça meyli engelleyecek ve kamuoyunu tatmin edecek cezalar uygulanmalıdır. Şiddet ve cinayetlere zemin hazırlayan unsurlar, içki, uyuşturucu yasaklanmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır. 5- Zinanın her türlüsü, fuhuş ve ahlaksızlıklar acilen kanun ile yasaklanmalı ve bu suç ve günahlar için caydırıcı cezalar konulmalıdır. 6- Eğitim müfredatı ve programları aile, nesil ve toplumu koruyacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Kadın, erkek ve çocuğa bakış, ailenin önemi ve gerekliliği, ahlaki ilkeler ve bunu bozan unsurlar ve dahası eğitim müfredatında işlenmelidir. 7- Huzur ve sükûnet alanı olan evlilik teşvik edilip kolaylaştırılmalıdır. Evliliğin önündeki bütün engeller kaldırılmalı, devlet evliliği teşvik edecek çalışmalar yapmalı, evlilik ile ilgili eğitim destekleri verilmeli, imkânı olmayanlara evlilik yardımları yapılmalıdır. Evliliğe teşvik eden, destekleyen yasalar oluşturulmalıdır. Toplumda Duyarlılık Oluşturan İslami STK’lara Düşen Görevler: 1- STK’lara düşen ilk görev toplumsal bilinçlenmeye katkı sunmaktır. İslam'ın aileye verdiği değeri ve önemi bireylere aktarmaktır. Bu konudaki İslami anlayışı herkese ulaştırmak ve bunun için planlı faaliyetler yapmaktır. 2- Sivil Toplum Kuruluşlarının diğer bir görevi aileleri yıkmaya çalışan Batılı fikirlere karşı durmak ve bu ifsat projesini ifşa ederek toplumsal bir bilinç oluşturmaktır. Bu fikirler ve çalışmaların toplumu etkilemesini önleyici çalışmalar yapmaktır. 3- Sivil Toplum Kuruluşlarının en önemli ve asli görevi ise; aile, nesil ve toplumu ifsat eden ve birinci derecede sorumlu olan devleti ve yetkilileri muhasebe etmek ve onları uyarmaktır. emri bi'l-ma'rûf nehyi ani'l-münker görevini halka yaptıkları gibi yöneticilere karşı da yapmaktır. İslam ile çelişen tüm düzenlemelere karşı çıkmak ve onu İslami bir düzenle değiştirmek için çaba sarf etmektir. Uygulanan gayri İslami tüm faaliyetler eleştirilmeli ve toplumda kamuoyu oluşturulmaya çalışılmalıdır. Ebeveynlere Düşen Görevler: 1- Öncelikle çok dikkatli olmak ve yuvamızı korumak zorundayız. İletişime geçtiğimiz her bir bireyde niçin yaratıldıkları konusunda bilinçli bir bakış açısı oluşturmalı ve haram ve helal şuurunu tesis etmeliyiz. Genel anlamda kula düşen görev ve sorumlulukları kavradıktan sonra, aileye yönelik Allah’ın emrettiği rol dağılımlarını içselleştirmeliyiz. 2- Aileler çocuklarını eğitmeli ve korumalıdır. Çocukların eğitimi ailenin birinci ve en önemli konusudur. Yine Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de biz Müslümanlara hitaben: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun...” (Tahrim 6) buyurarak ebeveyne net bir talep ile sorumluluk yüklemiştir. 3- Ebeveynler çocukları için rol ve model olmalı, onlarda hangi davranışların var olmasını istiyorsa öncelikle kendileri öyle davranmalıdır. Kuşkusuz çocukların yetişmesinde ebeveynlerin büyük bir etkisi vardır. Eğer ebeveyni Müslüman ise çocuk Müslüman, Yahudi ise Yahudi, laik demokrat ise laik demokrat olarak yetişir. 4- Anne ve babalar yeryüzünü ifsat eden anti propagandalara karşı uyanık olmalı ve çocuklarının bunlardan etkilenmemesi için İslami değerleri canlı ve diri tutmalıdır. Sonuç olarak sorunun temelinde uygulanmakta olan laik demokratik kapitalist sistem vardır. Kadınlarımızı, erkeklerimizi ve çocuklarımızı bu duruma düşüren, aileleri işlevsiz hâle getirerek yıkılmasını sağlayan sistemin bizatihi kendisidir. Bu yüzden bu sorunların düzeltilebilmesi için İslam’ın kâmil bir şekilde uygulanmasına ihtiyaç vardır. İşte tüm bunlardan dolayı Ümmet olarak bu zilletten kurtulma adına yeniden İslam davasına sarılmalı ve bu davayı hayatımızın merkezine koymalıyız. Biz Batı’nın kadın haklarını, hayvan haklarını, çocuk haklarını reddediyoruz. “Kadın erkek eşittir” anlayışını ve özgürlük anlayışını reddediyoruz. Biz, sadece Medeni Kanunu, CEDAW’ı ve 6284 Sayılı Kanunu reddetmekle kalmıyoruz gayri İslami olan her şeyi reddediyoruz. Bunlar aile, nesil ve topluma vurulmuş darbe girişimleridir. Saf ve temiz olan Allah’ın dini ile bu necis Batılı fikirleri birbirine karıştırmayacağımızı ilan ediyoruz. Hak dediğimiz Allah’a aittir. Hak ancak Allah’ın hükmüdür. Allah’ın hükmü dışında bütün hakları reddediyoruz. Çünkü İslam, insanın Rabbinden gelen nizamdır. İslam tüm insanlara, kadın ve erkeğe kaldırabileceği yükleri yüklemiştir. İslam tüm sorunların çözümünü içeren bir nizamdır. Evlilik ve aile konusunda da kadın ve erkek ilişkilerini insan türünün bekasını sağlayacak bir bakış açısı ve çözümler ile düzenlemiştir. Tüm bunlardan ötürü İslam nizamının Raşidi Hilafet Devleti eliyle uygulanmasının birey, aile, toplum ve devlet için tek çözüm olduğuna iman ediyor ve sizleri bunun için çalışmaya davet ediyoruz.