Bizler yitiğini (halife) kaybetmiş Müslümanlar olarak bir asırdır üzerimizden izzet elbisesi çıkarılmış zillet elbisesi giydirilmiş, değerleri unutturulmuşuz. Neye sarılırsak kaybettiğimiz izzet elbisesini yeniden giyebiliriz acaba?
İslam’ı hep anlatırız, yaşanan zorlukları, hicreti, İslami devletin kurulmasını... İslam’ın devlet olarak yükselişini Hz. Ömer'in on buçuk yıllık halifeliği gösterir bizlere. Lakin öncesinde iki buçuk yıl halifelik yapan Ebu Bekir(ra) dönemini de unutmamak gerekir.
Allah Rasulü (sav) vefat etmiş, Ridde Olayları vs. felaketler sağanak sağanak Asr-ı Saadetin üzerine yağarken, felaketlerin üzerinden nasıl gelinir sadık dost Ebu Bekir (ra) öğretiyor ahir zamanın insanlarına.
Evet, Ridde Olayları olmuş, sıkıntılar var. Lakin Sevr Mağarasında Rasule (sav) dağ olan Ebu Bekir (ra) şimdi de Ashaba dağ oluyor ve sıkıntıları çözüyor Allah'ın izniyle.
Bitti mi? Hayır. Şimdi başlıyor her şey. İslam’ın mesajı Roma'ya ulaşmalı. Heraklius duymalı İslam’ı. Meclis kurulur... Ashab, Hz. Ebû Bekir'i dinler... Hz.Ebubekir; "Benim görüşüm Roma üzerine bir ordu göndermektir. Yapacağım bu işe ne dersiniz?" der. Ashap (Allah onlardan razı olsun): "Ey Emîru’l-Mü’minîn, Ey Allah'ın Resulünün halifesi! Bize niye soruyorsun? Biz sana biat etmedik mi? Sen ne dersen onu yaparız. Karar senin" der. Hz. Osman (ra) alacak sözü ve öyle güzel şeyler söyleyecek ki arkada duran sahabiler; "Vallahi biz de Hz. Osman'ı destekliyoruz“ diyecekler.
Herkes konuşuyor, görüşünü bildiriyor. Biri var konuşmaları dinlemiş, görüşünü belirtmek için bekliyor. "Ey Allah'ın Rasulünün halifesi, ben de kardeşlerim gibi düşünüyorum ve sana diyorum ki sen Rasulün halifesisin ve mübarek bir iş üzeresin. Bu mübarek işi gerçekleştirmek için adım atarsan göreceksin ki Allah'ın yardımı üzerine öyle bir yağacak ki sen bile inanamayacaksın ve o yardımın altında ezileceksin."
Hz. Ebu Bekir (ra) bu sözleri duyunca ferahlayacak ve “Ey Hasan'ın babası!” diyecek, bizler anlayacağız ki bu sözlerin muhatabı Hz. Ali (ra). “Ey Hasan'ın babası iyi söyledin de bize bir de delil söyle. Allah bize niye yardım edecek?” “Ey Emîru’l-Mü’minîn bir gün Rasul bizlere şöyle demişti: “Kıyamete kadar bu din daim olacak. Bu dinin sonu yok. Müslümanlara endişe, korku yok.””
Şimdi Hz. Ali (ra)’ın nidasıyla sesleniyoruz: Tespih taneleri gibi dağılmış, parçalanmış olsak da, İslâm coğrafyalarında kan, gözyaşı, felaketler olsa da, sömürgeci kâfirler sözde Müslüman yöneticilerle işbirliği yapıp Müslümanlara her türlü zulmü reva görseler korkmayacağız, unutmayacağız bu din kıyamete kadar daim olacak. Din için mücadele edecek adam gibi adamlar her zaman olacak ve Allah da o dini o adam gibi adamların eliyle kıyamete kadar daim kılacaktır, biiznillah. Peygamberin ﷺ ‘ın sözleri ve Hz. Ali (ra) ne güzel hatırlatıyor bizlere unuttuklarımızı... Allah razı olsun Ey Hasan'ın babası. Allah razı olsun Ey toprağın babası. Ebu Bekir (ra), “Yürüyün!” diyecek, ordular Yermük'e girecek ve o savaş Roma'nın kapılarını açacak Müslümanlara. Heraklius yaşlı gözlerle Suriye'ye bakacak "Elveda Suriye... Elveda... Ebediyen elveda!" diyecekti. Allah Rasulünün ﷺ bir sözü Müslümanları canlandıracak, aşka getirecek ve zaferlar kazanılacaktı. Moğol, Tatar, Haçlı seferleri ve Çanakkale... Ümmet bu sözü kendine şiar edinecek ve zaferden zafere koşacaktı... Peki, ya bugün?! Ümmet büyük bir imtihan içerisinde... Suriye, Filistin, Yemen, Doğu Türkistan zulüm altında inliyor. Müslüman Müslümanın kardeşi iken, ırkçılık bizden değil diyen Peygamberin Ümmeti Suriyeli diye Müslüman bir kardeşini öteliyor, öldürüyor. Allah'ın lanet ettiği fuhşiyatlar fasit projelerle enjekte ediliyor Ümmetin evlatlarına. Yıkılan yuvalar, yalnızlaştırılan meta haline gelmiş kadınlar, ötekileştirilmiş erkekler... En kötüsü anam babam sana feda dediğimiz önderimiz, örneğimiz Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e, İslam’a yapılan hakaretler. Değerlerimize sarılırsak bitecek bu sıkıntılar. Unuttuk! Değerlerimizi. Unuttuk! İslam’a olan güvenimizi... Unuttuk! Rasul Sallallahu aleyhi ve Sellem söylemişse, doğrudur demeyi. Olamadık! Ebu Bekir (ra) gibi sadık dost olamadık. ﴿لَّقَدْ كَانَ لَكُمْ فِى رَسُولِ ٱللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُوا۟ ٱللَّهَ وَٱلْيَوْمَ ٱلْءَاخِرَ وَذَكَرَ ٱللَّه﴾َ "Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır." [Ahzap 21] ﴿إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ ٱلْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوٓا۟ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا۟ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۚ وَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ﴾ “Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, Mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” [Nur 51] Haydi, o zaman kıyam edin ey Müslümanlar! Kulak verin Rasulün sözlerine. El verin davasına. Korkmayın! Unutmayın! Bu din kıyamete kadar daim olacak. O zaman vakit çalışma vaktidir. Vakit, İslami Devleti ikame vaktidir. ﴿وَقُلِ ٱعْمَلُوا۟ فَسَيَرَى ٱللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُۥ وَٱلْمُؤْمِنُونَ ۖ وَسَتُرَدُّونَ إِلَىٰ عَٰلِمِ ٱلْغَيْبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ﴾ De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, Mü’minler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.” [Tevbe 105]