Gazze İçin Birleşmek: Tarihî Bir Sorumluluk
08 Eylül 2025

Gazze İçin Birleşmek: Tarihî Bir Sorumluluk

Türkiye’de halkın önemli bir kesimi Gazze konusunda çok net bir tavır ortaya koyuyor. Müslüman halk, “Biz kardeşlerimize yardım edilmesini, ‘İsrail’le ticaretin sonlandırılmasını, petrol akışının kesilmesini ve diplomatik ilişkilerin tamamen bitirilmesini istiyoruz” diye sesleniyor. Ancak yöneticilerin cevabı hep aynı: “İki devletli çözüm.”

Yöneticiler sık sık “Gazze için elimizden geleni yapıyoruz” diyerek kendilerini savunuyorlar. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen akşam Mevlid Kandili programında, “Biz Filistin’deyiz, biz Gazze’deyiz” dedi. Fakat bu sözlerin sahada hiçbir karşılığı yok.

Ne Gazze’deki mazlumlar Türkiye’nin attığını iddia ettiği adımları görebiliyor ne de dünya kamuoyu böyle bir çabanın farkına varıyor. Eğer gerçekten güçlü adımlar atılmış olsaydı, bu hem Gazze’deki kardeşlerimizin hayatına doğrudan yansır hem de tüm dünyanın gündemine düşerdi.

Oysa Gazze hâlâ bombalanıyor, hâlâ açlıkla boğuşuyor, hâlâ en temel ilaçlardan mahrum bırakılıyor. Bu durumda yöneticilerin sözleri sadece birer illüzyon, halkı kandırmak için söylenen yalanlardan ibaret oluyor. “Biz Gazze’deyiz” demekle Gazze’de olunmuyor; gerçek dayanışma, somut adımlarla, zulmü durduracak irade beyanıyla ortaya konur.

Bugün artık “Gazze için birleşmek” bir tercih değil, kaçınılmaz bir zorunluluktur. Çünkü parçalı sesler, yalancı yöneticilerin işine geliyor. Ama tüm İslâmî camialar, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri ve âlimler tek bir çatı altında birleşip “Gazze İçin Ben de Varım” diyerek omuz omuza verirse, ne yalanlar devam edebilir ne de sahte adımların üzeri örtülebilir.

Birleşmiş ümmetin gür sesi, yöneticilerin söz oyunlarını boşa çıkaracak ve dünyaya net bir mesaj verecektir: Müslümanlar kandırılamaz, aldatılamaz.

Bugün Gazze’ye somut destek olmanın yolları vardır. Bunun en güzel örneklerinden biri Sumud Filosudur. Adını, Filistinlilerin direnişini anlatan “sabır, sebat ve dimdik duruş” anlamındaki “sumud” kavramından alan bu filo, abluka altındaki Gazze’ye deniz yoluyla insani yardım ulaştırmayı hedeflemektedir.

Sumud filosu, ümmetin birleşmesi hâlinde neler başarabileceğinin küçük ama anlamlı bir örneğidir. Zira gemilerde büyük ordular, devasa bütçeler yok; fakat samimi yüreklerin, kararlı insanların ve dayanışmanın gücü var. Bu girişim, yöneticilerin boş sözleri karşısında halkın sahici bir adımıdır. Dünyaya, “Biz kardeşlerimizi yalnız bırakmıyoruz” mesajı vermektedir.

Gazze’ye giden her gemi, “İsrail”in zulmünü teşhir etmekte; her bayrak, ümmetin kalbinin hâlâ attığını haykırmaktadır. Sumud filosu, birleşmiş bir sesin ve ortak bir iradenin görünür hâle geldiğinde nasıl umut ve cesaret kaynağı olabileceğini gösteriyor.

Gazze için birleşmek artık ertelenemez bir görevdir. Çünkü Gazze yanarken, yöneticilerin boş sözlerine aldanmak ümmetin tarihine ağır bir leke bırakacaktır. Bugün birleşmek, sadece bir vicdan çağrısı değil; ümmetin onurunu ve kardeşliğini koruma sorumluluğudur.

Halkın birleşmiş sesi, sadece sarayların sütunlarını değil, Batı’nın çıkarcı düzenini de sarsacaktır. Ve işte o zaman, gerçek adımların atılmasını sağlayacak güç ortaya çıkacaktır. Sumud filosu, bunun bir işaretidir; küçük bir kıvılcım, büyük bir alevin müjdecisidir.

Yöneticiler, Gazze için hiçbir şey yapmadıkları hâlde yaptıklarını söylüyorlar. Erdoğan’ın “Biz Gazze’deyiz” sözü bunun en açık örneğidir. Gerçekte Gazze’de olan halkın vicdanı, ümmetin dayanışması ve Sumud filosu gibi girişimlerdir. O hâlde biz, bu yalanların karşısına birleşmiş hakikatin sesini çıkarmalıyız.

“Gazze için birleşelim” demek, artık sadece bir çağrı değil; ümmetin varoluş mücadelesinin en temel gereğidir. Çünkü Gazze yanıyor ve ümmet suskun kalırsa bu ateş hepimizi yakacaktır. Sumud filosu bize gösteriyor ki birleşirsek yol açılır, birleşirsek engeller aşılır, birleşirsek zalimlere meydan okunur.