“Dead Cat Strategy”
01 Eylül 2022

“Dead Cat Strategy”

Başlığı merak ettiniz değil mi?

Makalemde bir stratejiden bahsedeceğim: “Dead Cat Strategy”

Bu stratejiye göre yemek masasının ortasına ölü bir kedi fırlatarak “herkesin istediğiniz konu hakkında konuşmasını ve sizi sıkıntıya sokan konuyu konuşmamasını” sağlamaktır. İşte bu politik strateji yöntemine “Deadcatting” veya “Dead Cat Strategy (Ölü Kedi Stratejisi)” adı veriliyor.

Ya da başka bir ifadeyle; kamuoyunun dikkatini seni hedef alan bir alandan veya başarısızlıklarından uzaklaştırmak için kasıtlı olarak şok edici bir başka alana çekme stratejisi.

Bir düşman figür oluştur; onu gündeme taşı. Milyonlar onunla oyalansın, ona kızsın. Asıl konu ise unutulsun. Kısacası bu strateji; “gündem belirlemek” veya “gündemi değiştirmek” olarak da ifade edilebilir.

Bu yöntemin özellikle siyasette daha fazla kullanılması dikkat çekiyor. Bunun böyle olmasının temelinde; medyanın geçirdiği değişim yatıyor. 24 saat süren haber akışları, sosyal medyadan anında tepki verme durumu ve son dakika haber düşkünlüğü, bu tarz planlanmış manipülasyonların ve stratejilerin daha etkili hâle gelmesini sağlıyor. Bundan dolayıdır ki, birçok seçim sürecinde bu stratejinin ya da benzerlerinin kullanıldığına tanık oluyoruz. Bu stratejiyi bugün sadece AK Parti kullanmıyor bilakis Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar hemen hemen bütün siyasetçi ve iktidarlar bu stratejiye başvurmuşlardır.

İşte senelerdir Müslümanlar bu veya buna benzer stratejilerle oyalandılar, uyutuldular. Dikkatler ana konudan tali konulara yönlendirildi.

Nasıl mı?

Daha düne kadar işgalci Yahudi varlığı yöneticilerine; “bebek katili”, Esed’e “zalim”, Sisi’ye “diktatör” diyen fakat bugün “normalleşme” adı altında bu sözlerinden “U” dönüşü yapan bir iktidar görüyoruz. İşte tüm bu çirkin siyasetten rahatsız olan kimi Müslümanlar iktidarın bu ihanetini sorgulamaya başlamışken “ölü kedi stratejisi” devreye sokulmuş; pespaye şarkıcı bir kadının 4 ay önce sarf ettiği alçakça sözleri gündemde kamuoyu edilmiş, toplum bununla oyalanmış ve Müslümanlardan iktidara yönelik gelecek tepkilerin önüne geçilmiştir. Böylece Hükümetin siyasi ihanetlerinin üzeri örtülmüş, Müslümanların ve toplumun dikkati başka bir yöne çevrilmiştir.

Yine aynı şekilde bir mafya liderinin aylardır gündemi meşgul eden açıklamaları, toplumu asıl konuşulması ve sorgulanması gereken konulardan uzaklaştırmış; dikkatleri bu pislikleri, yolsuzlukları, hırsızlıkları ve adaletsizlikleri üreten sisteme değil kişi ve kurumlara yönlendirmiştir.

Halk ekonomik sıkıntılardan dolayı ayakta dahi kalmakta zorlandığı bir zaman diliminde iktidarın hatalı ve yanlış ekonomik politikalarını sorgulamaya başlanmışken; iktidar, 6 milyon kişinin 30 milyar liralık borcunun silerek yine aynı strateji devreye soktu. Bu sayede toplumun bir kısmını manipüle etmeyi de başardı. Öte yandan iktidar, borçları bu miktarın katbekat üzerinde olan nice büyük şirketin borcunu sildi.

“Dead Cat Strategy”nin, başarısızlıklardan uzaklaştırmak için kamuoyunun dikkatini kasıtlı olarak bir başka alana çekme stratejisi olduğunu söylemiştik. İşte bu stratejiye göre; halkların ekonomik ve toplumsal sıkıntılarıyla başa çıkamayan yöneticiler, anında bir düşman figür ya da ekstrem bir gündem oluşturup böylece gemilerini yürütmüşlerdir. Mesela; bizler Yahudi varlığının ya da Amerika’nın İran için bir düşman veya bir tehdit olmadığını biliyoruz. Fakat İran senelerdir bu düşman figürler üzerinden halkını manipüle etmeyi başarmıştır. Bu İran örneği, belki de bu strateji için çok somut bir örnektir. Tabi görmesini bilene…

Bu stratejide medyanın büyük bir rolü ve etkisinin olduğunu da söylemiştik. İktidarın hemen hemen bütün politikalarında Amerika’nın yörüngesinde hareket etmesine rağmen yazılı ve görsel medya toplumu manipüle ederek hükümetin bağımsız ve güçlü bir politika yürüttüğü yalanını söyleme cesaretini gösterebilmiştir.

Ölü Kedi Stratejisi, kişinin/kurumun/devletin kendisini hedef alan bir alandan veya başarısızlıklarından uzaklaştırmak için kamuoyunun dikkatini kasıtlı olarak şok edici bir başka alana çekme stratejisi olduğuna göre; bugün İslâm ümmetinin içinde bulunduğu durumla konuyu irtibatlandırarak daha şok edici bir alana çekmek istiyorum.

İslâm Birliği, Arap Birliği, 1979 göstermelik İran devrimi vb. bozuk ve hatalı mefhumlarla Müslümanların binlerce yıl hüküm sürmüş bir devletleri olduğu hakikati unutturuldu. Böylece Müslümanlar senelerdir Hilâfet fikrinden uzaklaştırıldı; böyle bir devletin bir daha kurulamayacağı fikri empoze edilerek dikkatler başka yöne çekildi. Dolayısıyla konuşulmasını istedikleri konuların konuşulduğu, konuşulmasını istemedikleri konuların konuşulmadığı ortamları var ettiler.

Senelerdir bize Emevi, Abbasi ve Osmanlı halifelerinin “zalim ve hain”, Hilâfet’i yıkan hainlerin ise “kahraman” olduğu yalanını söylediler, yazdılar, çizdiler; bir düşman figür oluşturup kendi ihanetlerinin üzerini örttüler.

Laiklik, dini devlet ve toplumdan ayıran “Allah’ın hakkı Allah’a, Kayser’in hakkı Kayser’e” temel kaidesi üzerine bina edilmişken, sömürgeci kâfirler ve onların adamları bu kavramı; “laiklik bütün dinlere eşit seviyede bulunmaktır” mugalatasıyla tarif ederek Müslümanları manipüle ettiler.

Yine bu zevat; gayri İslâmi bir yönetim olan, egemenliği ve yasa koymayı Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan alıp insanlara veren demokrasinin, “İslâm’dan olduğu” yalanını söylediler. Müslümanların “daha iyi bir demokrasi için mücadele etmeleri gerektiği” üzerinde çok çeşitli propaganda çalışmaları yürüttüler. Demokrasinin insanlığı kalkındıracak yegâne sistem olduğu fikrini pazarladılar.

İslâm, hayatın tüm yönlerine ilişkin çözümleri bulunan bir ideoloji iken O’nun sadece ibadetlerden müteşekkil bir din olduğu yalanını dillerine pelesenk ettiler.

Bütün iktisadi, ahlaki ve toplumsal krizlerin laik kapitalist sistemden kaynaklanmasına rağmen dikkatler başka yöne çekilerek sistem tartışmasının önüne geçtiler. Mesela; yöneticiler, hatalı ve yanlış politikalarından kaynaklanan sorunların üzerini örtmek için; pandemi, dış güçler, Rusya-Ukrayna savaşı vb. söylemler üzerinden toplumun bakışını farklı yönlere kanalize etti. Hâlbuki 1950 yılından bu yana Türkiye’de 66 hükümet iktidar olmuş ama sorunlar hâlen çözülememiş bilakis katmerleşerek devam etmiştir. İşte “Ölü Kedi Stratejisi” tüm bu zamanlarda iktidarların can simidi olmuştur.

Neydi strateji? “Milyonlar onunla oyalansın, ona kızsın. Asıl konu ise unutulsun!”

İşte bu strateji sayesinde; yöneticileri rezil bir şarkıcı kurtarmıştır ki halk, bu pespayeye kızmaktan yöneticileri görmez olmuştur.

Sistemleri yöneticiler kurtarmıştır ki halk, yöneticilere kızmış fakat sorun ve krizlerin kaynağı kapitalist sistemi sorgulamamıştır. Hatta öyle ki liderlerin ve yüzlerin değişmesiyle sorunların sona ereceği algısı oluşturulmuştur.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün fakat kesin olan bir şey varsa o da Hilâfet Devleti kuruluncaya kadar bu “Ölü Kedi Stratejisinin” türlü varyasyonlarını göreceğimiz gerçeğidir.

Allah Subhanehu ve Teâlâ sömürgeci kâfir ve zalimlerin uygulamış oldukları bu tarz strateji ve taktiklere karşı bizlere uyanıklık nasip etsin.

[اتَّقُوا فِرَاسَةَ الْمُؤْمِنِ فَإِنَّهُ يَنْظُرُ بِنُورِ اللَّهِ] “Müminin ferasetinden sakının! Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.”[1]


[1] Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 16, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, 1, 24