BİR MUSA DOĞACAK, BİR MUSA SAĞ KALACAK
01 Kasım 2023

BİR MUSA DOĞACAK, BİR MUSA SAĞ KALACAK

Yaklaşık yirmi gündür Gazze’ye yönelik saldırılar devam ederken gözümüz kulağımız Gazze’den gelecek haberlere çevrilmiş durumda. Günlerdir süren katliamlar durmuyor, durdurulmuyor. Metrekare başına 350 bomba düştüğünü biliyoruz. Sivil halkın direk hedef alındığına, uluslararası savaş hukuku (!) gözetilmeden bir soykırım yapıldığına şahit oluyoruz.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye olan saldırılarında katledilen 6 bin 546 kişinin, 2 bin 704’ünün çocuk 1584’ünün kadın ve 364’ünün yaşlılardan olduğunu duyurdu. Şu an bu rakam 9 bin civarına ulaştı ve neredeyse yarısı çocuklardan oluşmakta.

Çok değil henüz bir yıl önce Ukrayna/ Rusya savaşında siviller, kadın ve çocuklar zarar görüyor diye bangır bangır bağıran, Rusya’ya yaptırımlar sıralayan Batı’nın, bugün siyonist “İsrail’i” haklı gördüğünü ve “Tüm dünyaya sakın karışmayın bırakın öldürsünler” mesajı verdiğini biliyoruz.

Siyonist varlığın Gazze’yi bombalamaya başladıktan sonra toplu katliamlar ve soykırımlar yaptığı tüm dünyaya servis edildi. Bu görüntüler ve haber kaynaklarından elde edilen bilgiler insaniyet ve vicdan taşıyan herkesi harekete geçirmeye yetecek kadar vahşiydi. Bizler Müslüman kardeşlerimizin bu denli büyük bir katliama maruz kalmasını kabul edemezken Müslüman yöneticiler her zamanki gibi yalnızca durumu lanetledi. Bu soykırıma son vermesi için adeta ABD’nin paravan şirketi olan BM, İslam İş Birliği Teşkilatı gibi kurumları harekete geçmeye çağırdı. Bu çağrılar içleri yanan Müslümanların öfkelerini azaltmayı hedeflemekten, bir şeyler yapıyormuş imajı çizmekten başka bir şey değildi. Batı’nın söz konusu Müslümanlar ve Müslüman kadınlar olduğunda ne denli duyarsız olduğunu bizler zaten biliyorduk. Biz onları Srebrenitsa’dan, Irak’tan, Afganistan’dan, Mali’den, Arakan’dan, Suriye’den ve daha işgal ettikleri birçok Müslüman ülkeden biliyoruz. Ancak ne var ki bu iki yüzlü Batı, bunları hiç yapmamışçasına bir de ülkemizde kadın hakları savunuculuğuna soyunarak gibi sözleşmeleri dayattı. Burada Batı’nın ve ABD’nin asıl hedefinin Müslüman kadınları korumak olmadığı malumdu. Kadını zehirli fikirleriyle etkisi altına alarak aileyi yıkıp toplumu tarumar etmek olduğu artık anlaşıldı.

Gerek ulusal gerekse uluslararası her zulümde hakem olarak ilan edilen BM’nin kadın ve çocuk birimi mevcut. Kısa isimleriyle UN WOMEN ve UNICEF. Bunlar çeşitli aktivitelerde dünya basınında boy gösteren kuruluşlar. Bununla birlikte kadın hakları için bir araya gelmiş onlarca uluslararası kuruluş, konsey ve dayanışma dernekleri olduğunu biliyoruz. Sadece ülkemizde 2020 yılı itibarıyla detaylı faaliyet alanını “kadın hakları” olarak tanımlayan dernek sayısı 1.012’dir.

Nitekim bizler her ne kadar BM’nin bir kadın birimi olsa da (UN WOMEN), kadın hakları diye tüm Müslüman ülkelere proje niteliğindeki sözleşmeler dayatsalar da söz konusu Müslüman kadınlar olduğunda seslerini çıkarmayacaklarını, yapılan katliamı doğrulayacaklarını zaten biliyoruz. Bu bağlamda “İsrail’in” eski adalet bakanı, yeni parlamentosunun “aşırı sağcı” Evimiz Yahudi Partisi’ne üye kadın milletvekili Ayelet Shaked Gazze’de yapılan soykırımı tasvip edip şunları söyledi:

"Bütün teröristlerin arkasında onları destekleyen onlarca kadın ve erkek var. Onların desteği olmadan bu teröristler amaçlarına ulaşamaz. Onların hepsi bizim düşmanımız ve onların kanı bizim elimizde olmalı. Bu öldürülen teröristlerin anneleri içinde geçerli. Annelerin oğullarının peşinden gitmeleri adil olur. Ölmeliler ve evleri yıkılmalı ki bir daha terörist yetiştiremesinler.”

Bu kan donduran ifadeler Gazze’deki sivil hedeflerin, kadın ve çocukların bombalanarak kasıtlı olarak öldürüldüğünü gözler önüne sermektedir.

Şimdi soruyorum; Rusya-Ukrayna savaşında ortalığı ayağa kaldıran batılı ülkeler nerede? BM nerede? Bu yapının sözde kadın haklarını korumak için özellikle var edilen birimi olan UN WOMEN nerede? Bizler Batı’nın Müslümanların katliamlarına soykırımlarına destek verdiğini, konuya kör ve sağır olacağını biliyoruz. Peki Müslüman olan ülkemizde sürekli kadın hakları çığırtkanlığı yapan KADEM ve onlarca kadın sivil toplum örgütleri nerede? Soruyu daha özelleştirelim. CEDAW’ı imzalayan, yürürlüğe koyan Müslüman liderler, yöneticiler nerede? Yoksa Gazze’de öldürülen anneler ve çocuklar sizin içinde mi masum kadın ve çocuklar olarak görülmüyor?

Bu ulusal ve uluslararası kuruluşların durumu vazife edinmesi, katliam adına güçlü bir ses çıkarması, harekete geçmesi için son çocuk ve kadında mı ölmeli?

Hz. Musa kıssasını hatırlayın! Hani Firavun doğacak olan bir erkek çocuğun kendi hükümdarlığını sona erdireceği kehanetiyle İsrail oğullarının doğan tüm erkek çocuklarını katlediyor, kız çocukları ise sağ bırakıyordu. Bu korkuyla, o beldede doğan tüm erkek bebekleri katletmişti. Zannediyordu ki; bu erkek bebekleri ve çocukları öldürürse zulüm üzere var olan saltanatı sona ermez!

Fakat Musa’yı (as) Allah (svt) korudu ve O’nu Firavunun sarayında onun kucağında refah içinde büyüttü.

Şimdi şizofren gasıp vahşi Yahudi varlığı ve onun arkasında tüm desteğiyle yer alan ABD, Batı zannediyor ki Gazze’de kadın ve çocukları öldürürlerse kendilerine direniş gösterecek, intikam alacak kimse kalmayacak.

Vallahi bir Musa doğacak! Bir Mutasım çıkacak! Bizler Müslüman kadınlar olarak Ömerler, Selahaddinler, Abdülhamidler doğurarak ve kafirlerin soykırımlarını, Müslümanlara olan kinlerini çocuklarımıza anlatarak büyüteceğiz onları. Nebhani’nin dediği gibi; “Evlatlarımızı İngiliz ve Batı düşmanlığıyla emzireceğiz. Onlara düşman ve intikam almak isteyen nesilleri çoğaltacağız. Gelmesi yakın olan Raşit bir halifeyle sonlarını getireceğiz biiznillah.