*Daha önce, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin hukukun temel prensiplerine tamamen aykırı olarak Hizbu’t Tahrîr hakkındaki içtihat kararı yüzünden 11.02.2014 tarihinde Bülent Pamuk isimli bir Müslüman kardeşimiz tutuklanmıştı. Hizbu’t Tahrîr’e üye olmaktan 7,5 yıl cezaya mahkûm edildiğine dair hakkındaki haberin, kamuoyunun vicdanını sarsamadan kaybolup gitmekte olduğunu duyurmuştuk. (*http://degisimhaber.net/Yazar-bulent-pamukun-sucu-ne--anlatayim-2969.html)
*Hukuk çevrelerinden ve sivil toplum örgütlerinden Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin içtihat kararının isabetsiz olduğuna dair kamuoyuna bildirimler yapıldı. Daireye yapılan temyiz itirazlarına rağmen hükmün usul ve yasaya uygun olduğu “inadı”nın nereden kaynaklandığı kamuoyu tarafından merak konusu olmaktadır.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kör ve isabetsiz hükmü dün bir ailenin daha yüreklerine ateş düşürmesine sebep oldu. Bu sefer de esnaflık yapan iki çocuk babası Saim Ayseli Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin içtihat kararının zulmüne uğradı. Saim Ayseli 1 yıla yakın cezaevinde tutuklu yargılandıktan sonra, serbest bırakılmış, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de 2009 yılında Saim Ayseli’ye yargılandığı davadan dolayı üç yıl ceza vermiş, Paralel Yapı’ya bağlı olduğu söylenen Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 24.04.2008 yılında aldığı içtihat kararını bozmamak için temyiz itirazını reddederek usul ve yasaya uygundur hükmünü verip cezayı onaylamış!
Saim Ayseli yaşamış olduğu çifte standarttan dolayı işin peşini bırakmamış, Anayasa Mahkemesi’ne, verilen kararın kendisine uygulanan düşman hukuku olduğunu belirttiği itirazını iletmiş. Usulden reddedilince, Ayseli 11.04.2015 Cumartesi günü hakkında kesilmiş cezanın infazı için Metris Cezaevine gönderilmiştir. ( https://www.kokludegisim.net/haberler/saim-ayseli-tutuklanarak-cezaevine-gonderildi.html)
*Siyasi Müslüman tutuklulara uygulanan çifte standart nereye kadar devam edecektir. Hukukun uygulayıcılarının siyasi çifte standartı Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Balyoz Planı Davası sanıkları hakkında verdiği beraat kararında yine açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Hele Yargıtay’ın 9. Ceza Dairesi’nin hukuktan bi haber olduğu gerçeğini ben söylemiyorum yine bu mekanizmanın başka bir mahkemesi söylemektedir.
Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi 26 Mart tarihinde 17 Hizbu’t Tahrîr'li hakkında verdiği beraat kararına bakabilirsiniz. Davanın savcısı bile Hizbu’t Tahrîr’in vakıasının görmezden gelmenin aklî temayüllerin dışına çıkmak olacağını ifade edercesine mahkeme heyetine şunları söylüyor;
"Sanıkların Hizbu’t Tahrîr isimli siyasi bir oluşumun içinde faaliyet gösterdikleri yolunda gerekli ve yeterli deliller mevcut ise de; sanıkların mensubu oldukları iddia edilen Hizbu’t Tahrîr oluşumunun silahlı bir terör örgütü olduğuna dair mahkûmiyetlerine yeterli delil bulunmadığı, sanıkların ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda iddianamenin 40. sayfasında dökümü yapıldığı gibi pek çok kitap, bildiri ve CD bulunduğu, bu kitapların dışında herhangi bir silah veya patlayıcı maddenin sanıklarda ele geçirilmediği, bu haliyle sanıkların içinde bulunduğu oluşumun yasadışı silahlı örgüt olmaktan ziyade, siyasi bir örgüt, dernek veya cemaat şeklinde olduğu, iddianamede bahsi geçen silahlı terör örgütü oluşturmanın yasal unsurlarının bulunmadığı anlaşılmakla, sanıkların müsnet suçtan ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesini"
*Yargıtay 9. Ceza dairesinin siyasi etkenlerden ve yargı içerisindeki illegal yapıların yönlendirmesi ile almış olduğu bu kör ve isabetsiz içtihadını tekrar gözden geçirmesi acilen gerekmektedir. Aksi takdirde içtihadının dün olduğu gibi birçok ailenin yüreğine ateş düşürmesine vesile olduğunu bilmeden, hukuktan bi haber ama adalet dağıttığını sanacaktır.
@hak_anbolat