BİR ORTAYA ÇIKARMA SÜRECİ: AKSA TUFANI
14 Kasım 2023

BİR ORTAYA ÇIKARMA SÜRECİ: AKSA TUFANI

Şüphesiz ki Filistin’de yaşananlar dünya genelinde ve Müslümanlar özelinde birçok hakikati gün yüzüne çıkarmıştır. Ancak bu sefer durum öncekilere nazaran daha bariz gözükmektedir. Gerek ABD gerekse Avrupa’daki ülkelerde yaşayan vicdan sahibi yüz binlerce kişi -hatta bazı Yahudiler bile- “Özgür Filistin” sloganlarıyla Filistin halkının yanında durduklarını, çocuk, kadın demeden yapılan katliamların durdurulması gerektiğini haykırmışlardır. Aynı zamanda kendi sömürgeci ülke yöneticilerinin terörist “İsrail”i desteklediklerini açıkça görmüş ve onları dahi protesto etmişlerdir. Böylesi manzaraları görmek insanlığın ölmediğine dair umut verici bir durumdur. Çocuktan yaşlısına kadar Gazze’deki Müslümanların o güzel imanlarını, Allah’a (svt) olan teslimiyetlerini ve şehit olmanın onlar için bir lütuf olduğunu gören bazı gayri müslimler ise İslâm dinini araştırmaya ve Kur’an-ı Kerîm okumaya başlamışlardır. Gayri Müslimlerin bu hallerini görmek, aslında İslâm fıtratı üzere yaratılmış olduklarından dolayı fıtratlarına dönmek için bir arayış içinde olduklarının da göstergesidir.

Diğer tarafta ise Gazze’de yaşananlar Müslüman toplumlar arasında gerçekten iman edenleri ortaya çıkartmıştır. Filistin’deki “İsrail” meselesini sadece Arapların değil Ümmetin meselesi olarak görenlerin safları bu süreçte diğer milliyetçi kesimden iyice ayrışmıştır. Boykotun yeterli olmadığını söyleyerek “İsrail”in oradan sökülüp atılması için bıkıp usanmadan “Ordular Aksaya” ve “Hilâfet” çağrısı yapan samimi Müslümanlar ancak imanlarının gereğini yapmaktadırlar. Bu çağrıların yanı sıra Dünya Müslüman Âlimler Birliği de şu açıklamaları yapmıştır: “Sayıları 4 milyonu bulan ve her yıl 170 milyar dolar harcanan resmi orduların kışlalara hapsedilmesi, silahlarının paslandırılması, sistemlerinin çökmesi makul değildir. Filistin’de cihat etmek ve oraya yardım etmek, dini bir yükümlülüktür."

Aksa Tufanı samimi Müslümanların cihad ruhunu da yeniden uyandırmıştır.

Gazze’deki mücahidlerin ve halkının Allah Azze ve Celle’yi razı etmek için gösterdikleri sabır, kitaplarda okuduğumuz Sahabelerin (ranhum) sabrı gibidir. Gerçek bir kahraman olarak görülen ve hayranlıkla takip edilen Kassam Tugayları’nın sözcüsü Ebu Ubeyde’nin dik duruşu ve yaptığı konuşmalar Müslümanların cihad için kanını kaynatmakta ve şehitlik özlemini arttırmaktadır. Artık çocuklar bile oyun oynarken kırmızı kefiye takıp “Ebu Ubeydecilik” oynamakta, analar doğan yavrularına Ebu Ubeyde ismini koymaktadırlar.

Allah Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır: “Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden (ve herkesin gerçek ayarını kendisine ve âleme göstermeden) cennete gireceğinizi mi sandınız? [Maide, 142]

Yine bu süreçte Müslümanların başındaki yöneticilerin ve saray âlimlerinin foyası da iyice ortaya çıkmıştır. Katliamların durdurulmasına yönelik hiçbir yaptırımı bulunmayan, sadece kınamak ve resim çektirmek için bir araya gelen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Riyad’da yapılan en son toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “İnsan hak ve hürriyetlerini dilinden düşürmeyen Batılı ülkelerin Filistin'de süregelen katliamlar karşısında sessizliğe bürünmeleri utanç vericidir... Zulüm karşısında susanlar da en az zalimler kadar akan kana ortaktır.” açıklamalarında bulundu. Peki, güçlü ordulara sahip bu Müslüman yöneticilerin zulüm karşısında sadece kınamaları da göz göre göre akan kana ortak olmak değil midir?

Herkesin imtihan edildiği bu süreçte bizler, Gazze’deki Müslümanların o herkese ders veren kuvvetli imanlarına, Kudüs’e ve topraklarına nasıl sahip çıktıklarına şahit olduk. Müslüman halkların, kardeşlerinin kurtarılması için başındaki yöneticilere ısrarla çağrıda bulunduğuna şahit olduk. Bu yöneticilerin Allah’tan değil de kâfir ABD ve diğer İslâm düşmanlarından korktuklarına, alçak Netenyahu’nun “sessiz kalın” emrine uyduklarına da şahit olduk. Ve inşaAllah kendi halkını temsil etmeyen bu hain yöneticilerin devrildiğine, Müslümanların Râşidî Hilafet çatısı altında yeniden toplandığına da şahit oluruz.

Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

“İşte Biz (galibiyet ve hâkimiyet) günlerini insanlar arasında (imtihan gereği ve gayretlerine göre) böyle çevirip-devredip dururuz. Bu, Allah’ın iman edenleri bilmesi (belirtip ayırıvermesi) ve şahitler (veya şehitler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez.” [Maide, 140]