AK Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak, katıldığı bir yurtdışı yayınında, sunucunun Erdoğan’ın balkon konuşmasıyla bağlantılandırarak konuyu sapkın LGBT “haklarına” getirmesi üzerine, skandal ifadelerde bulundu. Soru cevap şeklinde ilerleyen yayında Kadak, LGBT ile ilgili sorulan soruya şu şekilde cevap verdi:
“Teşekkür ederim. Ben de bu şansı kullanarak tüm sorularınızı cevaplamak istiyorum. Türkiye’de yaşayan LGBTQI insanlar hakkında şunu söyleyebilirim. Türkiye’de kimsenin yaşam tarzına veya kişisel tercihlerine asla müdahale etmedik ki zaten bu hak da Anayasımız ile güvence altına alınmıştır. Türkiye seküler, modern bir ülke olarak içerisinde muhafazakâr ve liberal unsurlar barındırıyor. Ama bence kimsenin kendi yaşam tarzını diğer insanların yaşam tarzına ‘empoze’ edemeyeceğini anlamamız gerekiyor. Türkiye’de yaşayan insanlar kendi kararlarını kendi verir.”
Şaşırdık mı? Asla! Bu açıklamalara şaşıranlara şaşırıyoruz artık. Zira laik demokratik esaslar üzerine kurulmuş bir parti ve üyesinden farklı bir şey beklemek abesle iştigal olur. AK Parti’ye oy veren muhafazakâr seçmen sosyal medya mecralarında Rümeysa Kadak’a hemen tepki göstermeye başladı. Tepkilerin en garipleri; ”Reis bunlara bir el at!”, “Reis’e rağmen nasıl böyle bir açıklama yapar?”, “Bunlar yüzünden dava (AK Parti, Reis) zarar görüyor!” vb.leriydi. Durun bir dakika! AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin sözlerini hatırlayın! LGBT’li sapkınlar hakkında ne demişti Özhaseki: “Mademki Allah yaratmış, hepsinin başımızın üstünde yeri var. Onu Allah’ın yarattığı bir emanet gibi görmek her kulun vazifesi diye düşünüyorum. Her inançlı insanın işi diye düşünüyorum.” E, ne demişler: kişi bütün delilleri sevdiğini aklamak için yardıma çağırırmış!
Akılların dumura uğratıldığı bir ortamda, zalimler mazlum, mazlumlar zalim, yalancılar sadık, sadıklar yalancı gibi görülebiliyor. Rümeysa Kadak, üyesi olduğu partinin ilkelerine muvafık hareket ediyor; parti tüzüğüne göre yaptığı bir yanlış yok ki! Tepki verenlerin anlamadığı şey şu: _Onlar İslam’ı esas/referans alan değil, bilakis laikliği esas/referans alan, İslam’ı da sadece öylesine koltuklarının selameti için ara ara kullanan bir partiyle karşı karşıyalar. Ancak ısrarla; İslam’ın ve hükümlerinin egemenliği gibi bir derdi olmadığını deklare eden bu yapı ve yapılardan bir beklenti içerisine giriyorlar. _
Umutlarını bir yalana bağlayanlar, ne zaman uyanacaklar acaba! LGBT ile ilgili olumlu açıklama yapan bir milletvekiline kızıp ancak bu vekilin partisini savunanların bu çelişkisini nereye koyacağız. Evet, bir organizasyonun içerisinde o parti, cemaat ya da örgütün elemanlarından birilerinin, mensubu olduğu kitlenin teamüllerine aykırı hareket etmesi, hatta tamamıyla temsil etmeyen söz ve davranışlarda bulunması doğal bir durum olabilir. Zira insanlar hata yapabilirler. Ferdin yaptığı münferit yanlışları bir harekete hamletmek, akıl ve izan ile izah edilemez. Zira oluşumlar, bir bütün olarak ortaya koydukları, hedefler, yöntemler, benimsemiş oldukları fikir ve hükümlerle değerlendirmeye tabi tutulurlar.
Buyurun, “Şu, ne dedi?”, “Bu, ne dedi?” nev’inden parti mensuplarının Reis’e rağmen(!) yapmış oldukları yanlışları, yanlış açıklamaları bir tarafa bırakıp, AKP’nin LGBT ile ilgili karnesine kısaca bakalım:
•LGBT Derneklerinin yüzde 90’ı AKP döneminde resmileşmiş!
•14 LGBT Derneği AK Parti döneminde açılmış!
•Bunların 7’si Süleyman Soylu dönemine aitmiş!
•Müslüman Eşcinseller Derneği bu dönemde kurulmuş!
•LGBT Oteli açılmış!
Yukarıda özetini verdiğimiz AK Parti’nin “LGBT karnesi” gördüğünüz gibi, konunun Rümeysa Kadak’ın boyunu aşan bir mesele olduğunu ortaya koyuyor. Daha LGBT ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın öncülüğünde yapılan LGBT’ye özendirici ve teşvik edici iş ve projelerden bahsetmiyoruz bile.
Ama bunu nasıl anlatacağız umudunu bir yalana bağlayanlara, bile bile kananlara, kandığı gerçeğini görmemek için sürekli topu taca atanlara! Nasıl anlatalım şimdi Rümeysa Kadak’ın detay, AK Parti’nin asıl olduğunu…
[يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَاࣞ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ اِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُواًّؕ اِنَّمَا يَدْعُوا حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ اَصْحَابِ السَّعٖيرِؕ] “Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, o aldatma ustası(şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın. Şüphe yok ki şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman edinin. Çünkü o kendisine uyacaklara yakıcı ateşin mahkûmlarından olsunlar diye çağrıda bulunur.” [Fatır Suresi 5-6]