Akkuyu Nükleer Santralinde Rus Teknolojisine Bağımlı Olmak
28 Nisan 2023

Akkuyu Nükleer Santralinde Rus Teknolojisine Bağımlı Olmak

Mersin Akkuyu’da yapılan nükleer santral tamamen Rus sermayesi ve Rus teknolojisi ile yapılıyor.

Santral 20 yıl süreyle Rusya tarafından işletildikten sonra Türkiye’ye devredilecek.

Santralin %51’i Rusya’ya ait.

Santral Türkiye’ye devredilse bile santralin kontrolü Rusya’da kalmaya devam edecek.

Türkiye nükleer enerji santrallerini sadece enerji üretmek için değil aynı zamanda nükleer silahlara sahip olabilmek için de istiyor.

Nükleer silahlarda kullanılan zenginleştirilmiş uranyum, nükleer santrallerin reaktörlerinde zenginleştiriliyor.

İslam ve Müslüman düşmanı olan Rusya, Akkuyu Nükleer Santrali’nde Türkiye’nin uranyumu zenginleştirerek nükleer silahlara sahip olmasına asla izin vermeyecektir!

Bugün dünyada; Amerika, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa gibi bağımsız büyük devletler kendi teknolojik altyapıları ile ürettikleri nükleer silahlarla çok önemli bir güç üstünlüğü elde ettiler.

Nükleer güç üstünlüğü bu devletlerin devletlerarası düzen ve diğer devletler üzerinde nüfuz sahibi olmalarında önemli bir rol oynadı.

Şüphesiz ki teknoloji, bir toplumun kalkınmışlık ve güç göstergelerindendir.

Zamanımızda geri kalmışlık içindeki halkı Müslüman olan ülkeler ve 3. Dünya ülkeleri, gelişmiş teknolojiye sahip ülkelerden teknoloji transferi yaparak kalkınmaya ve bu ülkelerle rekabet etmeye çalışmaktadırlar.

Ancak bu çabalarına rağmen bu ülkeler, gelişmiş ülkelerin engellemeleri ve transfer teknolojilerle kalkınmanın imkânsızlığından dolayı geri kalmışlıktan kurtulamadıkları gibi gelişmiş ülkelerle rekabet edecek teknolojik seviyeye de bir türlü ulaşamamaktadırlar.

Teknolojiye ulaşabilmek için önce gerekli parametrelere sahip olmak gerekir. Teknolojiyi elde edebilmenin parametreleri ise şunlardır:

1-Madde ve enerji ile ilgili temel bilgiler

2-Hammadde

3-Enerji

4-Teşebbüs gücü

5-İdeolojik faktör

Özellikle halkı Müslüman olan ülkeler ve geri kalmış ülkelerin çoğu ilk 4 parametreye sahip oldukları halde ideolojik faktörün yokluğundan dolayı gelişmiş teknolojileri üretebilecek bir altyapı ve zeminden yoksundurlar. Bir ülkede gelişmiş teknolojiyi tesis etmede ideolojik faktör neden önemlidir? Gelişmiş ülkelerin teknolojiye sahip olmalarında öncelikle düşünce/ideolojik bir devrim ile birlikte hemen arkasından gelen bir sanayi devriminin esasi faktör olduğunu görürüz.

Nitekim Batı’da gerçekleşen kapitalist düşünce devrimi ile Rusya’da gerçekleşen komünist düşünce devrimleri, bu ülkelerin sanayiye ve bugün sahip oldukları teknolojik seviyeye ulaşmalarında önemli bir rol oynamıştır.

İdeoloji veya fikir, bir ülkede sanayi devrimi meydana getirebilmek için o ülke halkında derin bir idrakin oluşturulmasında ve ileri teknolojiye sahip olmaya sevk edecek olan hedef ve gayenin tespit edilmesinde esasi bir kaide olduğu gibi sanayinin ve ileri teknolojinin hangi alanlarda elde edileceğinin tayininde de belirleyici faktördür.

Bir ülkede o ülkeyi yönetenlerin sahip oldukları düşüncenin/ideolojinin sanayinin istenilen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi amacıyla belli bir yöne yönlendirilmesinde büyük bir etkiye sahip olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.

Aynı zamanda bir ülkenin amaca yönelik teknolojiye sahip olması konusunda ideolojinin harekete geçirici etkisini görürüz. İster kapitalist Batı’daki gibi sermayeyi artırmak için olsun isterse daha önce Sovyetler Birliği'nde olduğu gibi dünyaya komünizmi ihraç edebilmek için olsun.

Bir ülke hedeflediği gayeyi gerçekleştirebilecek teknolojik altyapıyı tesis etmek istiyorsa mutlaka kendisini bu hedefe doğru harekete geçirecek bir ideolojiyi benimsemelidir. Bu ideoloji, toplumu gelişmiş teknolojiyi elde etmeye sevk etmek için aynı zamanda toplumla kaynaşma gücüne de sahip olmalıdır.

Günümüzde Türkiye’nin de içinde bulunduğu İslam dünyasındaki ülkeler kendilerini sanayi ve ileri teknolojiyi elde etmeye sevk edip harekete geçirecek bir ideolojiden yoksundurlar.

İslam dünyasındaki var olan ülkeler için teknolojiyi sağlayabilecek tek ideoloji İslam’dır, Bu ülkeler teknolojik tabanı oluşturabilmek için İslam akidesi ve bundan fışkıran nizam ve metodu benimsemelidir.

İslam Akidesi evrensel bir akidedir. Bütün insanlık için gelmiştir. Bu nedenle bu akide, bütün insanlık ve halklara etkileyici ve dikkat çekici şekilde ulaştırılmalıdır. İslam’a inanan insanların İslam’ın bütün dünyaya yayılması konusunda sorumlulukları vardır.

Yine İslam’ın yayılmasına karşı duran bütün engelleri ortadan kaldırmak için pratik şekilde imkânların elde edilmesi de Müslümanların sorumluluklarındandır.

Bundan dolayı İslam ümmetinin İslam’ı bütün insanlığa ulaştırmak ve İslam’ın yayılmasına karşı duran bütün engelleri ortadan kaldırmak için kullanılması gerekli olan ileri teknolojiye sahip olması büyük önem taşımaktadır.

Şüphesiz ki İslam akidesini ve nizamını benimsemek İslam ümmetini aynı devlet, hedef ve gayede birleştirecek, dünyadaki bütün büyük devletlerle rekabet edebilmesini ve onlara üstün gelebilmesini sağlayacak ileri bir teknolojiye sahip olmaya doğru O’nu sevk edip harekete geçirecektir.

İslam’ı esas alan bir düşünce devrimini gerçekleştirerek yeniden Hilâfet'i tesis ederek bağımsızlığımızı kazanmamız halinde kısa sürede ileri teknolojiyi üretecek bir sanayi devrimi de gerçekleşecektir.

İşte o zaman İslam ümmeti kendi sanayi ve teknolojisi ile nükleer güç sahibi de olacak ve her alanda kâfir devletlerle rekabeti sağlayacak gelişmişliğe ve kalkınmışlığa ulaşacaktır.

Elde edeceği güç ve üstünlükle hem kendi tesis ettiği nizam ve ideolojisini koruyabilecek hem de İslam davetinin bütün insanlığa taşınmasının önündeki engelleri ortadan kaldırabilecektir.

[هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ] "Müşrikler hoşlanmasa da Hak dini bütün dinler üzerine üstün ve hakim kılmak için Rasulü’nü hidayet ve hak diniyle gönderen O'dur." [Tevbe 33]