GELİN, BU RAMAZAN’DA VAHYİ TUTALIM, YENİDEN VAHYE TUTUNALIM
02 Haziran 2016

GELİN, BU RAMAZAN’DA VAHYİ TUTALIM, YENİDEN VAHYE TUTUNALIM

Rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan Ramazan’a bizi kavuşturan Rabbimize hamd olsun. Şayet Ramazan ayının barındırdığı hayrı, rahmeti, bereketi ve mağfireti idrak edebilsek, Rasulullah (sav)’in bu konudaki duasını daha iyi anlar ve istekle iştirak ederiz.

Bu mübarek sayılı günleri endişe ile karşılayan, açlık, susuzluk ve diğer uzvi ihtiyaçlarının derdine düşenler, Ramazan’ı idrakten uzaktırlar. Şer’i mazereti olmadığı halde mazeret peşinden koşanlar ne badbahtırlar! Oysa Rasulullah (sav), “Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün” diyerek insanın, Ramazan’ı günahların affı için bulunmaz bir fırsata çevirmesi gerektiğini ifade etmiştir. Dolayısı ile Ramazan, bolca hayırlı ameller ile dua ile istiğfar ile geçirilmesi gerekmektedir.

Bununla birlikte şunu da biliyoruz ki Rabbimiz biz kullarına karşı çok merhametli olup bizim için zorluk dilemez. Mazeretlerimiz için ruhsatları da kefaretleri de belirtmiştir.

Yine, Ramazan’ı dahi kendi bakış açısı ile yorumlayıp ondan nemalanan Kapitalist düşüncenin argümanlarından ve değişmeyen kısır tartışmalarından uzak durmak gerekir. Ramazan’ı mahya, pide, sağlık ve akşam eğlencelerine indirgeyen düşüncelerin aksine, İslam’ın emir ve nehiylerini en dinamik bir şekilde gündeme getirmek gerekir. Bu ayda serin bir köşeye inzivaya çekilmek yerine toplumun yeniden dirilişini sağlayacak Kuran’ı yoğun bir şekilde gündemde tutmak gerekir.

Bir Müslüman için hayat, Rasulullah (sav)’in hadisinde geçtiği üzere Allah’ın nimetlerine karşı şükür ve musibetlerine karşı sabır denklemi ve dengesi içinde sürdürülür. Bu yönü ile Ramazan, bu dengenin her iki unsurunu birlikte barındıran en güzel amele sahiptir. Dengenin iki kefesini aynı oranda ecirle doldurabilecek bir mahiyete sahiptir Ramazan. Çünkü Oruç, şükrün en güzel ifadesi iken, Rasulullah (sav)’in ifadesi ile sabrın da yarısıdır.

Ramazan ayının hürmeti, bu aydaki ibadetlerin fazileti, şüphesiz ki Kuran’dan kaynaklanmaktadır. Rabbimizin ifadesi ile Kur'an; insanlara yol gösterici, doğru yola iletici, eğri ile doğruyu, hak ile batılı birbirinden ayırt edici/Furkan olarak bu ayda indirilmiştir. Dolayısı ile Ramazan’ı, ayların sultanı haline getiren husus, Rabbimizin kelamı Kuran’dır.

O Kur’an ki bizleri karanlıklardan aydınlığa çıkartan bir Nur, bizlere hayat veren bir nimet, bütün taşkınlıklarımıza rağmen inen bir rahmettir.

O Kur’an ki bize aydınlık ve adalet dolu bir yaşam tarzı getirmiş, her iki cihanda mutluluğa götüren bir fikir ve nizam sunmuştur.

Öyle ki bu ayda tutulan oruç adeta Rabbimizin en büyük nimeti olan Kuran’a karşı bir şükürdür.

Ey Müslümanlar! Gelin hep birlikte, bu ayı faziletli kılan Rabbimizin vahyini tutalım. Vahyi tutalım ki bizi hidayete iletsin ve hidayet üzerinde ayaklarımızı sabit kılsın.

Vahyi tutalım ki vahiy bize doğru ile yanlışı, hak ile batılı birbirinden ayıracak feraset versin.

Vahyi tutalım ki vahiy de bizi tutsun ve bizi her türlü münkerden uzak tutsun.

Vahyi tutalım ki vahiy bizleri dalaletten, sapıklıktan ve şaşkınlıktan kurtarsın.

Ey Müslümanlar! Gelin, bu ayda hep birlikte Rabbimizin vahyine/ipine tutunalım. Vahye tutunalım ki bizleri tekrar bir vücudun azaları gibi bir araya getirsin.

Vahye tutunalım ki bizi paramparça eden vatancılık, milliyetçilik, mezhepçilik gibi ayrıştırıcı, uyuşturucu bütün fikir ve duygulardan arındırsın.

Alemlere rahmet olarak gönderilen, Müminlere anne ve babalarından daha yakın, Ümmetine karşı şefkat abidesi, Muhammed (Sav)’in son elçi olarak seçildiği aydır Ramazan ayı.

Öyleyse Vahye tutunalım ki Rasulümüze layık bir ümmet olabilelim. Rasulullah (sav)’in örnekliğinde Rabbimiz ile ilişkilerimizi doğru bir şekilde kurabilelim.

Vahye tutunalım ki insanlar arasından çıkartılmış hayırlı ümmet olma vasfına erişelim.

Vahye tutunalım ki adil, şahit ve üstün ümmet olma vasfına erişebilelim.

Vahye tutunalım ki biz orucu, oruç da bizi tutsun. Tutsun ellerimizde çıkartsın aydınlığa. Oruç ile birlikte vahyi tutalım ki uyandırsın bizi gaflet uykusundan.

Vahye tutunalım ki yeniden dirilelim, yeniden kıyama kalkalım ve yıkalım zihinlerimize ördüğümüz duvarları. Yerle yeksan edelim bütün tağuti nizamları. Her türlü zulme gark edilmiş ümmetimizi kurtaralım çağdaş firavunların iktidarlarından.

Susuzluktan dudaklarımız çatladığında, boğazımız kuruduğunda Halep’te İdlip’te enkaz altında kalıp toz yutarak can veren çocukları hatırlayalım. Bizim gibi iftarda envai çeşit meşrubatı tüketme umudu olmayanları hatırlayalım. Hatırlayalım ki onların intikamlarını alacak liderleri çıkartmak için daha çok çalışalım.

Açlıktan midelerimiz kavrulduğunda, Felluce’de, Yermük’te, unutulmuş kara kıtamızda aç kardeşlerimizi hatırlayalım. Ne akşamleyin iftar ne de sahur yapma imkânı bulamayan açlık ile ölüme terk edilen kardeşlerimizi düşünelim. Kedi eti yemek zorunda kalan çocukları, unu toprak ile çoğaltmak zorunda kalan anneleri, ağaç kabuklarını yemek zorunda kalan kardeşlerimizi düşünelim. Düşünelim ki onları, Rabbimizin nimetlerinden mahrum edenlerden intikam alacak Raşid halifeleri nasb etmek için daha çok çalışalım.

Açlığımıza teselli olsun diye değil, onları açlığa mahkûm edenleri bilelim diye, bu sorunun halli için hareket edelim diye aç bırakılanları düşünelim. Ve infak edelim sevdiğimiz mallarımızdan.

Ramazan’ın her gecesini, Kadir gecesi olduğu düşünülen gecede yapılan dua, istiğfar ve ibadetler ile davet ile geçirelim. Ki bin aydan daha hayırlı olan bu geceye ihtimalsiz bir şekilde tevafuk edebilelim.

Rasulullah (Sav)’in dediği gibi nasıl ki Halife ümmet için bir kalkan ise Oruç da nefsimiz için bir kalkandır. Bu Ramazan’da her iki kalkanı da kuşanmak ümidi ile Rabbimizin merhametine sığınalım.

Aydın Usalp