Kapitalist Hayatın Özeti: Ekonomik ve İnsani Krizler
05 Ağustos 2023

Kapitalist Hayatın Özeti: Ekonomik ve İnsani Krizler

Başlık her ne kadar iktisadi bir terimi ifade ediyor olsa da biz bu makalede mal ve hizmetlerin üretim ve tüketim konusunu ele almayacağız. Kapitalizmin bugün dünyada var olan krizleri nasıl ürettiğini, tüketimin sadece maddi konularla sınırlı olmayıp, insanı ve toplumları nasıl tükettiğini, nasıl istikrarsızlaştırdığını, kapitalizmin insanı insanlıktan nasıl çıkardığını, insanı ahlaken nasıl tükettiğini konu edineceğiz. Yine bu bağlamda krizlerin en büyüğü ve en tehlikelisi olan insani krizi ele alıp değerlendireceğiz.

Günümüzde bütün bir insanlık, kapitalizmin tatbik edilmeye başlamasından bugüne, can yakan birtakım krizlerle boğuşuyor; gıda krizi, ekonomik kriz, mali kriz, enerji krizi… Bu krizlere her gün yeni bir kriz daha ekleniyor.

“İnsani Kriz”

İnsan, yapısı gereği sorunsuz, dertsiz ve rahat bir hayat yaşamak ister. İstikrarlı bir hayatı tercih eder. Fakat kapitalizm, toplum üzerine tatbik edilmesiyle birlikte ruhi, fikrî, ahlaki ve maddi çöküntüleri beraberinde getirdi. Bundan dolayıdır ki suç işleme oranları ile toplumdaki huzursuzluk, doğru orantılı bir şekilde istatistiklerde üst seviyelere çıktı. Bugün okuduğumuzda, gördüğümüzde gözlerimize ve kulaklarımıza inanamadığımız haberler alıyoruz. “Bu da yapılır mı?” dediğimiz her şeyin yapıldığını ve bu durumun toplumları da artık tahrik etmediğini, harekete geçirmediğini, tepkisizleştirdiğini görüyoruz. Üzülüyoruz, kahroluyoruz ama kapitalist sistem sorunların yenilerini üretmeye doymuyor; toplumu bozmaya, insanı insanlıktan çıkarmaya, insanları kimliksizleştirmeye, kısacası insana dair ne varsa onu yok etmeye ve insanı tüketmeye devam ediyor. Çünkü kapitalizmin işi bu! Çünkü kapitalizm, sadece Müslümanları değil bütün bir insanlığı etkiledi; insani değerlere dair onlardaki her şeyi aldı. İnsanı öldürdü. Kişiliğini, karakterini, ahlakını çaldı; onu, aşağıların en aşağısı haline getirdi. İnsanı insanlıktan çıkardı. İnsana insanlığını unutturdu. -Tabiri caizse- bir değirmen misali insanı öğüttü ve insanlık adına insanda hiçbir şeyi bırakmadı.

Kapitalizm, insanı tükettikçe tüketti. İnsanı, maddi olarak fakirleştirdiği gibi insani olarak, ahlaki olarak da fakirleştirdi, yoksullaştırdı. Ölçü ve kalite adına hiçbir şey bırakmadı. Bir insanda ölçü olmayınca ya da -daha doğru bir tabir ile- ölçüsü fayda-zarar yani menfaat üzerine kurulu olunca; “helal mi, haram mı?”, “bu yaptığım insani mi, etik mi?”, “doğru mu, yanlış mı?” diye bakmadan, tatmin yoluna gitti. Dolayısıyla geriye, sadece ismi “insan” olan bir yaratık haline getirdi.

“Şahsi özgürlükler” adı altında, insana her istediğini yapma özgürlüğünü verdi. İnsanı yaratıcısına karşı isyankâr bir konuma getirdi. İnsanlığı yok oluşa sürükledi. İnsanın ruhunu, benliğini, kişiliğini/şahsiyetini yok etti. İnsanı canavarlaştırdı. Fedakârlığı, cömertliği ondan koparıp attı. Onu cimrileştirdi, bencilleştirdi; mümin kardeşini öz nefsine tercih etme yönünü törpüledi. Maddî menfaati, makamı, şöhreti, insanların en çok aldandıkları ve en çok tamah ettikleri şeyleri öncelik haline getirerek insanı şeytanlaştırdı. Huzur ve mutluluğu onun elinden aldı. İnsanların ruh sağlığını bozdu. Mesela; Türkiye’de kişi başına antideprasan kullanım miktarı, 12 yılda %76 arttı. Son 2 yılda ise satışlar, 10 milyon kutu arttı. 2019 yılında 49 milyon 857 bin kutu olan antidepresan satışı, 2020'de, 54 milyon 625 bin kutuya, 2021'de ise 59 milyon 641 bin kutuya yükseldi. Bu durum sadece Türkiye ile sınırlı değildir bilakis tüm Avrupa ve hatta tüm dünyada aynı tabloyu görmek mümkündür.

Yine aynı şekilde kapitalizm topluma güvensizliği, korkuyu, kaosu, ümitsizliği aşıladı. “İnsan insanın kurdudur” anlayışını egemen kıldı. İnsanın fabrika ayarlarını bozdu. Bundan dolayı tüm dünyada intiharların, ahlaksızlığın, psikolojik travmaların, suç oranlarının yüksek olması garipsenecek bir durum değildir.

Dolayısıyla hastalıklı bir yapıya sahip olan kapitalizm, insanlığın önüne ekonomik yıkımlar, krizler ve savaşlarla dolu bir miras bıraktı. Kapitalizmin insanlığa verebileceği hiçbir olumlu değer kalmadı. Kapitalizm iflas etmiştir; beyin ölümü gerçekleşmiştir. Geçmişte nasıl ki insanlık, insanı insanlıktan çıkaran sistemleri yok etmenin, yeni bir dünya düzeni kurmanın, çok karanlık dönemlerden çıkmanın yolunu bulduysa bugün de hiç kuşkusuz bu durumun içerisinden çıkmanın, insanı şerefli ve kerim kılacak, onu hayvanlık seviyesinden yeniden insanlık seviyesine çıkartacak, ona insanlığını hatırlatacak, fabrika ayarlarına yeniden döndürecek ve yeni bir dünya düzenini kuracak bir yol elbette bulacaktır. İşte bu yol, muhakkak ki İslam’dır; İslam’ın hayat nizamıdır. Nasıl ki geçmişte insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkardıysa bugünde hiç şüphesiz buna yeniden muktedirdir ve buna şimdi ve sonra tek namzettir.