Anayasa Uzlaşma Komisyonu Niçin Dağıldı?
19 Şubat 2016

Anayasa Uzlaşma Komisyonu Niçin Dağıldı?

Bu soruya cevap vermeden önce biraz geriye gidip yakın zamanda yaşanan bir takım olayları hatırlamakta fayda vardır diye düşünüyorum. AKP 7 Haziran seçimlerini kaybetmiş, CHP ve MHP ile koalisyon kurma girişimlerinde bulunmuştu. MHP sürecin başında tavrını net bir şekilde ortaya koymasıyla beraber AKP yönünü CHP’ye çevirmişti. Koalisyon görüşmeleri olumsuz bir şekilde sonuçlanınca taraflar birbirlerini koalisyon masasını devirmekle suçlamışlardı. Aslında her iki tarafta baştan beri bir koalisyonun ortaya çıkmasının mümkün olmadığını bilmekteydiler. Süreci büyük bir ustalıkla yöneten AKP-aslında Erdoğan- 1 Kasım seçimlerinde halkın büyük çoğunluğunun oyunu alarak tekrar iktidar koltuğuna oturmuştu. Dolayısıyla toplum o dönemde büyük bir tiyatro oyununa sahne olmuştu.

Yine aynı şekilde 2011 yılında kurulan anayasa komisyonunda da toplum aynı tiyatroya bir kez daha şahit olmuştu. Komisyonu oluşturan taraflar buradan yeni bir anayasa çıkmayacağını başından beri biliyorlardı. Fakat buna rağmen toplumu tam 25 ay boyunca oyalamayı başarabilmişlerdi. O zaman da AKP ve CHP birbirlerini suçlamışlardı. Şimdi ise yine aynı tiyatro farklı bir oyunla sahneye konulmuştur. Anayasa uzlaşma komisyonu üçüncü toplantısında dağılmıştır. Bunu ise AKP sözcüsü Ömer Çelik bir basın toplantısı ile topluma duyurmuştur. Çelik, komisyonun dağılması ile ilgili nedenleri sıralarken şu cümleleri oldukça dikkat çekiciydi.’’ CHP rejim değişikliği havası oluşturmak istiyor’’ yine devamla ‘’ AK Parti meşru bir sistemi gündeme getirmektedir. CHP hala tek parti zihniyeti ile hareket etmektedir. Bu zihniyetten bir türlü kurtulamıyorlar’’ demiştir. İşte komisyonun niçin dağıldığının merkezini ise bu sözler oluşturmaktadır. Şayet hafızalarımızı yoklayıp biraz daha geriye gittiğimizde ise, 2011 yılında oluşturulan anayasa komisyonunun o zamanki başkanı olan Burhan Kuzu’nun şu ifadesi bu güne ışık tutmaktadır. ‘'Parlamenter sistem deli gömleği' diyen Kuzu 'bu sistemi başımıza İngilizler bela etti' dedi. Yine devamında ise Kuzu, "İngiliz'in kokuşmuş bir modelidir bu. Dünyanın başına bela etmiştir bu sistemi İngilizler" dedi. Şimdi CHP’nin masadan kaçtığını ya da kaçırıldığını anlamak daha kolay olacaktır. Burada sorulması gereken soru CHP’mi masadan kaçtı ya da AKP’mi kaçırttı? Olmalıdır. Ömer Çelik’in bu konudaki açıklamalarına bakılırsa süreci CHP’nin sabote ettiğini, CHP sözcülerine bakılırsa süreci AKP’nin başkanlık sisteminde ısrarcı tavır alması nedeniyle sürecin sabote edildiğini iddia etmektedirler. Bu soruya biraz sonra cevap vermekle beraber, şurası bir gerçek ki, İngilizlerin ayak oyunları ve siyasi manevraları sonucunda Osmanlı Devleti parlamenter sisteme geçmesiyle beraber, dağılma sürecine girmiş ve sonunda da yıkılarak koca bir devlet yok olmuştur. Yani İngiliz parlamenter sistemi esasında Osmanlı Hilafet Devleti’nin yıkılışına sebep vermiştir. İngilizler Osmanlı Hilafet Devletini yıkıp yerine Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmasıyla beraber parlamenter sistemi hayata geçirerek bekalarını bir şekilde şu ana kadar devam ettirmeyi başarabilmişlerdir. Her ne zaman bu konuda bir tehlike hissetmiş olsalar ya da görseler hemen bir darbe anayasası ile kendi bekasını ve sistemini teminat altına almışlardır. Şu an yürürlükte olan 1982 darbe anayasası ise, İngilizlere ciddi anlamda siyasi manevra sağlıyordu. Fakat AKP’nin iktidara gelmesiyle beraber, bu manevra alanında bir daralma olmuştur. Her geçen gün ise makas İngilizlerin aleyhine daralmaktaydı. Dolayısıyla İngilizler, gün geçtikçe burada ki mevzilerini kaybetmişler ve kaybetmeye de devam etmektedirler. Şayet AKP anayasayı değiştirip, İngilizlere ait olan parlamenter sistem yerine, Amerikan fikri olan başkanlık sistemini getirmeyi başarabilirse işte o zaman İngilizler için ölüm fermanının imzalanması demektir. Bundan dolayı az önce sormuş olduğum soru daha bir anlam kazanmaktadır. O zaman CHP böyle bir tehlike görüp efendisinin de talimatıyla süreci kasıtlı bir şekilde sabote ederek masayı devirmiş olabilir. Çünkü parlamenter sistem İngilizler için daha avantajlı bir konumdadır. Başkanlık sistemi ise Amerika açısından daha avantajlı bir sistemdir. Ya da AKP, CHP’nin bu niyetini hissedip, ondan önce davranarak, CHP’yi ise toplum nezdinde oyunbozan durumuna düşürmek isteyerek süreci kasıtlı olarak kendisi sabote etmiş olabilir. Ben ise bu ihtimalleri göz önünde bulundurmakla beraber bu konuda daha farklı düşünmekteyim. Taraflar aslında aynen 2011’ de olduğu gibi bu komisyondan yeni bir anayasanın çıkmayacağını biliyorlardı. Fakat buna rağmen halka bir mesaj vermek adına bir araya geldiler.

Sonuç olarak bence aynen 1 Haziran seçimlerinden sonra koalisyon görüşmelerinde olduğu gibi, AKP bu süreci ustaca yönetip koalisyon masasını deviren taraf olmuştu. Aynen anayasa uzlaşma komisyonunda olduğu gibi. Dolayısıyla Allahu Alem AKP’nin elinde şuan hazır bir anayasa olduğu kanaati içerisindeyim. Büyük bir ihtimalle 2016’nın sonlarına doğru kendi anayasasını referandum yoluyla geçirmek isteyecektir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl ki 1 Kasım seçimlerinde bir şekilde başarılı olmuş, yine aynı şekilde anayasa ve başkanlık sistemini de allem edip kallem edip bunu da referanduma götürmek isteyerek başarılı olmak isteyecektir. Bunda başarılı olabilir mi? Bekleyip görmek lazım.