Sadece Bir Gün Ömrünüz Kaldı!
07 Temmuz 2022

Sadece Bir Gün Ömrünüz Kaldı!

“Sadece bir gün ömrünüz kaldı!” desem…

Ne derdiniz?

Ne yapardınız?

Şaşırır mıydınız?

Kalpleriniz mi ürperirdi?

Heyecanlanır mıydınız?

Tavrınız ne olurdu acaba?

Nasıl bir haletiruhiye içerisine girerdiniz?

Beyninizde ne tür şimşekler çakardı? Nasıl bir git-gel yaşardınız?

“Eyvah! Sadece bir günlük ömrüm mü kaldı?” ya da “ben ölümün bir gün bana geleceğini zaten biliyordum.” mu derdiniz?

“Olamaz! Biraz daha yaşamam gerekir!” mi derdiniz?

Peki, ne yapardınız?

Şimdiye kadar hep yarına ertelediklerinizi bu bir güne sıkıştırmaya mı çalışırdınız?

Bu tür bir soru karşısında herkesin vereceği birtakım cevapları olurdu zannımca.

Belki bazılarımız bu son yirmi dört saat hakkında; “Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın rızasına uygun bir şekilde geçirirdim”, “şimdiye kadar yapamadığım hayırlı amelleri bu son bir güne sığdırmak için elimden gelen her şeyi yapardım”, “İslâm davetini oturmadan ve uyumadan ulaştırabildiğim kadar insana ulaştırırdım” derdiniz değil mi?

Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

[قَالَ كَمْ لَبِثْتُمْ فِي الْاَرْضِ عَدَدَ سِنٖينَ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْماً اَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَسْـَٔلِ الْعَٓادّٖينَ قَالَ اِنْ لَبِثْتُمْ اِلَّا قَلٖيلاً لَوْ اَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ] “Allah, ‘Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?’ diye sorar. Onlar da: ‘Bir gün veya bir günden daha az bir süre kaldık; istersen sayanlara sor’ diye cevap verecekler. Allah buyurur: ‘Pek kısa bir süre kaldınız; keşke bunu (dünyada iken) bilmiş olsaydınız!’” [Mü’minun 112-114]

Hani meşhur bir söz vardır:

“Dün geldi geçti, yarın ise meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür.”

Bugünün işini yarına bırakmamak…

Hayata bu açıdan bakmak, hayatımızı bu felsefeye göre şekillendirmek, ahirete dünyanın penceresinden değil, dünyaya ahiret penceresinden bakabilmek…

İşte bu bakış açısı, bir Müslümanı Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya yaklaştırır ve O’nun rızasını kazandırır. Bütün sıkıntı ve zorluklara rağmen O’nun davetini taşımaya sevk eder. Tüm insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için olanca gücünü harcatır. Çünkü Müslüman için ikinci bir gün yoktur. O, bu anlayışla sahip olduğu günün kıymetini bilir ve heybesini hayırlı amellerle doldurur. Çünkü yine bilir ki hayat çok kısa, ölüm çok yakın… Ölüm kendisine gelmeden önce tüm hayatını bu paradigma üzerine inşa eder.

Kendimize rehber edindiğimiz Sahabe efendilerimizin yarını yoktu. Onlar sadece hayata bir günlük bakıp sahip oldukları o günü de Allah Azze ve Celle’yi ve Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i razı etmek için olağanüstü bir gayret gösterdiler. Peki, ya bizler? Bizler de onlar gibi hayata “bir günlük” olarak bakabildik mi? Yoksa ölümün uzak olduğunu düşünerek hayatımızı bu düşünce üzerinden mi şekillendirdik?

Bakınız, bu konuda Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in “ümmetin emini” dediği Ebu Ubeyde Bin Cerrah kendi durumlarını nasıl anlatıyor:

“Vallahi öyle zor hâllerden geçtik ki perçemleri beyazlatırdı. Başımıza öyle musibetler geldi ki sarsılmaz dağları parçalardı. Çarpışma meydanlarındaydık ve gelgitlere biniyorduk. Acılardan içiyor, şiddetli akıntılara kapılıyorduk. Burunlar üzerimize kibirle aksırıyordu. Göğüsler (bize karşı) öfkeyle tutuşuyordu. Dudaklar (bize karşı) tuzakla bileniyordu. Sabahları akşamı beklemiyorduk. Akşamları da sabahı beklemiyorduk. Hayattan ümitsiz kalmadıkça herhangi bir iş gerçekleşmiyordu. Yine de mallarımızı, analarımızı, halalarımızı ve amcalarımızı Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] için harcıyorduk.”

İşte mesele bu:

Sahabelerin baktığı yerden hayata bakabilmek…

Onlar gibi daveti yüklenebilmek…

Sahabe efendilerimize biri, “Sadece bir gün ömrünüz kaldı!” dese bu, onların hayatlarında çokça bir değişiklik meydana getirmeyecekti zira onlar zaten sabahtayken akşama, akşamdayken sabaha çıkamayacakmış gibi bir hayatı yapıyorlardı. Bu zaman zarfında da hayır adına ne varsa hepsini ikmal etmenin derdindeydiler. Bu anlayış neticesinde asrısaadetin banilerinden oldular ve tarihin sayfalarına isimlerini altın harflerle yazdırdılar.

İşte bizler de bugünün asrısaadetini inşa etmek ve gelecek nesillerin hayırla anacağı seçkinlerden olmak istiyorsak; Sahabe *RadiyAllahu Anh’*teki o anlayışı, güncellemeli ve “Sadece bir gün ömrünüz kaldı!” şiarıyla hayata bakabilmeliyiz…