ALLAH AKLETMEYİ EMREDİYOR!
08 Mayıs 2023

ALLAH AKLETMEYİ EMREDİYOR!

İnsan yaratılanlar içinde en faziletli varlıktır. Onu faziletli kılan aklıdır. Aklı, düşünmeyi ve idrak etmeyi iyi bilmek gerekir. Akletmekten uzak bir Ümmete akledebilme melikesini kazandırmak ve hak ettiği seviyeye yükseltmek, sahip olduğu değerlerin farkına varmasını sağlamak öncelikli gayemiz olmalıdır.

Düşünmeyi sekteye uğratan herşey bu Ümmeti izzetten zillete duçar bırakmıştır. Muhtevası çok geniş olan bu konuya ana hatları ile değinmeye, gücüm ve kalemim yettikçe izah etmeye çalışacağım biiznillah. Daha geniş ve kalkınma noktasında ufuklar açacak; düşünmeye, akletmeye sevk edecek Şeyh Takuyyiddin en Nebhani'nin (rahimullah) "Tefekkür" adlı eserini okumanızı tavsiye ediyorum.

İnsan olduğumuzu hatırlatma babında önce nefsime sonra da genelde Müslümanlara özelde dava kardeşlerime hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Zira insanlar yanlış yaparlar. Ne kadar ilim sahibi ne kadar takva sahibi olsak da yanılırız. Akıl olmadan din olmaz, dindarlık da olmaz. Din akıl ile anlaşılır ve kabul edilir. Bazılarının sandığı gibi insan önce iman edip sonra akletmeli değildir zaten imanın emin olmak olduğunu bilenler böyle düşünemezler. İslam kadar akletmeye dayalı başka bir din daha yoktur. Diğer dinlerin hiçbiri akletmeye dayalı değildir. İslam ise aklettikçe kabilleşen doğruluğundan emin olunan bir dindir.

İslam'la akletmek arasındaki ilişki beton ile su arasındaki ilişki gibidir. Nasıl ki betonun sulandıkça sağlamlığı artıyorsa İslam da aklettikçe sağlamlaşır insan zihninde.

İslam akıllılara gönderilmiş, kendilerinden akletmelerini istemiş, akledenlerden olmalarını talep etmiştir. O aklı olanları muhatap almış ve muhataplarından da ayrıca akıllı olmalarını istemiştir. İnsan akla, akıl da İslam'a muhtaçtır. Zira akıl doğru yola muhtaçtır, doğru yol ise İslam'dır.

Akıl olmadan tebliğ yapılmaz, yine akıl olmadan tebliğ olunan anlaşılmaz. Akıl olmadan anlatılandan anlaşılan ile amel edilemez.

Çalışmayan sindirim organları yiyecekleri olduğu (yenildiği) gibi çıkarırsa çalışmayan akıl da onlara lazım olan ve olmayanını ayırt etmeden çıkarır ve kişiye bir faydası olmaz. Biyolojik yapı nasıl sindirim sisteminin ve teneffüs sisteminin çalışması ile sağlıklı olarak sürdürülüyorsa, aklın da çalışması sonucu, ona beslenmesi için verilenlerden yarayanını alıp yaramayanını atmasıyla sağlıklı (akli) olunur. Sindirim sistemi nasıl yenilenden kendine yarayanlarını alıyor ve vücut besleniyor ise akıl da kendisine verilenleri hazmetmeli ve yarayanları alıp yaramayanları atmasını bilmelidir. Aksi taktirde akli hayatiyet durur. İnsanın fikren ölümü gerçekleşir.

İslam'ı tekrar hayata döndürmenin yolu akletmekten geçmektedir.

Aklın tarifine derin ve aydın bir düşünce ile baktığımızda görürüz ki, akıl sadece insanda vardır. Akli eylemi gerçekleştirecek olanda insandır.

Öyleyse akıl nedir? Aklı kesin ve kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde anlamın yolu nedir?

Akıl, düşünce veya idrak; vakıayı hissetme olgusunun duyu organları vasıtasıyla beyne taşınması ve beynin bu vakıayı ön bilgilerle yorumlamasıdır.

Aklı kesin ve kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde anlamın yolu,

  1. Madde veya vakıa
  2. Sağlıklı beyin
  3. His
  4. Ön bilgiler'dir.

Allah Subhaneu ve Teâlâ ilk insan olan Adem'e (as) ön bilgileri vermiştir.

"Ve O, Adem'e (as) herşeyin ismini öğretti." [Bakara 31]

"Ey Adem! Bu şeylerin isimlerini onlara bildir." [Bakara 33]

Yine Tefekkür adlı eserinde Şeyh Takuyyiddin en Nebhani: "%90 her insan akıllıdır."der.

Aklı olana sorumluluğu yükleyen Allah (svt) aklı kendisinden aldığında da sorumluluğu kaldırmaktadır. Nitekim şu üç halde kalem (günah ve sevap yazma işinden bahsediyor) kişinin üzerinden kaldırılmıştır buyuran Rasul (sas) de şöyle buyurmuştur: "Üç hal ise uyku, unutma ve aklın kaybıdır. Bu hallerin her biri ayrı ayrı ve birlikte dahi akıldan uzak kalma halleridir. Uykuda iken insan yarı ölüm halindedir ve aklını kullanması söz konusu değildir. Unutma da bir şeyin akıldan çıkması aklın o şeyden uzak kalması manasına geldiğine göre yine sorumsuzluk hali olarak nitelendirilir. Diğer yandan aklın gerek sürekli gerekse geçici olarak kaybı da sorumluluk olmayacağını açıklığa kavuşturuyor.

Zaten Allah (svt) yarattığı kullarına verilen akıl sonucu sorumluluğunu yüklediğini belirtiyor ve devamlı olarak ayeti kerimelerde insanlara hitap ederken:

"Akletmiyor musunuz? Düşünmüyor musunuz? Akletmeyecek misiniz?" gibi sözlerle sesleniyor.

İnsanın sorunları dünyadaki konumuna göre sağlıklı bir şekilde tespit edilmelidir. Sorunlar belli olduktan sonra da çözümler ortaya çıkar. Sorunları çözmede başlangıç yanlış olursa çözümlerin doğruluğu tesadüfi olur ya da çözümler genellikle yanlış olurlar. İnsan düşünmeye başladığında hazır ve kurulu bir düzen (dünya, kainat düzeni) bulmuştur. Karşılaştığı bu düzenin gerçeğini, kendi gerçeğini anlamak durumundadır. Bunun için akıl olmazsa olmaz cinsinden bir şeydir. Zaten aklı olmayanların sorunları ve onların çözümleri yine akıllılara düşen bir iş değil midir?

"Fakat sağırlara (duymak istemeyenlere) sen mi duyuracaksın? Hele akıllarını da kullanmıyorlarsa!" [Yunus/42]

Müslüman akıllıdır. İslam'ı anlamak, vahyi kavramak, ne dediğinden, nelerden sorumlu kıldığından akıl ile haberdar olunur. Akletmek sayesinde farkına varabilir. Aklını kullanmayanlar akletmeyenler elbette ki akıllı oldukları halde kendilerine akıl verildiği halde akletmediklerinden sorumlu olacaklardır.

Öyleyse şimdi değil de nezamandır akletmenin vakti?

Üzerimizde oynanan oyunları bozmanın zamanı gelmedi mi?

Düşünmüyor musunuz?

Kapitalizm, laiklik ve demokrasinin ifsad edici, İslam'ın ise inşâ edici olduğunu, ümmeti zilletten izzete götürecek yolun Raşidi Hilafet Devleti'nin ikamesinden geçtiğini, bu minvalde canla başla çalışmanın farziyetini hala akletmeyecek misiniz?

Beşeri sistemlerin fasitliğini, zilletliğini, hüküm koyucunun Allah (svt) olduğunu ve egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu bozuk yönetimde Allah'ı (svt) gadaplandıracak oy kullanmanın şeran haram olduğunu akletmek gerekmez mi?

"Akıllarını kullanmayanları alçaltıcı, bayağılaştırıcı inançsızlığa musallat eden pislik içinde bırakan O'dur." [Yunus 100]

İrem DEMİRCİ