"Etki Ajanlığı Yasası" Üzerine İslami Bir Bakış
01 Kasım 2024

"Etki Ajanlığı Yasası" Üzerine İslami Bir Bakış

Türkiye’de, “yabancı etkiler”, “casusluk faaliyetleri” ve “etki ajanlığı” gibi kavramlar gündemi meşgul etmekte, toplumda tartışmalara yol açmaktadır. Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri’nin etkisi altında şekillenen siyasi yapısı, laik ve demokratik bir ülke olmasından dolayı, etki ajanlarının faaliyet göstermesi için uygun bir zemin oluşturmaktadır. Bu bağlamda, etki ajanlığı yasası ve yabancı istihbaratçıların ülke içindeki faaliyetleri, problemin kaynağı olan kapitalist ideolojiye göre değil İslam ideolojisi perspektifinden incelenmelidir.

İslam, casusluk ve yabancı devletler için ajanlık yapmayı kesin bir dille yasaklamaktadır. İslam hukuku, bir Müslümanın, dinine ve devletine karşı olan bağlılığını vurgular. Casusluk yapmanın getirdiği ceza, her ne kadar devletlerarası bir mesele olsa da, bireysel ve toplumsal ahlak açısından da ciddi bir suç olarak değerlendirilir. Nitekim, İslam’da “casusluk”, “düşmana yardım etme” olarak tanımlanmakta ve bu durum, Müslümanların toplumsal huzurunu tehdit etmektedir. Bu bağlamda, çıkarılması düşünülen etki ajanlığı yasası, yalnızca yasal bir düzenleme değil, aynı zamanda toplumun güvenliğini, ahlakını, ekonomisini, ailesini kısaca her şeyini koruma amacı taşımalıdır.

Türkiye, şu an birçok yabancı devletin etkisi altında olan bir ülkedir. Yabancı büyükelçiliklerin, Türkiye’deki terör eylemlerinin azmettiricisi olduğu ve ülkede faaliyet gösteren istihbaratçıların, ajanların serbestçe dolaştığı bir ortamda, İslami hayatın ve İslam Devleti’nin eksikliği bariz bir şekilde hissedilmektedir. Müslüman bir toplumda, yabancı müdahale ve casusluk faaliyetleri, yalnızca bireysel bir suç olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir felaket olarak değerlendirilmelidir.

İslami perspektiften bakıldığında; bir Müslümanın, bir başka devletin çıkarları doğrultusunda çalışması, haramdır, büyük suçtur. Yabancı devletler için casusluk yapanların, cezalarının yalnızca yasalarla belirlenmemesi, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olarak da ele alınması gerekmektedir. İslam hukuku, casusluk yapanların ölümle cezalandırılabileceğini belirtirken, bu durum, aynı zamanda dinin ve devletin korunmasının önemini de ortaya koymaktadır.

Türkiye’de uygulana(cak ola)n etki ajanlığı yasası, görünürde yabancı devletlerin Türkiye’nin iç işlerine müdahale etmesini engellemeye yönelik bir adımdır. Bu yasaya göre; yabancı devlet veya devletler hesabına siyasi çalışma yapan herkes, hapisle cezalandırılabilecektir. Bu, yalnızca bir yasak değil, aynı zamanda bir toplumsal uyanış çağrısı olmalıdır. Müslüman toplumlar, İslam’ın değerlerine uygun olarak, kendi iradelerini ve bağımsızlıklarını korumalıdır. Yabancı güçlerin etkisi altında kalmamak, toplumun ahlaki ve manevi değerlerini korumak için elzemdir.

Türkiye’deki mevcut sistem, yabancı ülkelerin etkinliğine kapı aralamaktadır. Laik, demokratik, kapitalist bir ülke olarak Türkiye, etki ajanları için cazip bir ortam haline gelmiştir. Yabancı güçler, Müslüman toplumun zayıf noktalarından faydalanarak, toplumsal huzuru bozma çabalarına girmekte ve bu durum, İslam’ın hükümleriyle çelişmektedir. Müslümanların, kendi değerleri ve inançları doğrultusunda bir yaşam sürmeleri, bu tür müdahaleleri en aza indirmek için hayati öneme sahiptir.

Sonuç olarak; Türkiye’deki etki ajanlığı yasası, yalnızca hukuksal bir düzenleme değil, aynı zamanda toplumun ve bireylerin İslami değerlerle yeniden tanışması için bir fırsattır. Yabancı etkilerden uzak durmak, casusluk faaliyetlerine karşı durmak ve İslam’ın emirlerine uygun bir yaşam sürmek, toplumun geleceği açısından kritik öneme sahiptir. İslami bir devlet düzeninin sağlanması, ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Müslümanların, kendi inançları ve değerleri doğrultusunda hareket etmeleri, sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir görevdir.

Bu minvalde yapılması gereken; muhalif fikirleri susturmak, yıldırmak, caydırmak için hayata geçirilecek bir etki ajanlığı yasası olmasından öte Amerika, Batı, Rusya, Çin, İran gibi ajanlarının cirit attığı topraklarımızı her türlü İslam dışı fikirden, fikir akımlarından, sistemlerden, onların büyükelçiliklerinden kurtarmak ve yalnızca Allah’ın hükümlerine uygun, Allah’a bağlı, kafirlerden ve sistemlerinden bağımsız bir İslam Devleti’ni kurmak ve İslami hayatı başlatmaktır.