"Afgan Üniversitesi Öğrencileri ’Cumhuriyet’ Yerine ’Hilâfet’ Çağrısı Yaptı!"
26 Nisan 2019

"Afgan Üniversitesi Öğrencileri ’Cumhuriyet’ Yerine ’Hilâfet’ Çağrısı Yaptı!"

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu

Köklü Değişim Medya

Afgan Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (AISS) kısa bir süre önce “Afganistan’daki Yükseköğretim Sisteminde Dini Radikalizmi İncelemek” başlıklı bir araştırma raporu yayınladı. Bu araştırmanın temel konusu, Kabil Üniversitesi, Herat Üniversitesi ve Nangarhar Üniversitesi gibi Afganistan’ın önde gelen üç üniversitesinde “İslâmi Çalışmalar ve/veya İslâmi Kültür” konusunun ana bölüm dallarından biri olan “Siyasal İslâm sistemi” kitapçığını incelenmekti. Araştırma, “İslâmi Çalışmalar” konusunun, “şiddet, aşırılık ve dinî radikalizmi” teşvik konusunda öğrencileri giderek daha fazla etkilediği sonucuna vardı. Bu anket çalışması üzerine bir açıklama yapan Hizb-ut Tahrir/Afganistan Vilayeti, anket sonuçlarının kriterlere uygun olarak yapılmadığını ve tarafsızlıktan çok uzak olduğunu ifade ettiği bir basın açıklaması yayımladı. Hizb-ut Tahrir/Afganistan tarafından yayınlanan basın açıklamasının tam metnini istifadenize sunuyoruz:

“Hizb-ut Tahrir/Afganistan Vilayeti Medya Bürosu Ofisi, Afganistan Müslümanları ve mücahitleri aşağıdaki konular hakkında bilgilendiriyor:

Birincisi, araştırma, akademik araştırmanın temel kriterlerini -nesnellik- tamamen göz ardı etmiştir. Zira araştırmacı tarafından yöntemler ve strüktür kişisel hipotezini kanıtlamayı amaçlıyor. Dolayısıyla araştırma, tarafsızlık ilkesini ve akademik standartları ihlal etmiştir. “Siyasal İslâm sistemi” ile “aşırılık ve dini radikalizm” arasında ilişki kurmaya çalışmıştır. Gerçekten de bu, araştırmacının hüküm süren demokratik yönetim sisteminden derinden etkilendiğini gösteriyor.

İkincisi, bu tür kurumların aldığı önlemler ve bu çalışmalara bağlı olarak yayımlanan yayınlar, kırmızıçizgileri ve sabiteleri konusunda İslâm ve Müslümanları kuşkuya düşürmek için ABD ve Batı’nın İslâm’a ve Müslümanlara karşı kullandığı bir savaş makinesi gibi işlev görmektedir. Zira “Dini”, toplumsal meselelerle hiçbir fonksiyonu olmayan salt manevi bir inanç sistemi olarak tanımlıyor. İslâm’ın hem kusursuzluğunu hem de kapsayıcılığını sorguluyor, İslâm’ın evrenselliği ve zamansızlığını reddediyor. Erdemliliğe teşviki şiddet davranışlarının temeli olarak algılıyor. Siyasal sistemi, Daru’l İslâm ve zimmi kavramlarını açıkça kınıyor. Oysa yukarıda bahsedilen konular, İslâm’ın temel varlıklarıdır. Demokratlar ve laikler dışındaki hiç kimse onları sorgulamaya cesaret edemez.

Üçüncüsü, bu araştırma ile öğrencilerin siyasal İslâm sistemine ilişkin görüşleri, “Hilâfet”, “Emirlik”, “Fakih ya da Vilayetil Fakih” yanlıları olarak sınıflandırılmaya çalışılıyor. Tıpkı Batılı kâfirler ve kukla rejimlerinin Müslümanları “ılımlılar” ve “aşırılık yanlıları” olarak farklı gruplara tasnif etmeleri gibi. Oysa yukarıda bahsedilen her üç düşüncenin takipçileri, kaybedilen siyasal İslâm sisteminin arayışı içerisindedir.

Dördüncüsü, “aşırılık ve/veya radikalizm” konusunun son zamanlarda özellikle birtakım bireyler ve kurumların ticari metaı haline geldiği aşikâr. Bu tür gündemlere dâhil olmanın statülerini yükseltmeye yardımcı olacağını düşünüyorlar. Bu nedenle bu senaryodan nemalanıyorlar. Nitekim faaliyetler ve son yayınlanan rapor, bu tür önlemler için bariz örneklerdir.

Sonuç olarak son 18 yıldır Afganistan yasaları, okullar ve üniversitelerin öğretim materyalleri ve hatta imamların vaazları, bu varlıkları sekülerleştirmek için defalarca sert bir şekilde değişikliğe uğramıştır. Bu nedenle şimdiye kadar farklı isimler altında çeşitli İslâmi konular ele alındı. Şimdi de geride kalan İslâmi kavramları Afganistan’ın akademik müfredatından ve eğitim sisteminden kaldırmaya kapı aralıyorlar. İslâmi kavramların toplum için tehlikeli bir kavram olduğu algısını yayıyorlar. Neyse ki onların yorucu çabalarına rağmen insanlar, kararlı bir şekilde İslâmi düşüncelerin tarafında duruyor ve siyasal İslâm sistemini destekliyorlar. Zira araştırmaların önyargılı sonuçlarına göre Afganistan’ın önde gelen üniversite öğrencilerinin yüzde 56,7’si, Hilafet, Emirlik, Vilayetil Fakih gibi siyasal İslâm sistemini isterken, yüzde 34’ü hüküm süren kâfir Cumhuriyet sistemini istemiştir. Çünkü onların tüm çabaları toplumumuzun arzusuna ve Afgan Müslümanların duygularına aykırıdır. Dolayısıyla zamanımızın bu tür sahtekârları başaralı olamayacaklardır.

وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ

“Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır.” [Fatır 43