Aldığımız Nefesin Dahi Vergisi Alınacak!
09 Temmuz 2025

Aldığımız Nefesin Dahi Vergisi Alınacak!

Türkiye birçok açıdan çok güçlü bir devlettir. Bu inkâr edilemez. Fakat sömürgeci kâfir devletlerin emri altında olması onun güçlü olmasını değersiz bir hale getiriyor. Askeri olarak güçlü ama ordusunu sömürgecilerin rızasını almadan hiçbir yere gönderemiyor. Teknoloji bakımından donanımlı ama Gazze’ye kâfirler istemediği için İHA ve SİHA’larını dahi gönderemiyor. Güçlü ama o gücünü sadece kâfirlerin istediği yerde kullanabiliyor, onların kararları doğrultusunda hareket edebiliyor. Tıpkı İklim Kanunu'nda olduğu gibi; kâfirler istedi hükümet yürürlüğe koydu.

Hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olmadığını, bunun bir yalandan, aldatmacadan ibaret olduğunu bir kez daha kendi elleri ile ortaya koymuş oldular. Zira İklim Kanunu için kimse halkın isteyip istemediğini sormadı, sorsalardı halk "hayır", diyecekti. Bunu bildikleri için halkı hazır gündemdeki meselelerle meşgul etmişken, ansızın kanunu halka dayattılar. Tıpkı Cumhuriyeti bir gece de ansızın dayattıkları gibi...

İklim Kanunu ile 2053 yılına kadar "Net Sıfır Emisyon" hedefleniyor. Bu şu demek oluyor; 2053 yılına geldiğimizde, aldığınız nefese kadar devletin kontrolü altında olacaksınız. Devletin, sizin bahçenizde ektiğinizden, elinizdeki paradan, sahip olduğunuz maldan, neyi ne kadar harcadığınızdan haberi olacak. Allah’ın (svt) size verdiği, helal bir şekilde kazandığınız, size ait olan malın hesabını soracak. Kısacası attığınız her adımdan devletin haberi olacak ve hayatınızı kontrol edecek. Yaşam kaliteniz kısıtlanacak, paranız olmasına rağmen ne kadar harcama yapabileceğinize, neyden ne kadar alabileceğinize devlet karar verecek. Böylece insanların özgürlüklerini sınırlandırıp istedikleri gibi dünyayı sömürebilecekler.

Her şeyden ama her şeyden vergi alınacak. Hani "Utanmasalar aldığımız nefesin dahi vergisini alacaklar" diyorduk ya, işte o gerçek oluyor. Nimeti veren Allah’tır ve Rabbimiz "Helal yoldan dilediğiniz gibi kullanın" derken, devlet ak baba gibi malımıza göz dikip hayatın her alanına sınırlar ve kısıtlamalar getirecektir. Burada iki tane tehlikeli savaş var; biri Allah’a karşı, Allah’ın yarattığı sistemi yetersiz görmek, kaynaklarını sahiplenme hadsizliği, diğeri de dünyadaki doğal kaynakları gasp etme ve bunların kullanımı üzerinden vergilendirme. İnsanı ifsat eden, insanı insanlıktan çıkaran bu düzen bununla yetinmedi. Dünyayı da ifsat etme, tek dünya, tek düzen kurmayı hedefliyor. Bunu yaparken de sanki insanların yararınaymış, bu işte kendilerinin hiçbir çıkarları yokmuş gibi gösteriyorlar. Rabbimiz şöyle buyuruyor;

‘‘Onlara: “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!” dendiği zaman, “Hayır! Biz ancak ıslah edicileriz” derler.’’ [Bakara 11]

Ekini ve nesli gerçek anlamda koruyacak olan yegâne sistem İslam’dır. Kapitalist düzen; kaynakları tüketip insanı ve doğayı sömürürken, İslam hayatı yaşatmayı, korumayı ve adaleti esas alır. O hâlde bize düşen; insanı ve ekini koruyan, bize hayat veren hakikate yani İslam’a sarılmaktır.