Kapitalist Düzenin Çürüttüğü Ruhlar
24 Aralık 2025

Kapitalist Düzenin Çürüttüğü Ruhlar

Allah’ın (svt) insana bahşettiği nimetler göz önünde bulundurulduğunda, bugün gençliğin bolluk içinde bir yoksunluk yaşadığı açıkça görülüyor. Çok şeye sahip fakat hiçbir şeye ait değil. Bunun temel sebeplerinden biri, hayatı yalnızca tüketim, haz ve görünürlük üzerinden tanımlayan kapitalist düzenin insanı özünden koparmasıdır.

Kapitalizm, insana her şeyi vaat ediyor gibi görünürken en kıymetli olanı sessizce elinden alıyor. Neyi mi? Ruhunu… Kimliğini…

Ruhunu çürütüp kimliğini tahrip ediyor...

Son dönemlerde özellikle sosyal medyada, namazla alay eden, ibadeti “geri kalmışlık” olarak gören bir dilin giderek normalleştiğine şahit oluyoruz. Bu alaycılık çoğu zaman bir yere ait olma arzusundan besleniyor.

Batılı olmayı ilericilik sanan, Batı’ya benzemeyi özgürlük zanneden bu zihin dünyası, kendi değerlerini küçümsemeyi, gençlerin deyimi ile “cool” olmakla karıştırıyor. Etkileşim artırmak, beğeni toplamak ve görünür olmak uğruna dinî değerlerini aşağılayan bu gençlik, farkında olmadan kapitalizmin tam da istediği şekilde hareket ediyor.

Zira kapitalizm için ideal insan; sorgulamayan ama sürekli tüketen, menfaat ve çıkar söz konusu olduğunda değerlerini kolaylıkla çiğneyebilen, köklerinden kopuk ve yönsüz bir bireydir.

Gençlerde bir kimlik var fakat bu kimlik kendi kökleriyle bağı kopartılmış bir kimliktir. Öyle ki bu kimlik gençleri kendi inancına yabancılaştırıyor. Namaz ile dalga geçerken aslında neyle dalga geçtiğinin dahi şuurunda olmuyor. Bu durumu bir boşluğun, bir çıkmazın, bir arayışın sesi olarak görüyorum.

Batılı olmak adına kılıktan kılığa girmek, dinini, değerlerini ve hassasiyetlerini küçümsemek bir özgüven göstergesi değildir! Tam tersine derin bir kimlik krizinin işaretidir. Kendi olanı değersiz gören bir zihin, başkasına benzemeyi kurtuluş sanır. Ancak bu benzemede hiçbir zaman “asıl” olamaz; yalnızca taklit olarak kalır. Çünkü kimliğini unutan bir nesil, ne kadar modern görünürse görünsün, ruhen sömürülmüş bir nesildir.

Gençlere sormak gerekiyor:

Sana kendi değerlerinden utanmayı, onlarla dalga geçmeyi kim öğretti?

Bu soruya köklerinden kopmuş, onu değersiz gören hatta onunla dalga geçen gençlerin cevap vermesi çok güçtür. Gençlerin bu soruya yanıt verebilmeleri için ruhlarını çürüten düşmanı tanımaları gerekiyor. O da şüphesiz Kapitalizmdir.

O halde gençlere seslenmek istiyorum:

Kendi köklerinize yabancılaşmayı ilerleme sanmayın. Size ait olanı küçümsemenin özgürlük değil, başkalarının dayattığı bir ezber olduğunu fark edin. Değerleriniz yük değil, sizi ayakta tutan, kimliğinizi anlamlı kılan dayanaklardır.

Unutmayın, köklerinden koparılan bir ağaç ne kadar süslense de kurur. Geçmişinizi inkâr etmeyin, onu anlayarak geleceği inşa edin. Kendi hikâyenize sahip çıkın, başkalarının sizin adınıza yazdığı senaryolara razı olmayın!

Sizleri İslam’dan kopartan, kimliğinizi unutturan, size sadece meta olarak bakan Kapitalizme değil, sizi ve değerlerinizi koruyan, size insan nazarıyla bakan İslami düzene sahip çıkın.