Rahman Nizami, Bangladeş’te Cemaat-i İslami’nin lideri, önemli bir âlim zattır. Bangladeş hükümeti tarafından kurulan “savaş suçları” mahkemesinde idama mahkûm edildi. Mahkemenin gerekçesi 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan sorumlu tutulması… Yani başka bir ifadeyle Bangladeş’in laik bir yönetime geçişini engellemek isteyen Rahman Nizami ve arkadaşları suçlu bulunmuş, bugün de çok partili demokratik bir sisteme sahip olan Bangladeş hükümetine göre demokrasi ve laiklik karşıtı söylemler ile terörist faaliyetlerde bulunduğu düşünülerek idam cezasına çarptırılmıştır.
İslam beldelerindeki İngiliz ve ABD güdümlü yöneticiler laik düzenin huzurunu, emniyetini ve asayişini bozmaya yönelik, İslami örgütlenme ve kitleleşme hareketlerinin önünü kesebilmek için "terörle mücadele" adı altında Müslümanları infaz etmektedir.
Aslında bizim hiç de yabancı olmadığımız bir mücadele… Hatırlarsınız Hilafet’in kaldırılmasını engellemek için mücadele eden Şeyh Said ve dava adamlarını Takrir-i Sükûn kanunlarıyla yargılayarak senaryodan kurulan İstiklal Mahkemeleri’nde nasıl idam ettiklerini...
Aslında bugün de fark yok! İrticayla mücadele veya Terörle Mücadele kanunları ile İslam beldelerinde (Türkiye de buna dâhildir.) âlim ve dava adamlarımız tutsak edilmektedir. Kurulan Ağır Ceza Mahkemeleri’nde düşman hukukuna göre cezalar verilmektedir. Toplumun gözünden düşürülüp, vebalı, virüslü insanlar gibi algılatılıp en sonunda da idam edilmektedirler.
Rahman Nizami idam edilmesi ile aynı zaman diliminde Türkiye’deki terör yasalarından yargılanan yüzlerce tutuklu ve tutuksuz terör suçundan yargılanan Müslümanların olduğunu unutmamalıyız. Evet Türkiye’de idam yok, işkence yok, diye bilirsiniz. Fakat Rahman Nizami gibi mağdur olan dava adamları çok.
Hilafet Devleti yıkıldıktan sonra Takrir-i Sükûn Kanunu’nun günümüze evrilen terör ile mücadele kanunları ile Batılı kâfirler, dava adamlarını kendi kardeşlerinin elleriyle hapsetmekte ya da idam etmektedir.
İşin tuhaf tarafı, Laiklik tartışmasından dahi korkan bir kesim şimdi Rahman Nizami’yi demokrasi ve özgürlük naraları atarak gömmeye çalışıyor.
Rahman Nizami’nin çok partili demokratik bir sistem karşısında İslami bir mücadele verdiğini unutmayalım. Laik devletin etkin pişmanlık yasasından yararlanarak af dilemesini isteyenlere verdiği cevabı şimdi birbirimize söyleyelim:
“Kimseden af dilemem. Hayatın ve ölümün sahibi tek olan Allah'tır.”