Bu tür bir soru basit gibi görünmektedir. Böyle bir soruyu toplumdan kime sorarsak soralım eminim ki alacağımız cevap “zulmedenden başkası olmaz” olurdu. Mesela bu konuda birkaç örnek verecek olursak;
Size “Firavun zalim birisi miydi?” diye sorsam, kesinlikle “Zalimdi” derdiniz.
Peki, “Nemrut zalim miydi?” desem, siz yine, “Nemrut da zalimdi” derdiniz.
Peki ya “Ebu Cehil veya Ebu Leheb gibiler zalim miydi?” diye sorsam, eminim ki alacağım cevap, *“Evet”*ten başkası olmazdı. Hatta bana birazda tepki gösterip “Böyle bir soru da sorulur mu?” diyenleriniz olabilir.
Bunların hepsi doğru cevaplardır. Burada zikredemeyeceğim kadar çok olan bu ve bunun gibi şahsiyetlerin tamamı, kavimlerine zulmetmişlerdir. Onlara hayat hakkı dahi tanımamışlardır. Bugün aynen Suriye, Doğu Türkistan, Irak ve daha diğer beldelerde olduğu gibi… Hatta bu durum sadece İslami beldelerle sınırlı değildir. Bilakis gayri İslami beldelerde de toplum bizzat yöneticileri tarafından zulme maruz kalmaktadır. Yani zalim zulmünü asırlar boyunca devam ettire gelmiştir.
Şimdi biraz daha yakın tarihimizden örnekler vererek yukarıdaki soruya hep birlikte cevap bulmaya çalışalım. Mesela;
“Saddam zalim miydi?” diye sorulsa, hep bir ağızdan “Evet” derdik.
Veya aynı şekilde “Kaddafi zalim miydi?” diye sorsam, yine “Evet” derdik.
Ya da şu anda “Esed zalim mi?” diye sorsak, hiç düşünmeden “Evet” dersiniz.
Yine kesinlikle bu sorulara verilen cevaplar doğrudur. Bu zalimler de toplumlarına zulmetmişlerdir. Onlara hayat hakkı dahi tanımamışlardır. Bu zalimlerden birisi hariç diğerleri tarihin çöplüğünde yer almışken, diğeri de bu çöplüğe namzet bir kişidir.
Şimdi müsaadenizle yukarıdaki soruyu biraz daha açmak istiyorum.
Şu an İslam ümmetinin başındaki yöneticilerden birkaç örnek vermek istiyorum.
Yine şu anki “Suud Kralı Selman zalim mi?” diye bir soru yöneltsem, hiç tartışmasız “Zalim” dersiniz.
Yine “Mısır firavunu Sisi zalim mi?” diye sorsam, “Evet” dersiniz.
Ya da “Irak Başbakanı Haydar El-Abadi zalim mi?” desem, buna da kesinlikle “Evet” derdiniz.
Yine bu sorulara verilen cevapların hepsi de doğru cevaplardır. Bu ve bunun gibi şahsiyetlerin hepsi de zalimdir. Toplumlarına zulmeden kimselerdir. Kendi otoriterlerinden başkalarına hayat hakkı dahi tanımazlar. Sömürgeci kâfirlerin talepleri ve menfaatleri için hiç merhamet etmeden insanlarına kıyarlar.
Şu ana kadar zikretmiş olduğum şahsiyetlerin tamamında ortak bir özellik vardır ki o da; fiilî ya da fizikî olarak insanlara zulmetmiş olmalarıdır. Bu da zulmün en bariz yönlerinden biridir. Tabii ki zulmü sadece fizikî olarak açıklamak mümkün değildir. Zulmün birçok çeşidi vardır.
Mesela;
Yöneticilerin toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamaması
Vergilerin insanlar üzerine konulması
Toplum içerisinde ahlaksızlığın yükselmesi
Yine yöneticilerin kendi çevresindeki insanlara imkânlar sağlaması
Yolsuzluk ve hırsızlığın en üst düzeyde olması
İslam ümmetini katleden zalim ve sömürgeci kâfirlerle ittifaklar kurulması
Yine Müslümanların servetlerini sömüren kâfirlerin dost edinilmesi ve Müslümanları zillet duruma düşüren anlaşmaların yapılması gibi…
Bunlar da zulmün çeşitlerinden bazılarıdır. Eminim ki şu ana kadar vermiş olduğum örnekler de sizler de benim gibi düşünüyorsunuz. Şimdi ise zalimi biraz daha farklı bir açıdan değerlendirmek istiyorum ve farklı bir bakış açısı ortaya koymak istiyorum. Belki şu andan itibaren söyleyeceklerim kimilerinizin hoşuna gitmeyebilir. Hatta çok şiddetli bir şekilde tenkit dahi edebilirsiniz. Fakat bizler hakkı söylemede ve ortaya çıkarmada hiçbir kınayanın kınamasından korkmaksızın büyük bir gayret göstermekteyiz. Bunu da sadece ve sadece iman etmiş olduğumuz Rabbimizin rızası için yapmaktayız.
Sözü daha fazla uzatmadan, size şu soruları yöneltsem eminim ki bana kızardınız.
Mesela;
“Mısır devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi zalim miydi?” diye sorsam, eminim ki birçoklarınız “Hayır!” derdi. Hatta hayır demekle kalmaz, “Bu nasıl bir soru?” derdiniz. Öyle ya “Halkın çoğunluğunun oylarıyla iktidara gelmiş olan birisine siz zalim mi, demek istiyorsunuz?” diye tepki gösterirdiniz.
Fakat “Mübarek zalim miydi?” diye sormuş olsaydım, kesinlikle “Evet” derdiniz.
Peki, bu iki şahsiyet arasındaki fark nedir?
Buna birazdan cevap vereceğim. Az önce yukarıda zikrettiğim üzere size farklı bir bakış açısı sunacağım. Buraya bir virgül koyarak biraz da yaşadığımız bu topraklar üzerindeki şahsiyetlerden bahsetmek istiyorum.
Size, “Cumhuriyeti kuran kadro İslam’a ve Müslümanlara zulmetmiş midir? Bunlar zalim miydi?” diye sorsam, hiç tereddüt dahi etmeden “Evet” derdiniz. Çünkü hakikat budur.
Peki, bu toplumun kalbinde az ve çok yer etmiş bazı liderlerden bir kaçını size sorsam ve desem ki;
“Arapça ezanı aslına döndüren ve bu konuda da Müslümanların teveccühünü kazanan Adnan Menderes zalim miydi?” diye sorsam, eminim ki birçoklarınız bana kızar ve “Hayır” derdiniz.
Yine Özal için de “Zalim miydi?” desem, herhalde “Hayır” cevabını alırdım.
Veya Erbakan için aynısını deseydim yine birçoklarınız bana bu konuda bir tepki gösterirdi.
Peki ya Cumhurbaşkanı Erdoğan için aynı şeyi deseydim, “Hocam artık çok ileri gidiyorsun, bu kadar da olmaz, buna müsaade etmeyiz! Nasıl olur da toplumda belli bir kesimin teveccühünü kazanmış olan birisi hakkında bunları söylersin?” derdiniz. Şu an bu konuda tepkileri ve kızgınlıkları duyar gibiyim. Fakat dedik ya biz hakkı ortaya koyacağız…
Şimdi isterseniz niçin böyle bir tespitte bulunduğumu sizlere söyleyeyim.
Bizler Müslüman şahsiyetler olarak herhangi bir vakıa hakkında hüküm verirken, mutlak olarak imanımız gereği İslam akidesinden yani Kur’an ve Sünnet perspektifinden olaylara bakıp ona göre hüküm vermeliyiz. Çıkar ya da sevgi bağımız açısından değil. Bu Allah’a olan kulluğumuzun gereğidir.
Bu açıdan baktığımızda şu gerçekle karşı karşıya kalırız.
Rabbimiz Subhanehu ve Teâlâ hiçbir tevile ve yoruma gerek kalmayacak şekilde yüce kitabında şu şekilde buyurmaktadır:
وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“Her kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir”[1]
Dolayısıyla işte bu ayete göre kim zalim, kim mazlum, kim adil ortaya çıkmaktadır.
Peki, az veya çok Müslümanların teveccühünü kazanmış olan bu şahsiyetler geçmişte ya da şu anda Allah’ın indirdikleri ile hükmetmiş midir?
Peki ya siz Müslümanlar, zalime hiç bu açıdan bakmış mıydınız?
[1] Maide 45