Çorba Tuzluysa Kaşık Değiştirmek Bir İşe Yaramaz!
05 Şubat 2025

Çorba Tuzluysa Kaşık Değiştirmek Bir İşe Yaramaz!

Bu Arapça deyim, bir sorunun kök nedenine inmeden yapılan yüzeysel veya geçici çözümlerin etkisiz ve anlamsız olduğunu ifade eder. Eğer çorbanın tuzluluğuna sebep olan asıl etken ortadan kaldırılmazsa, kaşığı değiştirmek hiçbir fayda sağlamaz. Bu ifade, bir problemi doğrudan çözmek yerine yan yollara sapmanın beyhudeliğini vurgular. Gerçek sorunları göz ardı edip geçici önlemlerle vakit kaybetmenin, sadece zaman kaybına yol açtığını ve esas çözümden uzaklaştırdığını anlatır. Kalıcı ve köklü değişim olmadan yapılan her müdahale, yalnızca bir illüzyon yaratır ve asıl problemi çözmekten alıkoyar.

Bugün dünya, tatbik edilen bu "tuzlu çorba", yani laik kapitalist sistem nedeniyle siyasi ve fikrî bir kaosun içinde boğulmaktadır. Yağma, talan, işgal, sömürü, katliam, sürgün, zulüm ve her türlü münker hayatımızı kuşatmış durumda. Peki, bu tabloyu değiştirmek için ne yapılıyor? Sadece kaşıklar değiştiriliyor, ama çorbanın tadı aynı kalıyor. Şimdi, bu deyimin siyasi ve toplumsal yansımalarını hep birlikte değerlendirelim.

Sistem Sorunları ve Lider Değişimi: Bir ülkede siyasal sistemin temel yapısında (örneğin, otoriter yönetim, yolsuzluk, adaletsizlik, iktisadi ve ahlaki kriz, cinayetler) köklü problemler varsa, yalnızca lider değişimi bu sorunları çözemez. Cumhuriyetin ilanından bugüne kadar defalarca siyasi parti kuruldu, iktidarlar ve liderler değişti; ancak temel yapısal sorunlar kronikleşerek varlığını sürdürdü. Liderleri değiştirmek, kaşığı değiştirmek gibidir; ancak çorba, yani sistem, olduğu gibi kaldıkça sorunlar da devam edecektir. Gerçek değişim, sadece kişileri değiştirmekle değil, sistemin özüne yönelik köklü bir dönüşüm gerçekleştirmekle mümkün olacaktır.

Ekonomik Krizler: Bir ülkede bütçe açığı veriliyorsa, bu, tuzlu bir çorba gibidir. Asıl sorun, aşırı devlet harcamaları, israf ve adaletsiz finansal sistemdir. Ancak hükümetler, çorbanın tuzunu gidermek yerine sadece kaşığı değiştirerek, yani Hazine ve Maliye Bakanı'nı veya Merkez Bankası Başkanı'nı değiştirerek bir çözüm arayışına girerler. Oysa bu yüzeysel değişiklikler, çorbanın tadını düzeltmez. Gerçek çözüm, faiz ekonomisine dayalı sömürü düzenini kökten değiştirecek yapısal reformları hayata geçirmektir. Aksi takdirde, günü kurtarmaya yönelik kısa vadeli politikalar ve krediler, çorbanın tuzluluğunu gidermek bir yana, krizin daha da derinleşmesine sebep olur. Kalıcı refah ve istikrar ancak ekonomik sistemin köklü bir dönüşüme tabi tutulmasıyla mümkündür. Çorbayı içilebilir hale getirmek için kaşığı değil, tarifin kendisini değiştirmek gerekir.

Eğitim Sistemi Krizleri: Eğitim Sistemi Sorunları: Türkiye’de yıllardır değiştirilen ve adeta yapboz tahtasına dönen eğitim sistemi, köklü sorunlara kalıcı çözümler getirememiştir. Eğitimde eşitsizlik, müfredat eksikliği, altyapı yetersizlikleri gibi problemler devam ederken, en büyük sorun İslâm’ı devletten ve toplumdan koparan laiklik esasına dayalı müfredatın varlığıdır. Bu sistem sürdüğü sürece, sadece Milli Eğitim Bakanlarının ve öğretmenlerin değiştirilmesi ya da küçük düzenlemeler yapılması, "tuzlu çorbayı içilebilir hale getirmek yerine kaşığı değiştirmek" gibidir. Gerçek çözüm, çorbanın tarifini yani eğitim sistemini İslâmî esaslara dayandırarak köklü bir değişim gerçekleştirmektir.

Yolsuzlukla Mücadele: Bugün dünya halklarının en büyük dertlerinden biri, devlet kurumlarında kökleşmiş ve bir türlü önlenemeyen yolsuzluktur. Yolsuzluğun yapısal bir sorun olduğu ülkelerde, birkaç memurun görevden alınması veya değiştirilmesi, kaşığı değiştirmekten öteye geçmez ve sorunu çözmez. Gerçek çözüm, sistemin kendisini değiştirmektir. Örneğin, bir ülkede bürokratların değiştirilmesi ancak yolsuzlukla mücadelede köklü reformların yapılmaması, tuzlu çorbayı içilebilir hale getirmek yerine sadece kaşığı değiştirmek gibidir. Oysa bu sorunun kökten çözülmesi, çorbanın tarifini yani sistemin işleyişini değiştirmekle mümkündür.

Çevre Sorunları: Bir toplumda çevre kirliliği gibi ciddi bir sorun varken bireylerin plastik kullanımını azaltmaya teşvik edilmesi ancak yüzeysel bir çözüm olur. Gerçek çözüm, üretim ve tüketim sistemlerini kökten değiştirmek ve İslâm’ın çevre sorunlarına yönelik adil ve sürdürülebilir çözümlerini hayata geçirmektir. Aksi takdirde, çevre krizleri derinleşecek ve sistemin getirdiği yıkım devam edecektir.

Suriye: Değişen Sadece Kaşıklar Oldu Suriye'de yıllardır Müslümanların büyük bedeller ödeyerek verdikleri mücadele, laik Baas rejimini yıkmak için sürdü. Canlarından, mallarından ve evlatlarından vazgeçtiler. Ancak ne değişti? Sadece kaşıklar değişti. Rejim olduğu gibi yerinde duruyor, asli unsurları hâlâ devam ediyor. İslâm şeriatı tatbik edilmiyor ve tatbik edilmesi de mümkün görünmüyor. Nitekim Ahmed Şara'nın The Economist ile yaptığı röportajda, “Uzmanlar şeriatı onaylarsa benim görevim bunu uygulamaktır. Eğer onaylamazlarsa, benim görevim yine onların kararını uygulamaktır." demesi, bu gerçeği gözler önüne seriyor.

Şara, Suriye Televizyonu’na verdiği özel röportajda, ülkenin gelecekte izleyeceği siyasi süreç hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. İstikrarlı bir yönetim modeli için cumhuriyet sisteminin temel alındığını belirten Şara, yasama, yürütme ve yargı erklerinin uyum içinde çalışacağına dair iddialarda bulundu. Ancak gerçekte, sadece yönetimdeki isimlerin değiştiği ve temel sistemin aynen korunduğu göz önüne alındığında, bu açıklamaların halkı oyalamaktan öteye gitmediği açıkça görülmektedir.

Zalim Esed’in yerine Ahmet Eş-Şara’nın getirilmesi, tuzlu olan çorbanın tadını değiştirmedi. Aynı şekilde, Türkiye’de de Müslümanlar yıllarca şeriatı iktidara getirecekleri umuduyla kimi liderleri destekledi, işte Erdoğan örneği canlı bir örnek olarak karşımızdadır. Ancak her defasında büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar.

Artık Çorbanın Tadını Değiştirme Vakti

Artık Müslümanlar, sorunlara çözüm getiremeyen, İslâm hükümlerini tatbik etmeyen ve her defasında sömürgeci kâfirleri razı etmek için bütün güçlerini harcayan, gayri İslâmî sistemlere destek vermek yerine, çorbanın kendisini değiştirmek için harekete geçmelidir. Bu da, İslâm’ın yegâne yönetim nizamı olan Hilâfet’i kurma yönünde siyasi ve fikri bir mücadele vermekle mümkündür. İslam’dan içmeleri için Müslümanların Hilâfet’i kurmaları gerekmektedir. Böylece bir kez daha kaşık değiştirmelerine gerek kalmayacaktır.