Yeni bir eğitim-öğretim dönemine daha merhaba dedik. Mutlu olmamız lazım ama değiliz. Aksine bedenimizi saran tek his endişe… Bu endişe geçmişten miras kalmış bir endişe aslında. Cumhuriyetin ilk yılları körpe beyinleri zehirlemekle geçmişti. Kurucu kadro “muasır medeniyetler” seviyesine yükselmek için halkı İslam’dan uzaklaştırmak gerektiğine inanıyordu. Zira “muasır medeniyetler” dini hayattan uzaklaştırarak kalkınma gerçekleştirmişlerdi onlara göre. Bu düşüncenin izlerini her alanda görmek mümkün. Daha da fazlası bu düşünce okul kitaplarına dahi taşınmış vaziyetteydi. Şu satırlara bakar mısınız?
‘‘…Muhammed 40 yaşına geldiği zaman vatandaşlarını kendisinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine davete başladı... Muhammed, Mekkelileri 12 yıl, sürekli bu dine davet etmişse de, bu müddet içinde, ancak 150 kadar adama İslamiyet’i kabul ettirebilmiştir... Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir...’’
Bu ve buna benzer çirkinlikler 1941 yılına kadar liselerde ders olarak öğretildi. Peki kime? Bizim insanlarımıza! Beyni bu sapıklıklarla doldurulan nesiller belki dinden çıkmadı ama dinine de sarılamadı. Nesilden nesle bağ zayıfladı ve geldiğimiz noktada lise öğrencisi gençler Kur’an-ı Kerim’i tekmeliyor. Ateist olduğunu açık bir şekilde söylüyor. Deist olmakla övünüyor. Saygı, sevgi, merhamet gibi duygulardan hiç bahsetmiyorum bile...
Evet endişeliyiz! Evlatlarımızın geleceğinden endişe duyuyoruz! Duymalıyız da! Lakin hem endişe duymak hem de çözüm için herhangi bir adım atmamak, çözüme ortak olmamak ayrı bir samimiyetsizliğe şahitlik etmektir.
Gerçekten çocuklarımızın geleceğinden endişe ediyorsak o zaman çözüm için de gayret göstermemiz gerekir. Sürekli yakınmak, şikayetçi olmak bize bir şey kazandırmaz. Sorunu çözüp, çözüme odaklanmalıyız.
Sorun; tabi ki mevcut eğitim sistemidir. Bu eğitim sistemini var eden laik-kapitalist sistemdir. Öncelikle bu sistemin kaldırılması gerekiyor. Bu sistem değişmeksizin ortaya atılan çözümler başarısızlığa mahkumdur.
Çözüm için sistem değişmesi ve yerine insan fıtratına uygun, insanı kula kulluktan kurtarıp alemlerin Rabbine kulluk etmesini sağlayacak, sadece dünya hayatını değil insanların ahiretini de kurtarması için çalışacak olan İslam’ı kamilen tatbik edecek olan yeni bir sistemin hayat bulması kaçınılmazdır. Endişelerimizi ve huzursuzluğumuzu giderecek olan yegane sistem işte bu sistemdir...