OY VERME TARİFİ
28 Mayıs 2015

OY VERME TARİFİ

İslam coğrafyasında yaşayan halklar toplumsal yaşamlarının istikrarlı yönetilmesi hususunda zengin bir tarihe ve külliyata sahiptir. Özellikle İslam’da yöneten yönetilen ilişkilerinin tanzimi hususu dünya siyasi tarihine ufuk açmış, şeffaf, hesap verebilir ve nice nitelikleri kapsayan ektin bir liderlik profilini insanoğluna sunmuştur. Ne yazık ki İslam tarihi ve külliyatı Fransız ihtilalinden sonra Batı hadaratının etkisi ile gölgede kalmış bırakılmıştır.

Bu “hadarat zehirlenmesi” sonucu Müslümanlar otoritelerinin “avcunun içini, kalbinin meyvesini” devredilme metodu ve gerekçelerinden bihaber yaşamak zorunda bırakıldı. Kendileri için hayati bir mesele olan hatta doğru yapılmadığı takdirde “cahiliye ölümü” vasıflandırması ile şer’an anlamlandırılan reylerinin bir yöneticiye devredilmesi hususunun mikyası, tevil edilerek açmaza düşürüldüler. Ne yazık ki, toplumsal farzların tacı olmaya namzet olan oy verme amellerindeki bâtıllık ve fesat, toplumsal yaşamlarından lezzet almaz bir hal üzere seyretmelerine ve fikrî zehirlenmeye sebep oldu.

İslam’ın kendisine özgün oy verme ameliyesinin demokratik fikirlerin etkisi ile ne tadı ne de tuzu kalmıştır. Maalesef Müslümanlar yönetici tercihlerini İslami tercihlerden ziyade demokratik tercihler doğrultusunda belirlemek zorunda bırakılmıştır. İthalatçı aydınlar Batı’dan taklit edilen demokratik oy verme tarifleri ile toplumun kültürel değerlerini ifsat ettiler. Toplumsal yaşam lezzetini bozdular ve fikri zehirlenmeye sebep oldular.

Bu sebep ile demokratik seçimlere az bir süre kala, toplumsal zehirlenmenin önüne geçebilmemiz için doğru bir oy verme tarifine ihtiyaç duymaktayız. İslami usulde “farzların tacına layık” oy verme tarifimizin olduğunu biliyor musunuz? Göreceksiniz bu zamana kadar Batı usulü ile yaptırılan oy verme tariflerinden kat kat daha lezzetli, kültürel değeri yüksek seviyede en önemlisi Rabbinizin razı olacağı bir tarif vereceğim siz sevgili okurlarımıza.

Şimdi öncelikle oy vermek için ihtiyacınız olan malzemeleri belirleyelim;

1) Bir veya birden fazla Halife adayı,

2) Akil ve baliğ Müslümanlar; kadın ve erkek olabilir.

3) Müslümanları temsil eden bir Ümmet Meclisi

4) Hâkimiyet/egemenliğin halka değil şeriata ait olduğu şartnamesi

5) Sulta/otoritenin ümmete ait olma şartnamesi

6) Tek bir Halifeyi tayin etme ölçüsü

7) Şer’î hükümleri benimseme, kanun yapıp yürürlüğe koyma yalnız halifeye ait ölçüsü

8) İnsanların maslahatlarını temin ve tatmin etme gücü

9) Toplumun güvenliğini/emanını sağlayacak güç

Evet, bir Müslümanın oy vermek için ihtiyacı olan malzemeleri belirledikten sonra tarifimize başlayabiliriz;

Ümmet meclisindeki Müslüman üyeler, Hilâfet makamı için adayların sayısını belirlerler. Sonra onların isimlerini açıklarlar. Açıklanan isimler içerisinden Müslümanlardan birisini güzelce seçmeleri istenir. Seçilen kişi açıklanır. Böylelikle Müslümanlar, seçmenlerin oylarının çoğunu kimin aldığını öğrenmiş olur. Müslümanlar, hemen en çok oy alan kimseye Müslümanların halifesi olarak Allah'ın Kitabı ve Rasulullah (s.av.)'in Sünneti'yle amel etmesi üzerine biat etmeye başvururlar. Biat şartnamesi tamamlandıktan sonra, Müslümanların halifesi olan kişi, tüm halka ilân edilir. Kendisi ile Hilâfet sözleşmesinin yapılmasının şartları ve ehil kılan sıfatlara sahip oluşu zikredilerek halifenin nasbedildiği haberi ümmetin tamamına ve dünyaya, iletişim araç ve üslupları kullanılarak duyurulur.

Verdiğim oy verme tarifinin lezzetini artıracak, tadı karşısında sizlere yemede yanında yat dedirtecek önemli iki püf noktayı paylaşayım;

Birincisi: Tedrici yöntemin aksine İslâm’ın bir bütün halinde hükmedilmesi ve toplumun üzerinde onun hükümlerinin tatbik edilmesi gerekliliği. “Bir kısmını uygulayıp bir kısmından kesinlikle yüz çevirmeniz gerekir. İslam’ın ahlak ile ilgili hükümlerini alıp sonra hadler ile ilgili hükümlerini uygularız. Ya da ukubat ile ilgili hükümlerini alıp daha sonra akidemizi kuvvetlendiririz.” derseniz rezil olmanız kaçınılmazdır. “Allah’ın hükümlerinin bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır.” [Bakara/85]

İkincisi: Emanı (güvenliği) Müslümanlar kendi güçleri ile sağlamalıdır. Yoksa elin kâfirinin kurduğu uluslararası örgütler ya da ordular ile topraklarını katiyen muhafaza etmemelidir. Tebaasında yaşayan halkları korumalı ve onların ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir durumda olmalıdır. Egemeni Allah’ın olmayacağı hiçbir selam onun işine yaramayacaktır.

Evet kardeşlerim “Unutmayalım ki Hilâfet karşılıklı rıza ve tercihe dayalı bir sözleşmedir" bunu İslam’da belirleyecek mekanizma da oylarımızdır. Oylarınızı yani otoritenizi devretmeye layık bir secim yapabilmeniz için yukarıda belirtiğim tarif doğrultusunda amelinizi şekillendirmeniz gerekmektedir. Aksi takdirde bu amelin içerisine bâtıllık ve fesat karışır ise hayati bir amelinizin doğru yapılmadığından “cahiliye ölümü” tehdidi ile karşı karşıya kalacaksınızdır.

@hak_anbolat