Son dönemlerde Türkiye’de herkes ekonomist olmuş. Belediye başkanı çıkar kadınların ziynet eşyalarına göz diker, BBP genel başkanı çıkar “100 lira verip et almayın kuzu kesin” der, sofrasında kuş sütü eksik olmayan, yoksulluğun ne demek olduğunu bilmeyen dengesiz sanatçının biri çıkar “Gerekirse sadece simit yiyeceğiz” der. AKP genel başkanı doğalgazda “En ucuz ülkeyiz doğalgaz faturalarınızın %75ini devlet karşılamaktadır” der.
Herkes bilgili, herkeste dahiyane fikirler var. Kimse asıl suçluya başını çevirmiyor, çevirmek istemiyor. Sorunun kaynağına yönelip hesap sormuyor. Yamalı bile diyemeyeceğimiz komik ve saçma öneriler sunuyorlar.
Kendilerini deha zanneden bakanlara, kurumlara, yöneticilere cahile anlatır gibi anlatmak istiyorum;
Türkiye’de ekonomik sorunun olduğu bir hakikat. Bu sorunun kaynağı HALK yani bizler değiliz. Öncelikle çözümlerinizi halk üzerinden yapmaktan vazgeçin. Çünkü bizleri bu duruma sürükleyen bizler değil sizlersiniz. Üstelik sizler, bizlerden sorumlusunuz. Bizler kimseyi dolandırmadık, hiçkimseye yüklü miktarlarda faiz ödetmedik, borsa ile oynamadık, önce dövizi yükseltip tüm zaruri ihtiyaçlara zam yapıp dövizi düşürdükten sonra zamlara daha da artış yapmadık. Fiyatlarla oynamadık, vergileri arttırıp lüks saraylarımızda keyif sürmedik.
Bizler, bize layık gördüğünüz asgari ücret ile zar zor geçimimizi sağlamaya çalıştık. Ay başı tüm ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra cebimize ekstra para girmedi aksine acımasızca arttırdığınız elektrik ve doğalgaz faturalarını ödemek için borç aldık. Ne cebimizde ne yastık altında biriktirdiğimiz bir paramız yok. Artık bunlara göz dikmeyin çünkü yok! Bunu sizler daha iyi bildiğiniz halde çözümü bizlerde aramaya devam ediyorsunuz. Yapmayın! Çünkü değil yastık altında biriktirdiklerimiz çok yakında başımızı koyabileceğimiz yastığımız dahi olmayacak.
Sorunun kaynağı sizlersiniz. Sizler yüzünden ekonomik sorun mevcut. Yapacaklarınız çok basit aslında ve bunları sizler bizlerden daha iyi bilmektesiniz fakat bunları yapmak işinize gelmemekte. Borsa ve faizi kaldırmanız, halka ait olan elektrik, su, petrol gibi kamu mülkiyetinin madenlerini halka geri vermeniz sorunu bir günde çözecektir. Ama bunları yapabilecek ne Allah korkusu ile çarpan bir kalbiniz var ne de adaletle yöneten bir sisteminiz var.
Hz. Ömer’i (ra) bilirsiniz değil mi? Hani her fırsatta kendisini örnek verdiğiniz ama ASLA örnek almadığınız adaleti ile bilinen Raşid-i Hilafetin yöneticisi olan Ömer (ra). Size ondan sadece bir örnek vererek sözlerime son vereceğim. Dilerim örnek alırsınız diyemeyeceğim çünkü almayacağınızı biliyorum. Yine de belki bizim bilmediğimiz azıcık bir vicdan vardır bir yerlerde…
Hz. Ömer (ra), devlet başkanı seçildiğinde, Hz. Ebu Bekir’e (ra) tayin edilen maaş kadar ücret alıyordu. Bu şekilde bir müddet devam edildi. Daha sonra, Hz. Ömer, geçim sıkıntısına düştü. Bu durumu gören, Ashabın büyüklerinden bazıları toplanıp bu durumu görüştüler. Zübeyr bin Avvam (ra), kendisine söyleyerek maaşını artırma teklifinde bulundu.
Hz. Ali: “Bu teklifi kabul edeceğini zannetmiyorum. İnşallah kabul eder. Gidip teklifi bildirelim” dedi. Bu arada, Hz. Osman (ra) söz alıp buyurdu ki: “Ömer’in hak ve adalette ne kadar tavizsiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu teklifimizi bizzat kendimiz değil, kendisini kıramayacağı birine söyletelim. Bunu, kızı Hafsa teklif etsin!”
Hz. Hafsa (ranha), babasının yanına varıp teklifi bildirince Hz. Ömer (ra) çok hiddetlendi. Sonra kızı Hz. Hafsa’ya (ranha) sordu:
“Sen Resûlullah’ın evinde iken Allah’ın Resulünün giydiği en kıymetli elbise neydi?
Peki, yediği en iyi yemek neydi?
Senin yanında kaldığı zamanlar, yerde yaygı olarak kullandığınız en geniş, en rahat yaygı neydi?
Kaba kumaştan yapılmış bir örtümüz vardı. Yazın dörde katlar, altımıza yayardık. Kış gelince de yarısını altımıza yayar, yarısını da üstümüze örterdik.
Daha sonra Hz. Ömer buyurdu ki: “Ey Hafsa, benim tarafımdan, seni gönderenlere söyle! Resûlullah Efendimiz kendisine yetecek miktarını tespit eder, fazlasını ihtiyaç sahiplerine verirdi. Kalanı ile yetinirdi. Vallahi ben de kendime yetecek olanını tespit ettim. Artanını ihtiyaç sahiplerine vereceğim. Ve bununla yetineceğim.”
Velhasıl Ömer (ra) bir vadide siz başka bir vadide…