TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?
28 Aralık 2022

TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?

Makale yazarken kendimi hep sanki bir bardağa bir okyanus dolusu suyu sığdırmaya çalışıyormuşum gibi hissediyorum. Bunun nedeni, yazılacak konuların gereklilik sıralaması ve bunların en güzel üslupla sunulmasının önemi bir yana, konuya dair İslami bir bakış verme gereksiniminden kaynaklanıyor.

İslam’ın hayatımızda tatbik edilmesinin önemini ve aciliyetini, Türk Dil Kurumunun hazırladığı Büyük Türkçe Sözlükte bulunan beş yüz yetmiş iki bin söz varlığının içinden en uygun olan kelimelerin hepsini saptayıp bir araya getirsek dahi anlatmakla bitiremeyiz. Bunun için kendimizi ne kadar da zorlasak kelimeler kifayetsiz kalır.

Ele aldığımız konu her ne olursa olsun, ortaya iyi bir iş çıkarıp Ümmetin istifadesine sunmak için araştırdıkça bunu daha net kavrayabiliyoruz. Bu çerçeveden bakıldığında daha evvel ele aldığımız konuları farklı açılardan ele alarak aktarılan bilginin nasıl zenginleştiğini, İslam şahsiyetinin oluşmasında ve oluşturulmasında nasıl etkili olduğunu görüyoruz.

İmam Buhari’nin eserinin “Sahih” lakabını nasıl aldığını, bunun arkasında ne zahmetlerin ne uzun ve yorucu çalışmaların olduğunu hatırlayalım. İnsan, bu çerçeveden hayata bakmayı öğrendiğinde, yalnız Allah (svt) rızası için coşkuyla, heyecanla, özenle çalışmalar yapabilir. Bu, her yaptığı amelde Allah’ın rızasını gözetmesi, amellerini ruh ile yapması demektir.

Bu durumda bir Müslüman, İslam’ın tek bir ayrıntısını dahi gözünde asla küçümsemeden sahih çalışmaların içinde yer alır.

İslam, hayata müdahil edilmeden bir köşede bekletilecek bir din midir ki hükümleri uygulanmadığında, korunup gözetilmediğinde bir Müslüman bu durumu bertaraf etmek için sahih bir çalışmanın içinde bulunmasın?

İslam’ın ne kadar açık ve seçik bir din olduğu, düşünüp akledildiğinde anlaşılmaz hiçbir yanının bulunmadığı, hükümlerinin hayatta tatbik edilmek için gönderildiğinin onun en önemli nitelikleri arasında olduğu görülür.

Öyleyse yaşadığımız toplumda uygulanan laik nizamın varlığını, bunun üzerimize baskıyla tatbik edilen gayri İslami bir nizam olduğunu görmezden gelebilir miyiz? Veya gözümüzde normalleştirebilir miyiz?

Çok özür dileyerek söylüyorum fakat hangimiz kendini zina eden bir toplumla aynı kefeye koymak ister? Veya hangimiz kendini Allah’a (svt) şirk koşan bir toplumla aynı kefeye koymak ister? Biz zina etmiyoruz, Allah’a şirk koşmuyoruz, alkol almıyoruz mu diyeceğiz? Bizim günahlarımız bu büyük günahların yanında ne ki mi diyeceğiz?

Tüm bunlar ve burada sayamayacağım daha nice üzücü manzara, yaşadığımız toplumda meydana geliyorsa bu toplum gün geçtikçe alçalıyor demektir.

Bu sorunun çözülmesindeki tek metot; Müslümanların, İslam’ın şer’i hükümleri dışında hiçbir hükme başvurmamalarıdır. Hem bu konuda öylesine acele etmelidirler ki, tıpkı evi yanan ve içinde çocukları kalan bir babanın canhıraş bir şekilde koşup yardım etmesi gibi.

Peki bu baba böyle bir durumda yardıma koşmak yerine, yolda gördükleri ile muhabbete dalsa, oyalansa, bu yaptığı akla vicdana sığar mı?

Verdiğim örnek kulağa acımasız gibi gelebilir belki ama öyle değil. Laik toplumdaki halimiz bundan çok daha tehlikeli, unutmayalım… #TehlikeninFarkındamısınız