Geçtiğimiz Cumartesi Recep Tayyip “Büyük Filistin Mitingi” düzenledi. Mitinge yaklaşık bir buçuk milyon kişinin katıldığı bildirildi. Öncelikle mitinge katılarak Gazze’nin, Kudüs’ün, Filistin’in yanında olduğunu gösteren, kalbi Filistin’li Müslümanlarla atan herkesten Allah razı olsun.

Gelelim mitingdeki konuşmalara; Erdoğan, neden 20 yıldır bu ülkenin başında olduğunu bir kez daha konuşmasıyla cümle aleme gösterdi. Hem söylenmesi gereken her şeyi söyledi hem de hiçbir şey söylemedi. “Bir gece ansızın gelebiliriz” derken Gazze’de kaç kadın, kaç çocuk öldürüldü, kaç çocuk yetim bırakıldı, kaç kişi “Neredesiniz Ey Müslümanlar! Neredesiniz Ey Müslümanların başındaki yöneticiler” diye feryat etti bilmiyoruz.

Bir buçuk milyon kişinin katılımıyla gerçekleşen bu “muhteşem” mitingle ne elde etmiş olduk? Etkili bir hitap, güzel süslü sözler, dua, gözyaşı, alkışlar..

Sonra ne oldu? Gazze kurtuldu mu? Hayır! Hiçbir şey olmamış gibi oradan ayrılan Erdoğan, hemen ardından Ümmeti yıkan, başsız kalkansız bırakan, parçalayan, Gazze’nin bugün bu durumda olmasının en büyük sebebi olan Hilafet’in ilga edilişi ile kurulan Cumhuriyet kutlamalarına başladı. Böylece dağın nasıl fare doğurduğunu bir kez daha izlemiş olduk.

Kuşkusuz bu mitingin öncesinde ve sonrasında en çok sevinenler işgalci Yahudi varlığı “İsrail’in” yöneticileri olmuştur. Onlar dünyanın gözü önünde İslam ümmetine hakaret edercesine katliam gerçekleştirirken Müslümanların başındaki yöneticilerin kendilerine karşı miting düzenlemesi “İsrail” nezdinde her şeyin yolunda olduğunu göstermektedir.

Burada devlet liderinin ve tebasının görevlerini hatırlatmakta fayda var. Allah, insanı yarattıktan sonra başıboş bırakmamış bir düzen indirmiştir. Herkese belirli sorumluklar yüklemiştir. Devletin ayrı, halkın ise ayrı sorumlulukları vardır. Devlet bir saldırı olduğunda, halkın malını, canını, namusunu korumakla sorumlu olan orduyu harekete geçirmekle yükümlüdür. Halk ise bunu yapmayan yöneticiyi muhasebe etmekle yükümlüdür. Devlet halkın görevini yapar, halk devletin görevini yaparsa bugün olduğu gibi hiçbir sorun çözülemez!

İşte tamda bu sebeple biz Köklü Değişim Kadın Kolları olarak 7 Ekimden bu yana meydanlara inip Erdoğan’a görmezden geldiği, umursamadığı sorumluluklarını hatırlattık. Rabbimizin bize emrettiği, yapmamızı istediği görevi yerine getirmeye çalıştık. Fakat ‘Ordular Aksa’ya’ haykırışlarımızı duyan Erdoğan, bir devlet liderine yakışanı yapmak, orduları harekete geçirmek yerine miting düzenleyerek Gazze’yi önemsiyormuş gibi göstermeye çalıştı. Konuşmasında Selahaddin Eyyubi gibi üstün şahsiyetleri örnek alması gerekirken, prim yapmak için batılılara laf atıp kendisini onlarla kıyasladı

Müslüman kadınlar olarak buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyoruz;

“Bir gece ansızın gelebiliriz” cümlenizdeki geceleri sayıyoruz! Tarih sizi “Gazze’nin ölüşünü seyreden lider” olarak yazmasın! Gazze’deki Müslümanların sizin etkili hitabetinize, vaatlerinize ihtiyacı yok! Miting alanında halkınızın size “Mehmetçik Gazze’ye” diyerek seslendiği gibi Mehmetçiğe ihtiyacı var!

“Bir gece ansızın gelebiliriz” demenizin üzerinden iki gece geçti…

Daha kaç gece geçecek!?