UNUTMA! HATIRLAT!
12 Nisan 2023

UNUTMA! HATIRLAT!

İnsan, unutkan bir varlıktır. Unutkanlığa maruz kalmak, insanın zayıflık ve acizlik yönlerinden birisidir. Bu manada “hafıza-i beşer, nisyân ile ma’lûldür.” denilmiştir. Yani, insan hafızasının eksikliği ya da hastalığı; unutmasıdır, unutkanlıktır. Arapların kullandığı “evvelü’n-nâsi evvelü’n-nâsî” “insanların ilki, unutanların ilkidir” atasözü de bunu pekiştirir niteliktedir.

Kitabımız Kur’an-ı Kerim bu hakikati şöyle ifade etmektedir: “Andolsun Biz, daha önce Âdem’e ahit (emir ve vahiy) vermiştik. Ne var ki o, (ahdi) unuttu. Onda azim de bulamadık.” [Tâ-Hâ, 115)] Dolayısıyla ilk insanda ortaya çıkmış olan unutma hâli, son insana kadar devam edecektir.

İnsanda bir şeyi bilmeden terk ederek unutma “nisyan” ve bile bile terk ederek unutma hali olan “gaflet” oluşabilir. Kavram olarak gaflet, bir şeyin gerekliliği ortada iken bunun idrak edilmemesi ya da yeterince dikkatli ve uyanık davranılmadığı için insana gelen yanılgı halidir. Aynı zamanda bir gerçek ortada iken, ondan bile bile habersiz olmak, ona karşı unutkan bir tavır takınmak manasına da gelir. Bu açılardan bakıldığında unutma zaafıyla yaratılan insana “hatırlatma” yapmak oldukça önemlidir.

Allah Subhanehu ve Teâlâ vahiy ve peygamberler aracılığıyla insanlara hakikatleri hatırlatmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in bir diğer adı da o yüzden “hatırlatan” anlamında “zikr”dir. İnsanlara unuttukları gerçekleri Kur’an ile hatırlatıp, öğüt vermek gerekir: “Tehdidimden korkanlara Kur’an’la hatırlat/öğüt ver.” (Kaf, 45) Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem de insanlar için hatırlatıcıdır: “(Rasûlüm) hatırlat/öğüt ver. Çünkü sen ancak hatırlatıcısın/öğüt vericisin.” (Ğaşiye, 21)

Müslümanlar da birbirlerine ve diğer insanlara hatırlatmalarda bulunmalıdırlar. Allah Subhanehu ve Teâlâ’yı, ahireti ve hesap gününü unutanlara hatırlatma yapmalı, davetçi kimliğini hiçbir zaman kaybetmemelidirler.

İnsanın kalbi, Hakk’ı tanıyıp kavrayacak, gözleri hakikati ve işaretlerini görecek, kulağı ise Hakk’tan gelen dâveti işitecek şekilde yaratılmıştır. Bunları gerektiği şekilde kullanmayıp, Hakk’tan yüz çevirenler, habersizmiş gibi davrananlar gâfil olanlardır. Allah Subhanehu ve Teâlâ mü’minlere “gafillerden olmayın” diye uyarıda bulunmaktadır. Rabbimiz Kur’an ayetlerine sırtını dönenleri, hak dâvet karşısında unutkan bir tavır takınanları kınamakta ve şöyle buyurmaktadır: “Kalpleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvan gibidir, hatta daha da aşağıdırlar. İşte bunlar gâfil olanların ta kendileridir.” (A’raf, 179)

Etrafımıza baktığımızda Yaratıcısını unutan, kulluğunu unutan, hiç ölmeyecekmiş ve hesaba çekilmeyecekmiş gibi yaşayan, ibret almayan, dünyalık kazanma uğruna günahlar içinde yüzen gâfil insanlar görmekteyiz. İnsanların çoğu böyledir. (Yunus, 92) İnsanlar ısrarla, inatla Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın gerek kevni gerekse kavli ayetlerinin kendilerinde oluşturduğu karşılıkları yok etmeye, unutmaya çalışırlar. Bunun sebebini Rabbimiz şöyle bildirmektedir: “Gerçekten bize kavuşmayı ummayanlar, dünya hayatına (geçici servet, makam, şöhret ortamına) razı olmuşlardır ve bununla tatmin olmuşlardır ki, onlar ayetlerimizden gâfil olanlardır.” (Yunus, 7)

Nihayetinde beşeriz, şaşarız. Dünyanın çekiciliğine aldanıp gaflete düştüğümüz zamanlar olabilir. Böyle durumlarda biri bize Allah için hatırlatma yaptığında bu nasihat nefsimize ağır gelmemelidir. Çünkü yukarıdaki ayetlere ve diğer Kur’an ayetlerine bütüncül olarak baktığımızda gafletin hüsranla sonuçlanacağını ve hatırlatma yapılmasının bu noktada ne kadar elzem olduğunu anlamalıyız.

“Hatırlat/öğüt ver! Çünkü hatırlatma mü’minlere fayda verir.” [Zariyat, 55]