Kadem (Kadın ve Demokrasi Derneği) sözüm ona kadınların haklarını savunmak ve şiddetin her türlüsü ile mücadele etmek için Erdoğan’ın kızı ve arkadaşları tarafından kurulmuş bir dernektir. Bu dernek İstanbul Sözleşmesi’ni sonuna kadar savunan, sadece mevcut sistemin çıkarları doğrultusunda çalışan bir dernektir. Web sayfalarında kendilerini şu şekilde tanıtmaktalar;
“KADEM, kurulduğu 8 Mart 2013 tarihinden bu yana kadının onuru ile yaşayabileceği güvenli bir toplum ve adil bir gelecek inşa etmek amacıyla çalışan, “varoluşta eşitlik, sorumlulukta adalet” ilkesini savunan bir sivil toplum kuruluşudur.”
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Çözümü demokraside arayan bir kurum veya dernekten hayır gelmez. Liderlerinin veya altında birçok çalışanının İslam’ın emrettiği başörtüsünü takması bu durumu değiştirmez. Böylesi dernekler İslami görünmeye çalışsalar da sisteme yani demokrasiye hizmet etmekten öteye geçemezler.
KADEM’in çizdiği kadın profili; laik, demokrat, batılı değerlerle ve onların fikirleriyle kuşanmış bir profildir. Bu profildeki bir kadına zulüm, baskı, haksızlık olduğunda hemen açıklama yapıp duruma tepki gösterirler ama söz konusu onların profiline uymayan Müslüman kadınlar olunca görmezden gelirler. Siz kadına pozitif ayrımcılığı çok yanlış anlamışsınız. Onlara söylemek ve sormak istediğim birkaç şey var;
Sizler, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun “Erkek işsizse, eve yeteri kadar para gelmiyorsa bu erkek de hıncını gelir karısından alır.” Sözüne karşılık: “Şiddetin hiçbir gerekçesi olamaz ve hiçbir durum şiddet kullanmaya mazeret olarak gösterilemez…” şeklinde tepki vererek Kılıçdaroğlu’nu özür dilemeye davet etmiştiniz.
Yine sizler, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmasına “İstanbul Sözleşmesi kadına şiddetle mücadele için önemli bir girişimdi. Geldiğimiz noktada zemininden koparılmış ve toplumsal bir gerilim öznesi haline dönüştürülmüş durumda. Verilen fesih kararını da bu gerilimin bir neticesi olarak okuyoruz.” şeklinde tepki verdiniz. Bu ve buna benzer kendi çizdiğiniz kadın profilindeki kadınlar için tepki gösterdiniz.
Şimdi bizlere açıkça söyleyin, siz kime hizmet ediyorsunuz? Kamuoyuna yansıyan bir kadın cinayeti olduğunda sesiniz çıkıyor. İstanbul Sözleşmesi hakkında çok fazla konuşuyorsunuz. Feminist söylemleri dilinizden düşürmüyorsunuz fakat söz konusu Müslüman kadınlara yapılan bir zulüm olduğunda neden bu kadar suskunsunuz? İslam beldelerinde o kadar kadın öldürüldü, işkence gördü, tecavüze uğradı, acımasızca katledildi. Bir gün olsun onlar hakkında tek bir söz söylemediniz. Diyeceksiniz ki, onlar bizim kadınlarımız değil. Bunu kesin söyleyeceksiniz çünkü sizin bakış açınızda ÜMMET fikri yok. Hadi onlar farklı ülkelerde yaşayan kadınlar peki dibinizde, kendi ülkenizde Müslüman kadınlara yapılanlardan neden hiç bahsetmiyorsunuz? En yakın örnek Adana’da daha birkaç gün önce gerçekleşti. Polisler tarafından onlarca Müslüman kadına zulmedildi, coplarla acımasızca, gaddarca dövüldü ve aşağılandılar. Onların çığlıklarını neden duymadınız? O esnada kulaklarınızı mı tıkadınız? Hiçbir sosyal medya mecrasında bu konu hakkında tek kelime yazma cesaretinde bulunmadınız.
Kadınların haklarını savunduğunuzu iddia ediyorsunuz peki, siz hangi kadınların hakkını savunuyorsunuz? Siz ve sizin gibi dernekler iktidar odaklı sivil toplumlardır. Ne zaman konuşacağınıza ne zaman susacağınıza, ne zaman, neye tepki vereceğinize karar vermekten dahi acizsiniz. Siz önce kendi haklarınızı savunun, zira devlete hizmet etmekten kendi değerlerinizi, kendi haklarınızı unutmuş durumdasınız.
Biz Müslüman kadınların siz ve sizler gibi kuruluşlara ihtiyacımız olmadı, olmayacaktır. Allah’ın (svt) izni ile 2. Raşid-i Hilafet Devleti kurulduğunda kadınlar olarak tüm haklarımızı tastamam alacağız. O gün ne bizlere haksızlık yapanlar ne de kadınlar üzerinden prim kazanmaya çalışan kurumlar olacak. Şunu bilin ki, Allah’ın (svt) vadi çok yakındır.
Sümeyye AVCI