Geçtiğimiz hafta yoğun LGBT tartışmalarının yapıldığı bir haftaydı. Okullar kapanırken LGBT simgeleriyle karne hatırası diyerek çocuklarla fotoğraf çektiren öğretmen, duyarlı Müslümanlar nezdinde tedirginlik yarattı. Bir şarkıcının aldığı ödülü LGBT’lilere armağan etmesi sosyal medyada tepki çekerken LGBT’lilerin yapmak istediği yürüyüşlerin valilikler tarafından yasaklanması takdir topladı.
İşin ilginç yanı bugün yürüyüşleri yasakladığı için takdir edilenler geçmişte bu sapkınlığın yaygınlaşmasında en çok rolü olanlardır. Zira Türkiye’de sapkın olmak bu iktidar döneminde toplumsal olarak suç olmaktan çıkmış ve kanunlarla koruma altına alınmıştır.
Bu siyaset aslında rakamlara da yansımış vaziyettedir. Öyle ki yirmi küsur yıla dönüp baktığımızda 14 LGBT derneği, 1 LGBT oteli açılmışken Müslüman Eşcinseller Derneğinin açılması da yine bu dönemde karşımıza çıkmaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının LGBT bayrağını tutan çocukların görseli altına “Tüm çocuklar eşit ve vazgeçilmez haklara sahiptir” yazılı afişi halen paylaşımdadır. Bu hakikatler karşımızda dururken LGBT’yi savunan sanatçıların konserlerinin iptal edilmesi, “Onur Yürüyüşleri”nin iptal edilmesi, okula gönderdiğimiz çocuklarımıza LGBT propagandası yapan öğretmen hakkında soruşturma açılması hiç de samimi değildir. Samimi değildir zira bu sapkınları görünür kılan, yaygınlaşmasına katkı sağlayan bu iktidarın ta kendisidir.
Mevcut görüntü kimseyi aldatmasın. Kendisini muhafazakar demokrat olarak tarif eden iktidar, muhafazakar değerlere taban tabana zıt, muhafazakar kesimleri endişeye sürükleyen LGBT’lilere karşı uluslararası baskıya boyun eğmiş ve bu sorunu bırakın çözmeyi daha da yaygınlaştırmıştır. Kendini muhafazakar addeden iktidar bunları yapıyorsa demokrasiyi kutsamış olan diğer partilerin de başa geldiğinde yapacakları bunlar, belki de çok daha fazlasıdır. Zaten asıl sorun farklı kesimlere hitap eden partiler değil tüm bu partilerin biat ettiği demokrasi ve kapitalist sistemin varlığıdır. Dolayısıyla aile ve neslin mevcut kapitalist sistem içinde korunamayacağı aşikardır.
Bu sapkınların kökünü sadece İslam akidesi, bu akideden çıkan fikirler ve İslam’ın ceza hukuku kurutabilir. Bu sebeple İslam Devleti kurulmadığı sürece gözlerimiz daha kötüsünü görmeye devam edecektir.