Sayesinde Müslüman olduğumuz İslam dini, tarihteki en büyük devrimi gerçekleştirerek Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Medine'de kurduğu İslam Devleti’yle insanlığın bildiği en büyük medeniyeti tesis ederek 13 asır boyunca dünyaya liderlik etti.
Ancak İslam’a bağlılığımız zayıflayıp fikren geri kalmaya başladığımızda yıkılış kaçınılmaz oldu.
Batı’da gerçekleşen düşünce ve sanayi devrimine karşı, İslam düşüncesini esas alan bir kalkınmayla cevap veremememiz, düşmanımız olan sömürgeci kafir Batı medeniyetine karşı büyük bir yenilgiyle sonuçlandı.
İslam ümmeti olarak Hilâfet’i koruyamadık, liderliği kaybettik, parçalandık, bölündük, sömürgeci kafirlerin İslam topraklarında kurdukları gayri İslami yönetimlerin büyük baskıları altında zillet içinde yaşamak zorunda kaldık.
İslam’ı esas alan bir mücadele doktrini ile hareket edemememizin sonucunda, ödediğimiz bütün bedellere, emeklere, çaba ve gayretlere rağmen bu durumu değiştiremedik.
En son Gazze’de iki milyarlık nüfusumuza, devasa ordularımıza rağmen işgalci Yahudi varlığının tarihte örneğine az rastlanacak türden katliamlarına, mezalim, soykırım ve savaş suçlarına engel olamadık.
Ancak bir avuç mücahidin ve Gazze halkının, işgalci Yahudi varlığı ve onu destekleyen dünyanın büyük güçleri karşısında verdikleri mücadele ve onurlu direnişleri sonucunda, Müslüman halklarda ve insanlıkta oluşturdukları büyük etkiyle teselli bulduk.
İslam’ın, kendisine sadık ve samimi bir şekilde bağlanan Müslüman insanda geçekleştirdiği devrimi görüp İslam ümmeti ve insanlık için umutlarımızı tazeledik.
İslam, Müslümanların damarlarında her zaman yeniden doğan bir inanç olmuştur.
Şimdi bu inanç, zorba kral ve diktatörlere, sömürgeci Batı’ya, sömürgeci Batı’nın desteklediği işgalci Yahudi varlığına ve çağımızın tiranlarına karşı koymak ve onlarla mücadele etmek için Müslümanların kalplerinde yeniden doğuyor.
Bu inanç, asla yenilmez, ölmez, evcilleştirilemez ve laikleştirilemez.
Bu kesin inanç, kendini İslam’a nispet eden zararlı hareketlerin akışkanlığını, pazarlıklarını ve yaklaşımlarını da bilmez ve kabul etmez.
[وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ] “Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından (bile) seni saptırmalarına dikkat et.” [Maide Suresi 49]
Zalime boyun eğmeyen, küfrün ve kafirin otoritesini asla kabul etmeyen, küfre, batıla, şirke, adaletsizliğe, yolsuzluklara ve bütün yozlaşmalara karşı koyup göğüs geren, seçkin liderler yetiştiren bir inanç.
[فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُمْ بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا] “Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir mücadele ver.” [Furkan Suresi 52]
Uzlaşma bilmeyen, eksik egemenliği kabul etmeyen, küfür yaklaşımlarıyla bir arada yaşamayan bir inanç.
[فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّبِينَ وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ] “O hâlde yalanlayanlara itaat etme. Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da (taviz veresin) onlar da sana yumuşak davransınlar.” [Kalem Suresi 8-9]
Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem efendimiz, “Güneş'i sağ elime, Ay'ı da sol elime verseler, ben yine bu dinden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar yahut ben bu uğurda can veririm.” buyurmuştur.
Küfrü ve batılı yok etmek, adaletsizliği ve zulmü ortadan kaldırmak, tüm dünyayı küfürden ve batıldan arındırarak özgürleştirmek isteyen gerçek bir inanç.
[بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ] **“Bilakis biz hakkı batılın üstüne atarız, o da onu tüketip yok eder.” [Enbiya Suresi 18]
[هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ] “Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere galip kılmak için Rasulü’nü hidayet ve hak din ile gönderen O'dur.” [Saf Suresi 9]