2023 seçimleri; tarafları, argümanları ve sonuçları açısından Cumhuriyet tarihinin tartışmasız en önemli seçimlerinden birisidir. Bu seçimi önemli kılan çok fazla etken mevcuttur. Bunlardan bir kaçını zikretmekle başlayalım.
•Türkiye’deki İslam karşıtı tüm grupların “İslami bir oluşum” zannettikleri AK Parti’nin iktidardan bir an önce indirilmesi gerektiği düşüncesi. AK Parti’yi şeriatçı zannetmeleri, onların bu düşüncelerini besleyen en önemli etkendir.
•Yirmi küsur yıldır iktidar olan ve devleti şu anki “kötü” konumuna sokan AK Parti iktidarının artık durdurulması düşüncesi.
•Yine İngiliz tipi parlamenter sistemin ABD tipi başkanlık sistemine dönüştürülmesi.
•Ve yine en güçsüz dönemini yaşayan AK Parti’nin iktidardan indirilmesinin beka mücadelesinin bir cüzü olduğu anlayışı.
•Diğer taraftan “ultra” ustalık dönemini yaşadığını ifade eden AK Parti’nin birçok gerekçe ile seçimi kazanması gerektiği düşüncesidir.
Tüm bu ve benzeri gerekçeler, çok farklı düşünen partileri bir araya getirmiş, reel ya da hayal seçim vaatleri havalarda uçmaktadır. Bu sebepleri çok fazla uzatabilir ve her sebebin esbabına dair oldukça fazla kelam edebiliriz. Bu haliyle bir makaleyi aşacağı gibi konumuzun efradı içinde tahkik dışı kalmaktadır.
Bilinmelidir ki; İslam referans alınmadan insanların arasında kurulacak her ilişki defoludur. Yaldızlı sözler ve güçlü maddi kaynaklarla ile ne kadar süslenirse süslensin bu sistemler İslam ve Müslümanlara her zaman şer getirmiştir.
“2023 seçimlerini birçok husus diğer seçimlerden ayırmaktadır”, demiştik. Bunlardan bir tanesi de, “bir metre uzunluğundaki” seçim oy pusulasıdır. Evet, kardeşlerim yazım hatası yok tamı tamına “BİR METRE” oy pusulası.[1]
Seçimde başka bir rekor ise, katılan parti sayılarıdır. Dört cumhurbaşkanı adayının yanında, 36 parti seçime fiilî olarak katılım sağlayacak.
Bu partiler arasında başta Kemalist, sosyalist, komünist, milliyetçi, vatancı, muhafazakar olmak üzere her fikirden dem vuranların olması da cabası. “Bunlar arasında neden gerçek İslam için mücadele edenler yok?” sorusuna, şöyle cevap verebiliriz: Şeriat sahibi Allahu Teâlâ, İslam’ın hâkimiyetini -başka bir tabir ile; yaşanılır olması için Hilâfet’in kurulmasını- sarih bir metot ile tayin etmiştir. Hilâfet ise bu habis demokratik sistem kullanılarak kurulmaz.
Müslümanlar için demokratik ve laik vesileler ile bu mücadeleye girmek caiz değildir. Bu halde olanların misali ise, lezzetli bir yem ile suya atılan oltaya takılan balığa benzer. Balık ya oltadan kurtulmak için canından olacaktır ya da olta sahibinin, onu istediği vakit sudan çıkartıp kovaya ya da denize bırakmasına mahkûm olacaktır. Her durumda da kaybeden, balıktan başkası değildir.
Oy pusulasının bu kadar uzun olması ve bu kadar partinin seçimlere katılması bizlere, yaşadığımız ülkedeki gidişatın ne kadar içler açısı olduğunu göstermektedir. Zira ülke genelinde gidişatı değiştirmek ya da gidişatın ne olduğunu umursamadan fikirlerini hâkim kılmak isteyen bir dizi oluşum seçime katılmaktadır. Tüm bunlar değişimin her kesim tarafından talep edildiğini göstermektedir. Aksi halde her şeyin yolunda gittiğine inananlar asla seçime girmek gibi bir irade göstermezler. Bunun tek istisnası menfaatçi bakış açısıdır.
Yine bir metrelik oy pusulası, ülkedeki istikrarsızlığın bir alametidir. Hemen her kesim, bir şeylerden şikâyetçidir ve değişimi arzulamaktadır. Kapitalist bakış açısının enjekte ettiği tatminsizlik toplumun her kesimine sirayet etmiş durumda.
100'ncü yılında Cumhuriyet’in ne halde olduğunu görmek için bu pusula yeterlidir. İslam’a sözde alternatif kıldıkları bu sistem, onlarca kalp ameliyatından sonra hâlâ çırpınıyor ve bir metrelik pusula bizlere bu sistemin enkaz olacağı günlerin yaklaştığının bir alametidir.