Müslümanlar Hilâfet’in gölgesi altında asırlarca izzetli bir şekilde yaşadılar. Hilâfet varken Küffar cephesinin herhangi bir neferi şöyle dursun onların elebaşlarının dahi Müslümanlardan eman dileyerek seyahat edebildiği bir yerdi dünya. Küstah ABD’nin Cezayir gibi küçük bir İslâm beldesine eman dileyerek cizye verdiği bir yerdi dünya, Hilâfet varken. Müslümanların kutsallarına dil uzatmaya görsün biri, karşısında hemen Müslümanların kalkanı olan halifeyi bulurdu. Halifeler laf kalabalığı yapmazlardı bugünkü yöneticiler gibi, cevaplarından önce orduları varırdı varılacak yerlere.
Bugün ise tek bir Hilâfet ve tek bir halife etmeyen elli küsur devletin elli küsur yöneticisi Müslümanlara, Müslümanların düşmanları ile beraber her türlü zilleti tattırıyorlar. Daha yeni Allah’ın Kitabı’ndan ayet eksiltme teklifinde bulunuldu Fransa’da. Medine’de, Peygamber şehrinde kilise yapılacağı medyaya düştü. Önümüzdeki günlerde de kâfir Amerika, Kudüs’ü “İsrail’in fiilî başkenti olarak tanıyacak. Ancak bu küstah adımların önünde fiilî olarak ordularıyla duracak tek bir İslâm beldesi yok maalesef. Müslümanların kutsallarına yapılan bu saldırılar Hilâfet’in ilgasından bugüne kadar durmadan artarak devam etti. Bunlara dur diyecek tek bir halifemiz olsaydı şayet, kâfirler bu adımları atmaya asla cesaret edemezlerdi. Diyelim ki attılar ikinci adımları kesinlikle ileri değil geri olurdu.
Müslümanların canları, malları, ırzları ve tüm kutsalları yaklaşık bir asırdır demokratik sistemlerin altında tarumar ediliyor. O demokrasi ki zilletten başka bir şey vermedi Müslümanlara. Onun altında saygı mefhumu olabildiğince ele alındığı hâlde söz konusu Müslümanlar ve değerleri olunca, en çirkin en çirkef, en acımasız muameleler altında kaybolup gitti bu mefhum. Bu lanetli sistem demokrasi diye yazılsa da zillet diye okunur. Bu necis demokratik düzenler altında Müslümanlara yapılmayan şey kalmadı. Bir cinnet rejimidir demokrasi ve yeryüzünün en cani yaratıkları da en demokrat devletlerin adamlarıdır.
Müslümanları içinde bulundukları bu zilletten kurtaracak yegâne şey yazılışı Hilâfet okunuşu izzet olan İslâm nizamıdır. O nizam ki Müslümanların kutsallarını korur. Onların canı, malı ve ırzı üzerine titrer. Kâfirlerin küstah hareketlerine izin vermez. Karanlığa gark olmuş dünyayı yeniden ışıkla buluşturur. Onun olduğu bir dünyada zalim müstekbirlerin dışında herkes güvendedir. Demokratların demokrasi adına insanların başları üzerinden ansızın bomba yağdırmalarına müsaade edilmez böyle bir dünyada. İnsanı yaşatma fikri hâkimdir bu sistemde; öldürme değil.
İslâm nizamının olmadığı bir dünya maalesef orman kanunlarının hâkim olduğu bir dünyadır. Kim haklı sorulmuyor. Zira kim güçlüyse haklı odur zaten bu dünyada! Bu güç de haktan ne kadar uzaksa o kadar çok korku ve dehşet saçıyor. Oysa necis demokratik sistemlerin aksine İslâm nizamında güç ve hak mezc olunmuştur. Bugün acısını çektiğimiz şey de hak ile gücün bütünleşmemiş olmasıdır. Hak ehlinin elinde gücün olmamasıdır.
İslâm beldelerinin başındaki hain yöneticiler ellerinde güç olmasına rağmen haktan o kadar uzaklar ki! Müslümanlar onların gözü önünde katledildiği hâlde “bir şey demiyorlar” denilmesin diye ses çıkarıyorlar sonra yine sükût orucuna gark oluyorlar. Sömürge artığı bu yöneticilerin yaptığı en iyi şey Müslümanları bölüp parçalayan demokrasiyi övmek, onu iyice yerleştirmeye çalışmak… Başkası değil.
Rabbimiz ümmet-i Muhammed’i sömürgeciler ve onların artığı olan yönetimler ve yöneticilerden biran önce kurtarsın. Müslümanlara tekrar, kendisiyle kutsallarını koruyacakları, izzet bulacakları, kâfirlere hadlerini bildirecekleri Hilâfet’i nasip eylesin…