“İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.” (Maide, 2)
Fikrî yada başka bir ifadeyle kültürel zehirlenmeden bahsediyorum. Bundan bir kaç hafta önce haberlerde demokrasinin işlevselliğini ve önemini anlatan derslerin eğitim ve öğretim müfredatında uygulanacağını okumuştum. Zaten bu haberi okur okumaz ilk aklıma gelen şey, sömürgeci kafirlerin kültürel tahribatı çok küçük yaşa indirgediği olmuştur.
Ne var ki çok geçmeden 16 ocak tarihinde haber sitelerinde gördüğümüz haber kanımızı dondurur nitelikte idi. Ne mi oldu? Şöyle ki, Adana’nın merkez Çukurova İlçesi’nde öğrencilerde demokrasi kültürünün gelişmesi amacıyla yürütülen ‘Başkanımı Seçiyorum’ projesi kapsamında 121 okulda sınıflara konulan sandık ve oy pusulalarıyla sınıf başkanlığı seçimi yapıldı.
Demokrasinin işlevselliği ve güya demokratik düzende seçmene verilen önemi göstermek adına demokratik yolla sınıf başkanlığı seçimi uygulamalı olarak öğrencilere praktize edildi.
Projede, öğrencileri seçme ve seçilme kültürünü vermeyi hedeflediklerini anlatan Çukurova Kaymakamı Abdülhamit Erguvan, şunları söyledi:
“Cumhuriyet'in ilan edilmesinin üzerinden 90 yıl geçti. Bu insan ömrü için uzun ama demokrasi tarihi için kısa bir süre. Demokrasi, sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi, bir kültürdür. Biz demokrasiye katkı sağlamak için minik öğrencilerimize demokrasinin ilk adımı olan seçme ve seçilmenin nasıl yapılacağını öğretmek istedik. İnsanlar yaşayarak öğrendiklerini hiç unutmadıkları için böyle bir proje çıktı ortaya. Umarım bir katkımız olmuştur.” (http://www.bugun.com.tr)
Söylenen bu söze okadar ziyade-i kelâm yapılır ki aslında ama en dikkat çeken ve karşımızda arz-ı endam eden nokta, demokrasinin sadece seçme ve seçilme hakkından ibaret olduğu şeklinde yansıtılması olmuştur. Başka bir ifadeyle “demokrasi=seçim”.... Demokrasinin işlevselliğinin sadece seçim olduğu imajı verilmeye çalışılmaktadır gerek öğrencilere gerek öğrenci velilerine ve gerekse tüm Türkiye’ye....
Ha gerçekten demokrasi gerçeği bumudur? Buna yazımda değinmek düşüncesinde değilim. Demokrasi gerçeğini anlmak için yazarlarımızdan Süleyman Uğurlu’nun kaleme aldığı “ Demokrasiye eleştiri” adlı kitabına müracaat edilebilir. Yine yazarlarımızdan Murat Savaş’ın dergimizin 100. sayısında kaleme aldığı “ Ümmet’e pahalıya mâl olan iki hatalı kıyas” başlıklı yazısından istifade edilebilir. Mezkur yazısında yazarımız, Müslümanlara demokrasinin sadece bir seçim ameliyesinden ibaret olduğu lansedilmeye çalışıldığını söyleyerek elzem bir konuyu Müslümanlara hatırlatmıştır.
Gelin biz, T.C. Devleti’nin küçük yaştan itibaren çocuklarımızı batılıların yani bizden olmayanların kültürüyle zehirlemeye çalıştığı gerçeğine yoğunlaşalım. Ve yoğunlaşmalıyız. Çünkü zehirlenen bizim çocuklarımız.
Tam burada şunları söylemek yerinde olur diye düşünüyorum. Allah Azze ve Celle katında merdûd olan, kaçınılması bir Müslümana farz olan demokrasiyi sadece seçim ameliyesi gibi göstermek isteyen sistem çok habîs bir uslup kullanmaktadır. Bundan da öte kasten düşüncelere mugalata yapmaktadır. Yani kasti bir manevrayla yanıltmaktadır.
İşte bu T.C. Devleti’nin özelde gençlere genelde ise Müslüman halka ikram ettiği içerisinde zehir olan meyvelerden sadece bir tanesidir. Ve bunun için hummalı bir çalışmanın, gayretin içerisinde olduklarıda âşikardır. Bizde tam aksine bir çalışma içersini girelim. Demokrasinin izâle olacağı, iğrapta mahallinin dahi olmayacağı bir İslâmî hayatın ikâmesi için çalışalım.
Demokratik bir gençlik yetiştiren sistemin bekâsı için değil, bağrından İmam Şafiler, İmam Ebu Hanifiler, İmam Ahmed ibn Hanbeller gibi genç ulemalar çıkaran İslâm Hilâfet Devleti’nin ikâmesi için çalışalım.
İşte çalışmaya değer iş bu devletin ikâmesi için uğraşmaktır. Yoksa demokrasinin pazarlanması değil...
“Çalışanlar bunun için çalışsınlar.” (Saffât 61)