Bir 29 Ekim Masalı: "Cumhuriyet Fazilettir!"
29 Ekim 2025

Bir 29 Ekim Masalı: "Cumhuriyet Fazilettir!"

“Cumhuriyet” kelimesi, Arapça kökenli “cumhur” (halk, topluluk, kalabalık) sözcüğünden gelir “halkın yönetimi” anlamında kullanılmaktadır. Aynı zamanda bağımsızlığı (!) ifade eder. Yani cumhuriyet, yönetme ve karar verme yetkisinin bir kişiye ya da zümreye değil, millete ait olduğu bir yönetim biçimidir. Bu İslami açıdan batıl bir görüş olmakla birlikte vakıaya da mutabık değildir.

En başta Cumhuriyet ilan edilirken dahi halk, halkın inançları, değerleri, talepleri hiçbir zaman dikkate alınmamıştır. “Efendiler yarın Cumhuriyet ilan ediyoruz” diyerek toplanan mecliste çoğunluk sağlanmadan rejim değişikliğine gidildi. 1923 yılında II. Meclis, 333 vekilden oluşuyordu. 29 Ekim’de ise Mecliste sadece 158 vekil vardı. 175 vekil orada değildi. Daha doğrusu onların Cumhuriyet oylaması için Meclisin toplandığından dahi haberleri yoktu. Zavallı halk kendisini temsil etmesi için vekil tayin etmiş ama onlara danışılmadan, üzerinde konuşma yapılmadan, halkın görüşleri dikkate alınmadan Cumhuriyet ilan edilmişti.

Halkın fikir, görüş, duygu ve değer yargıları dikkate alınmaksızın ilan edilen Cumhuriyet, hiçbir zaman halka dayanmadı. Halkı dikkate almadı. Nitekim bugün dahi durum aynıdır. Güncel vakıaya baktığımızda bunun büyük bir yalandan ibaret olduğunu görmekteyiz. Mesela Müslüman halk tam iki yıl boyunca Gazze’deki zulme karşı somut adımların atılmasını istedi. İncirlik Üssü’nün kapatılmasını ve "İsrail’le" tüm ticari ilişkilerin derhal kesilmesini talep etti. Mehmetçik Gazze’ye sloganları meydanlardan eksik olmadı.

Ancak bu talepler karşılıksız kaldı. Tam tersine ABD’nin çıkarları hangi yönde olduysa, Türkiye’nin politikaları da o yönde şekillendi. Bu durum, “bağımsız bir cumhuriyet” söyleminin ne denli boş bir iddia olduğunu da açıkça göstermektedir.

Böylece “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün de ne kadar büyük bir yalan olduğunu görmüş oluyoruz. Zira ne yurtta gerçek bir huzur var, ne de cihanda barış adına bir adım atılıyor. Gazze’de çocuklar bombalanırken, kadınlar acımasızca öldürülürken sözde “barış” diyenler ticaret anlaşmalarını sürdürmekle meşgul oldu.

Barış, sadece nutuklarda değil, zulme karşı tavır alındığında anlam kazanır. Ama ne yazık ki başımızdakiler, sadece nutuk atmakla yetindiler. Bugün 29 Ekim’de aynı sözleri tekrar edecekler. Yalanlarını sürdürmeye, ihaneti görmezden gelmeye devam edecekler. Gazze’de sözde ateşkes ilan edildiği fakat ateş devam ettiği halde, Amerika’nın sözünden çıkmayan Türkiye, sanki büyük bir iş başarmış gibi bir övünmeye devam edecek.

Okullarda, resmi kurumlarda, sokaklarda 29 Ekim coşkuyla kutlanacak. Sanki Gazze’de masum bebekler hiç öldürülmemiş, evler yıkılmamış, anneler çocuklarını kaybetmemiş gibi hayatlarına kaldıkları yerden devam edecekler. Ve bugün, bu sahipsiz kalışımızın sorumlusu Cumhuriyet değilmiş gibi, Cumhuriyeti övmeye, onunla gurur duymaya, onu fazilet olarak görmeye ve göstermeye ve en acısı onu sahiplenmeye devam edecekler.

Ey Müslümanlar!

Sizleri Halifesiz ve Gazze’yi sahipsiz bırakan bu düzeni sahiplenmeyin! Cumhuriyet bize ait bir yönetim şekli değildir. Bize ait olan yönetimde hükmü Allah koyar, kararları Allah verir. O yönetimin adı da şüphesiz; Raşid-i Hilafettir!

O halde bize ait olmayan düzenlere değil, bizlere hayat verecek, zulmü topyekün kaldıracak olan İslam’ın yönetim sistemine sarılın ve küfür olan Cumhuriyeti derhal terk edin!

Sümeyye AVCI