Gidiyorsun rüzgârın savurduğu yaprak gibi,
16 Mayıs 2020

Gidiyorsun rüzgârın savurduğu yaprak gibi,

Bitiyorsun heyecanla okuduğumuz kitabın son sayfası gibi, On bir aylık yoldan gelen kutlu misafir, Henüz seninle dertleşmeden, gidiyorsun bizden kaçar gibi...

İftarlarda seni başköşeye oturtup en güzel hurmayı sana ikram edemedik mi? Yoksa seherlerde seninle seccadeleri yeterince ıslatamadık mı? Acep okuduğumuz tilavetleri yüreğimize kadar ulaştıramadık mı? Söyle ey kutlu yolcu; her yeri yamuk olan halimizle nerede kusur ettik de, gidiyorsun kaçar gibi...

Gelişinle zincire vurulurken iblisler, biz dünya zincirine mi prangalandık? Belki de zekât torbalarına riyakârlık kattık! Galiba biz yine varlık içinde yokluğa ağladık... Söyle ey kutlu yolcu onca aydınlık varken biz hangi karanlıkta avunduk?

Seni kapılarda karşılarken ne de havalara girmiştik değil mi? Otuz gün zaman uzun, ha bu gün ha yarın derken, Takıldık yine hem boşluğa hem kendimize vakit erken! On bir aylık mesafeden gelen kutlu yolcu şimdi gidiyorsun bizden kaçar gibi...

Gidiyorsun adımların öylesine hızlı, Biliyoruz ruhlarımıza arsızlık hançeri saplandı, Melekler seninle arşa inerken Yemen’deki akbabalar utanmadı Ve yine sana kavuşmayı beceremeyenlere dönüp bakmadan gidiyorsun kaçar gibi...

Seninle iki kelam edemeyen biz şimdi iki satıra sığdırmaya çalışıyoruz değil mi! Tıkış tıkış dolmuş günahlarımızla kadir gecesini arıyoruz, Yani biz yine aynı biziz Ya Rab, Her zamanki gibi son dakikalarda bir ömrün cürmünü silkelemeye uğraşıyoruz.

Çıkmayan candan ümit kesilmez derler, On bir aylık mesafeden gelen, ey kutlu yolcu, Seninle şahit olsun yazıcı melekler, Sana Ensar olmak isteyen Yıkık dökük bu Ümmet, Seninle arınıp seninle dirilip seninle yükselmek ister...