GAZZE'YE ANNE OLMAK!
11 Mayıs 2024

GAZZE'YE ANNE OLMAK!

Bütün dünyanın gözleri önünde Gazze; çocuğuyla, kadınıyla, kundaktaki bebeği ile can veriyor. Ve bizler bu durumu aylardır acı içinde seyrediyoruz. Elimizden duâ etmekten başka hiç birşey gelmiyor. Hemen yanıbaşımızda bu soykırımı, katliamı yaşayan Müslüman kardeşlerimize bir su bile ulaştıramayacak kadar aciz kaldık!

Bir sivil toplum kuruluşu gibi bir araya gelip kınamaktan öteye geçemeyen Müslüman ülkelerin başındaki yöneticilerin birşeyler yapmalarını beklemekten yüreğimiz tükendi. Gecemiz gündüzümüz bir oldu.

Bu zulmü bir film izler gibi izleyen dünya düzenine veyl olsun. Veyl olsun Müslüman ülkelerinin başına musallat olmuş korkaklara. Kahrolsun siyonizm ve onun kuklaları.

Aylardır hatta yıllardır çocukları annesiz, anneleri evlatsız bırakan ve buna göz yuman kapitalist sistem bugünü annelere armağan etmiş!

Günlerdir her yerde bir telaş yaşanıyor. Fakat bir yandan da dünyanın orta yerinde, yanı başımızda Filistin’de, Gazze’de, Refah’ta yaşanan soykırım nedeniyle anne olmak hiç bu kadar zor olmamıştı.

Biz bugün okuldan gelecek çocuklarımızı, Gazzeli anneler ise çocuklarına verecek bir lokma ekmeği bekliyor. Bizler karışmasın diye çocuklarımızın defterlerine, kitaplarına isim yazarken Gazzeli anneler ise cesetleri teşhis edilebilsin diye çocuklarının kollarına isim yazıyor.

Şimdi kapatın gözlerinizi. Ve düşünün Gazze'de anne olduğunuzu. Sabah ezanı okunurken öpe koklaya uykusundan uyandırmaya kıyamayacağınız can pârenizi, dehşet verici o bomba seslerinin altında uyandırdığınızı; belki de o seslerden gece boyunca zaten uyuyamayan evladınızı.

Düşünün; sabah kahvaltılarında çocuğunuzun en sevdiği şeyleri yapmak yerine; sadece açlıktan ölmesin diye kilometrelerce yol yürüdüğünüzü ve yine de birşey bulamayışınızı.

Düşünün; ağlayarak ellerinizi tutan, parka gitmek isteyen çocuğunuzun yerine; sırf yaşasın diye ellerini asla bırakmadan sözde güvenli bölge denilen yerlere hiç durmadan koşturduğunuzu.

Düşünün; öperek yatağına yatırdığınız, üzerini açıp hasta olmasından korktuğunuz, gözünüzden sakındığınız evladınızın yerine; minicik bedeni parçalara ayrılmış, kefenleyip son kez sarıldığınız ve o soğuk toprak altına koyduğunuz binlerce çocuktan birinin annesi olduğunuzu düşünün.

Bunları sadece düşlemek bile anne kalplerimize ne kadar da ağır geldi değil mi?

Ruhunla sarıp sarmaladığın, canından öte, kendi bedeninden bir parça, uğrunda binbir türlü fedakarlığa katlanabilecek kadar hayatının öznesi olan evladının acısı bir anne için başka bir şeyin acısıyla asla kıyaslanamaz, tarif de edilemez.

Gazze’deki anneler bu kadar büyük bir acının üstesinden dahi gelebilecek kadar yüce bir kahramanlık sergiliyorlar imanları gereği.

Bizim izlerken dayanamadığımız acıları onlar yaşıyor, bağrına basıyorlar. Hazırlıklı bir şekilde ölümleri bekliyorlar, ayrılıkları, kederleri, hüzünleri. Mescid-i Aksanın özgürlüğü uğruna.

Onlar Mescid-i Aksa’ya annelik yapacak kadar yüksek bir ruhu benliklerinde taşıyorlar. Ve o ruhu nesilden nesile evlatlarına aktarıyorlar. O anneler sayesinde 75 yıldır zulüm altında inleyen Filistinliler direnmeye devam ediyor.

Şu yeryüzünde Filistinli anneler kadar anneliği en yüce duygularla, en yüce hedeflerle mayalayan, çocuklarını yaşamaya değil, Allah yolunda ölüme adayan ve adanan anneler var mıdır acaba?

Zordur Gazze'de anne olmak, bazen olmayan aşı pay edersin, bazen ise görünmeyen pastayı bölüştürürsün.

Selam olsun o mukaddes topraklarda Mescid-i Aksa’ya annelik yapan annelere!

Rabbim başta Gazze olmak üzere dünya üzerinde zulüm altında yaşam mücadelesi veren annelerin feryatlarını dindirecek, onları gerçek mutluluğa ulaştıracak özlemle beklenen o şanlı devleti, Raşidi Hilafeti tez vakitte ikram eylesin.

İrem DEMİRCİ