ÜMMETİN ARASINA DUVAR ÖRMEK!
19 Ağustos 2015

ÜMMETİN ARASINA DUVAR ÖRMEK!

İslâm coğrafyasını paylaşmak üzere 16 Mayıs 1916’da İngilizler ve Fransızlar tarafından gizli olarak Londra’da imzalanan Sykes-Picot Antlaşması’nın ortaya koyduğu sınırların gerçekte sosyal bir karşılığı yoktu. Hilâfet ilga edilmeden gerçekleşme şansı da yoktu. Hilâfet ilga edilince antlaşma hükmünü icra etti. Sömürgeci güçlerin kurdurdukları siyasi yapılar, varlıklarını korumak için bu sınırlara mayın döşeyip dikenli tellerle ördü.

Bu hâl ümmetin yüz yılını alıp götürdü. Ancak halklarda, bu işbirlikçi siyasi oluşumlara karşı biriken kin ve nefretin yol açtığı Arap Baharı, Sykes-Picot sınırlarını işlevsiz kıldı. Ortada ne mayın kaldı ve ne de tel örgüleri.

Tıpkı bunun gibi kurdurulmuş olan devletçikler de işlevsiz kaldı. Zira söz konusu devletçiklerin üzerine kurulu oldukları laik ve ulusal ideoloji, Müslüman halkların tarihsel ve kültürel kodlarına aykırı düşmekteydi. Bölgenin sosyal dokusuyla uyum hâlinde değildi.

Bu laik ve ulusal devletçikler İslâmî motiflerle, türlü entrika ve algı operasyonlarıyla dolan miatlarını uzatmaya çalışmaktadırlar. Bayatlamış “Hassas bir dönemden geçiyoruz.” söylemiyle halkı istikrarsızlık ve terörle tehdit etmektedirler. Yetmiyor, halka terör ve istikrarsızlık hâllerinden fragmanlar sahnelemektedirler.

Ancak beyhude! Asırlarca Hilâfet nizamı altında huzur içinde yaşamış olan Müslüman halklara, laik ulusal amentü ve onların gölgesinde şekillenen sınırlar dar gelmiştir. Müslüman halklar ümmet olarak aslına dönmek istemektedir. Etnik ve ulusal fikirler ve sahnelenen mezhepsel çatışmalarla önü kesilmek istense de, su misali ümmet akacak ve Hilâfet’ini kuracaktır.

Nasıl ki dün mayınlar, dikenli tel örgüleri ve işbirlikçi devletçikler buna mani olamadı, bugün örülen bu utanç duvarları da buna engel olamayacaktır.

Sizin ithal ettiğiniz laik ve ulusal düşünce Müslüman halkları bölen, parçalayan ve birbirine düşüren bir işlev görmüştür. Bu amentüden vazgeçmeden, değil üç metrelik duvar örmek **Çin Seddi’**ni dahi örseniz Müslüman halkların birleşmesine engel olamayacaksınız. Bir de utanmadan ördüğünüz bu duvara “Türk Seddi” adını koyuyorsunuz. Bütün bir Türk halkını töhmet altında bırakıyorsunuz. Bilesiniz ki; Arap ve Kürt halkları gibi Türk halkı da sizin bu ayrılıkçı seddinizden ve fesadın kaynağı laik demokratik rejiminizden beridir. Sizin türlü ayartmalarınız ve entrikalarınız bir yana Müslüman Türk halkı da sair kardeş halklarla birlikte yeniden izzet ve şeref dolu günlerine dönmek istemektedir. Kardeş halklarla birlikte taşıdığı Hilâfet Sancağı’yla Avrupa’ya ferman saldığı ve Amerika’yı haraca bağladığı kudretli günlerine yürümek istiyor.

Bir asırdan beridir ayağına köstek olarak bağladığınız şu ithal ve bölücü amentü bugünden itibaren çözülmüştür. Hükmünü ve dahi işlevini kaybetmiştir. Artık fesat ve terörden başka bir şey üretmemektedir. Eğer hâlâ samimiyetle bir bağınız varsa Müslüman halkların Hilâfet’e giden yürüyüşünde engel çıkarmayın yeter. Başka ihsan istemez!

Ördüğünüz duvarları mı merak ediyorsunuz? Ümmet onları tırnaklarıyla yerinden söküp atacaktır. İthal ve bölücü fikirlerin tutamadığı halkları beton duvarlar tutamaz.

Haydi şimdi hep beraber Hilâfet’in önündeki düşünsel, duygusal ve siyasal bütün engelleri bertaraf etmeye! Ümmetin arasını ayıran görünen ve görünmeyen duvarları yıkmaya!.

وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ

“Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yusuf Suresi 21)