Kurgulanmış Dağınıklık ve Kurtuluşun Anahtarı
06 Mayıs 2025

Kurgulanmış Dağınıklık ve Kurtuluşun Anahtarı

Bugün Müslümanlar, aynı kıbleye yönelen, aynı kitaba inanan ve aynı peygambere tabi olan bir ümmet olduklarını unutmuş gibiler. Gazze’de soykırım tüm şiddetiyle sürerken bazı Müslümanların hâlâ sosyal medya fenomenleriyle, futbolla ya da magazinle meşgul olması, yalnızca bireysel gafletle açıklanamaz; bu, ümmeti kuşatma altına alan daha derin ve sistematik bir planın sonucudur. Ümmetin gündemleri parçalanmış, dikkatleri dağılmış, yönü belirsizleşmişse; bunun sorumlusu ümmet değil, ümmeti dağıtan, yönsüz bırakan, onun bağlarını koparan küfür sistemidir.

Bu kopuş, tesadüf değildir. Ümmeti bir arada tutan siyasi ve fikrî bağ olan Hilâfet yıkıldıktan sonra İslam ümmeti yapay ulus-devletlere bölündü. Her biri kendi bayrağı, kendi lideri, kendi menfaati etrafında şekillendi. Birbirine kardeş olması gereken Müslümanlar, bu sınırlar ve rejimler yüzünden birbirini tanımaz hale geldi. Bugün bir Suriyeli, Yemenli ya da Filistinlinin acısı, bir başka coğrafyadaki Müslümanın yüreğine dokunmuyorsa bu, sistematik bir izolasyonun sonucudur.

Bu dağınıklığın en etkin aracı, sosyal medyadır. Batı’nın elinde olan dijital platformlar, ümmetin gündemini kontrol altına almak için kusursuz bir manipülasyon aracı haline gelmiştir. Algoritmalar, gündemi yönlendiren görünmez zincirlerdir. Gazze’de çocuklar yakılırken Müslümanların önüne trend olarak konulan içerikler, kimi zaman futbol rekabetleri, kimi zaman küresel markaların pazarlama kampanyaları, kimi zaman da tamamen faydasız tartışmalar olur. Böylece Müslümanın zihni meşgul, kalbi dağınık, hedefi belirsiz kalır. Bu, planlı ve bilinçli bir operasyondur.

Bu operasyonun içimizdeki ortakları da vardır. Batı’ya entegre olmuş, ümmetin dertleriyle değil kendi iktidarlarıyla meşgul yöneticiler, ümmeti bir araya getirecek hiçbir adım atmaz, tam tersine birlik çağrıları yapanları susturmaya çalışır. Gazze yanarken açıklamalarla yetinip fiilî hiçbir adım atmayan bu liderlik modeli, ümmetin dirilişine engel olan en büyük prangadır.

Ancak bu karanlık tabloda bir umut ışığı doğmaktadır. 3 Mayıs Cumartesi günü Ankara’da düzenlenen “Büyük Gazze Konferansı”, bunun en güzel örneklerinden biridir. Köklü Değişim’in organize ettiği bu etkinlik, ümmetin tanıdığı ve sevdiği âlimlerin çağrısıyla, Gazze için değil yalnızca, ümmet için bir dayanışma ve yeniden diriliş çağrısı olmuştur. Bu konferans, ümmetin aslında hâlâ tek bir yürek olabildiğini, hâlâ zulme karşı haykırabileceğini, hâlâ Râşidî Hilâfet’e olan özlemini haykırabildiğini göstermiştir.

Bu tür buluşmalar, ümmetin dağınık gündemlerini yeniden birleştirecek, zihinleri berraklaştıracak, kalpleri birbirine ısındıracak adımlardır. Gazze için atılan bu adım, aslında ümmetin yeniden ümmet olması için atılmış bir adımdır. Çünkü Gazze yalnız değildir. Gazze, tüm ümmetin acısıdır. Ve bu acıyı dindirecek olan şey, basit tepkiler ya da yardım kampanyaları değil, ümmeti yeniden tek bir siyasi otorite altında toplayacak İslamî hayatın tesisidir.

İşte bu nedenle bugün ümmetin asıl gündemi, Râşidî Hilâfet Devleti’nin yeniden kurulmasıdır. Bu devlet, ümmetin siyasî birliğini sağlayacak, Müslümanları Batı’nın medya ve teknoloji prangalarından kurtaracak, ümmetin gündemini yeniden İslâmîleştirecektir. Hilâfet, ümmeti birbirine düşüren milliyetçilik fitnesini söndürecek, sosyal medya manipülasyonlarının karşısına hakikati çıkaracak, yöneticilik makamını bir iktidar değil, bir emanet hâline dönüştürecektir.

Artık bu ümmetin iç çekişmelere, parçalanmışlığa, gündem dağınıklığına tahammülü kalmamıştır. Gazze’de akan kan, Sudan’da yaşanan açlık, Doğu Türkistan’daki sessizlik; hepsi ümmetin başsız oluşunun sonucudur. Ve artık bu başsızlık son bulmalıdır.

Râşidî Hilâfet’e olan ihtiyaç, artık bir tercih değil, zarurettir. Bu ümmetin bu devlete olan özlemi, artık yerleri değil, arşları titretecek bir feryada dönüşmüştür. Artık zamanı geldi. Müslümanlar yeniden tek bir sancak altında toplanacak, tek bir lider etrafında birleşecek ve tüm zalimlere karşı izzetli bir duruş sergileyecektir. Çünkü Allah’ın vaadi haktır:

[وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مِنكُمْ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّـٰلِحَـٰتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ كَمَا ٱسْتَخْلَفَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ] “Allah, sizden iman eden ve salih amel işleyenlere, kendilerinden öncekileri halife yaptığı gibi onları da yeryüzünde halife kılacağını vadetmiştir.” [Nûr Suresi 55]