Hizb-ut Tahrir, Halkına Yalan Söylemeyen Bir Partidir
27 Eylül 2023

Hizb-ut Tahrir, Halkına Yalan Söylemeyen Bir Partidir

Köklü Değişim Medya

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun her hafta Salı günü düzenlediği “Gündem Değerlendirme” toplantıları kısa bir aradan sonra tekrar başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti, Merkez Bankası’nın faiz kararı ve son zamanlarda İslam düşmanı ırkçılar tarafından köpürtülen mülteci düşmanlığının ele alındığı toplantıda, Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, siyasi bir parti olarak Hizb-ut Tahrir’in ümmetin meselelerini dert edinmeye, İslami çözümler sunmaya devam edeceğini söyledi.

Konuşmasına “Bu kürsülerden hakkın ve hakikatin açığa çıkması için konuşmaya devam ediyoruz, devam edeceğiz” ifadeleri ile başlayan Mahmut Kar şöyle konuştu:

“Gerçeğin üzerini örtmüyoruz, örtmeyeceğiz. Kim ne derse desin, kınayıcının kınamasından korkmadan zalime zalim demeye, mazlumun yanında olduğumuzu göstermeye devam ediyoruz, devam edeceğiz. Müslümanların maslahatlarını korumaya, onların haklarını gözetmeye devam ediyoruz, devam edeceğiz.

Hizb-ut Tahrir, halkına yalan söylemeyen siyasi bir parti ve liderliktir. Asla Müslümanlara yalan söylemedik söylemeyeceğiz, onları asla kandırmadık kandırmayacağız. Siyasetçiler ve siyasi çevrelerde oluşan onca bozulmaya, kokuşmuşluğa, yozlaşmaya rağmen biz Müslümanlara ümit vermeye, umut olmaya devam ettik devam edeceğiz. Demokratik siyasi partilerin vaatleri ve mevcut iktidarın uygulamaları sebebiyle artık tükenmişlik hissi yaşayan Müslümanların dirençli kalmasını sağlamaya devam edeceğiz.

Kıymetli Müslümanlar! Batılılar ve onlarla iş birliği yapan İslam düşmanları tarafından İslam’a, Müslümanlara, kutsallarımıza ve değerlerimize saldırılar artarak devam ediyor. Bunca saldırı, iftira, karalama ve kültürel sömürü karşısında harekete geçmeyen ve koltuklarında çakılıp kalan yöneticileri ifşa etmeye devam ediyoruz. Korkmadan, çekinmeden, asla kompliman yapmadan onların maskelerini düşürmeye devam edeceğiz. Her geçen gün artarak devam eden toplumsal çöküş, yozlaşma ve bozulma karşısında sorumluluk almayan, elini taşın altına koymak yerine kitapların içine gömülüp kalan ve tali meseleler ile zaman geçiren ilim ehli âlimler sussa da biz sorunun 100 yıldır uygulanan bu laik demokratik sistem olduğunu söylemeye devam edeceğiz.”

Konuşmasının sonunda Türkiye’nin kimlik ve istikamet sorununa dikkat çeken Kar, şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’nin kimlik sorununun sebebi laikliği ve demokrasiyi benimsemesidir. Türkiye’nin istikamet sorununun sebebi yönünü Batı’ya dönmesidir. Halkı Müslüman olan bir ülkede İslam’ın kanunları yerine, seküler demokratik kanunlar uygulanırsa düzen bozulur ve toplum ifsat olur. Müslümanlar arasında özgürlükçü Batı düşüncesi yayılırsa ahlaksızlık artar, sapkınlık meşrulaşır ve artık bu toplumun Batı’dan hiçbir farkı kalmaz. Bu sebeple âlimlerin artık el yükseltmeleri lazım, topluma öncülük etmek için kendilerini göstermeleri lazım. Bu laik sistemin, bu Kemalist düzenin meşru olmadığını, sorunların kaynağının bunlar olduğunu dile getirmeleri lazım. İslam ümmetinin en büyük sorununun devletsizlik sorunu olduğunu, otoritesizlik sorunu olduğunu söylemeleri lazım. Hizb-ut Tahrir bunu yıllardır söylüyor. Bu iş, bu sorumluluk sadece bizim boynumuza borç değil… Alimler, kanaat önderleri başta olmak üzere bütün Müslümanlara farzdır. O halde cemaat meclislerinde Müslümanları bir araya getiren ama onları doğru bir metot üzerinde asıl hedefe yönlendirmeyen kanaat önderlerinin artık bu oyalanmalara bir son vermesi lazım.

Tüm Müslümanların, Hizb-ut Tahrir ve diğer tüm cemaat ve cemiyetlerin çok önemli bir sorumluluğu var. İslam’ın bütün rükunlarının kendisine bağlandığı, gerçekleştirilmesi olmazsa olmaz olan bir sorumluluk bir görev bu... İslam’ı yeryüzünde kâmilen tatbik edecek bir devletin, Raşid-i Hilafet Devleti’nin ikame edilmesi görevi... Bu hedef asla ve asla vazgeçmeyeceğimiz bir hedef olmalı… Bu hedefe ulaşmak için takip edeceğimiz yol geri dönüşü olmayan bir mücadele yolu olmalı… Çünkü Hilafet olmayınca din hayatta uygulanmaz, Hilafet olmayınca adalet sağlanmaz. Hilafet olmayınca Müslümanların ve insanların canı güvende olmaz. Hilafet olmayınca Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağı zedelenir, ırkçılık, milliyetçilik ve faşizm yayılır. İşte bugün Hilafet olmadığı için ırkçılar, Milliyetçi partiler Türkiye’de yaşayan Suriyeli kardeşlerimize düşmanlıklarını kusuyorlar. İktidar muhacir kardeşlerimizi kendileri için yük olarak görüyor.”

Konuşmanın tamamını toplantı videomuzdan izleyebilirsiniz.