Hizb-ut Tahrir Sudan Sözcüsü Osman Ebu Halil’den ülkedeki çatışmalara dair önemli açıklamalar

Köklü-Değişim,-Sudan'da-Savaşan-Tarafalar-.jpg

Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti Sözcüsü Osman Ebu Halil, El Radar News’e ülkede uzun yıllardır süren ve son zamanlarda sivillere yönelik vahşi katliamlara varan iç çatışmaya yönelik önemli açıklamalarda bulundu. 

Dünya çapındaki siyasi gelişmelere yönelik isabetli siyasi analizleri ile dikkat çeken, siyasi ve fikri çalışmalar yürüten Hizb-ut Tahrir, Sudan’daki gelişmelere dair birçok analiz yayımlamıştı. Buna paralel olarak **Hizb-ut Tahrir Sudan Sözcüsü İbrahim Osman Ebu Halil,** yaptığı açıklamada, ABD’nin nüfuzunu korumak ve yönetimin İngiltere siyasi eksenli sivil partilere geçmemesi için Sudan’da 2023 Nisan ayında başlatılan iç savaşın Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK/RSF) Komutanı Muhammed Hamdan Daglu (Hamideti) arasında bölünmeye doğru gittiğini ifade etti. 

![Köklü Değişim, Hizb-ut Tahrir Sudan Osman Ebu Halil.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Hizb_ut_Tahrir_Sudan_Osman_Ebu_Halil_0c91fe6e76.jpg)

Bu iki silahlı kuvvetin bizzat Washington’ın emri altında olduğunu ve ABD’nin hedefleri gerçekleşmedikçe katliamların sona ermeyeceğinin altını çizen Ebu Halil’in medyaya verdiği röportaj şöyle: 

**SORU 1:** 

**Sayın Ebu Halil, süregelen bu savaş ortamında Sudan’daki siyasi tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?**

**Cevap:**

Bilindiği üzere, savaş öncesinde Sudan’daki siyasi çekişme, **sivil kanatta özellikle İngiltere’nin etkisindeki Avrupalılar ile askeri kanatta Amerika yanlısı subaylar arasında yaşanıyordu.** Esasen bu, sömürgeci devletlerin Sudan üzerindeki nüfuz mücadelesidir. Amerika, askeri kadrolar aracılığıyla Sudan üzerindeki kontrolünü sürdürüyordu. Ancak devrimci hareketlerin yükselmesiyle Avrupalılar, siviller üzerinden bu süreci fırsata çevirerek iktidarı tamamen askerlerden almak istediler.

Bu çekişme, iki taraf arasında gidip geldi ve **“Çerçeve Anlaşması”** adı verilen süreç gündeme geldi. Bu anlaşma uygulanabilseydi, **Amerika’nın Sudan üzerindeki etkisi azalacak, dolayısıyla askerler de iktidardan çekilecekti. İşte tam bu noktada Amerika, kendi müttefiklerine savaş çıkarmaları yönünde talimat verdi. Böylece karşı tarafı siyasi sahneden uzaklaştırdı.**

**Bugün bu savaşı yöneten de Amerika’dır;** savaşın ne zaman başlayacağına, ne zaman duracağına o karar verir. Şu anda da bu savaşı uzatıyor, çünkü henüz **“pişmemiş olan yemeğini”** tamamlamak istiyor. Amerikan yetkililerinin savaşın başından beri tekrarladığı “hiçbir taraf askeri zafer elde edemeyecek” söylemi de bu planın parçasıdır. Son olarak Trump’ın Afrika ve Sudan özel elçisi Messaad Paulus da aynı ifadeyi yinelemiştir.

**Amerika’nın en tehlikeli adımı ise, Hızlı Destek Kuvvetleri’ni (HDK/RSF) orduyla eşitleme çabasıdır.** HDK’nın sivil halka karşı işlediği korkunç suçlara rağmen, Washington hiçbir zaman açıkça bu örgütü kınamamıştır.

**SORU 2:**

**Bazı çevreler sizi “sürekli komplo teorisi” üretmekle, her şeyi Amerika’ya ya da Avrupa’ya bağlamakla suçluyor. Buna cevabınız nedir?**

**CEVAP:**

Bu bir “teori” değil, gerçekte süregelen bir sömürge komplosudur. Bu durum, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) nübüvvetiyle başlamış ve bugün de devam etmektedir. Kâfirlerin İslam’a düşmanlık etmesi doğaldır. **“Komplo yoktur” diyenler ise, farkında olsalar da olmasalar da bu komplonun bir parçasıdır.**

Somut duruma baktığımızda, savaşın başlangıcından bu yana sahnenin merkezinde Amerika vardır. Dosyayı elinde tutmuş, başka hiçbir gücün doğrudan müdahalesine izin vermemiştir. Sadece kendi bölgesel müttefiklerine — **Mısır, Suudi Arabistan gibi** — veya kendine bağlı kurumlara — **Afrika Birliği, Arap Birliği gibi** — sınırlı roller tanımıştır.

Savaşın ilk aylarından itibaren çözüm platformunu Cidde görüşmeleri üzerinden yürütmüştür. Mısır’a ise zaman zaman toplantılar düzenleme yetkisi vermiştir. Bugün, savaşın iki buçuk yılı aşkın süredir sürmesine rağmen, dosya hâlâ Amerika’nın elindedir. Bu, sözde **“Dörtlü Grup” (ABD, Suudi Arabistan, Mısır, BAE) aracılığıyla yürütülmektedir.**

**SORU 3:**

**Ancak hükümet, 30 Eylül’de yayımladığı dışişleri bildirisiyle Dörtlü Grup’un açıklamasını reddetti. Hatta Egemenlik Konseyi Başkanı el-Burhan son konuşmalarında Dörtlü’nün Sudan işine karışmasını şartlara bağladı. Buna ne diyorsunuz?**

**CEVAP:**

Bu reddediş, gerçek bir reddiye değildir. Amerika zaten savaşı bitirmekte samimi değildir; “yemeği pişene kadar” süreci uzatmaktadır. Bu nedenle **hükümete bu tür “siyasi manevralara” izin veriyor ki, halk hükümetin gerçekten bağımsız kararlar aldığını sansın.** Oysa savaşın ve barışın kaderi onların elinde değildir.


**SORU 4:**

**Sözlerinizde sıkça “Amerika’nın pişirmekte olduğu yemek” ifadesini kullandınız. Bu “yemek” nedir?**

**CEVAP:**

Bu planın iki boyutu var:

**1-** **İngiltere yanlısı sivillerin tamamen devre dışı bırakılması.** Bu, henüz tam olarak başarıya ulaşmadı. Sivillerin “şeytanlaştırılması” ve HDK ile ilişkilendirilmesi süreci yürütülüyor. Bazı siviller Hamideti ile görüşerek kendi itibarlarını zedelediler, dolayısıyla halk nezdinde “HDK’yı destekleyen” konumuna düştüler.

**2.** **Darfur’un ayrılması projesi.** Amerika, HDK aracılığıyla Darfur’u Sudan’dan koparmak istiyor. Bu konuda önemli bir yol katetti. HDK, neredeyse tüm Darfur’u ele geçirdi ve orada paralel bir hükümet kurmasına izin verildi. Sadece el-Faşir şehri hâlâ ordunun elinde. HDK, defalarca (hatta yüzlerce kez) Faşir’i ele geçirmek için saldırdı; sivillere karşı büyük vahşetler işledi. Ancak Amerika tüm bunlara göz yumdu.

**Amerika ve bölgedeki müttefikleri, HDK’nın işlediği bu insanlık dışı suçları açıkça kınamıyor. Eğer bu suçları Amerika’ya bağlı olmayan bir grup işleseydi, Washington dünyayı ayağa kaldırırdı.** Buna karşın Avrupa, özellikle İngiltere, HDK’nın eylemlerini “savaş suçu” olarak tanımlamaya çalışıyor, ama aynı zamanda orduyu da suçluyor. Çünkü hem HDK hem de Ordu’nun Amerika’ya hizmet ettiğini biliyor.

**SORU 5:**

**O halde sizin çözüm vizyonunuz nedir?**

**CEVAP:**

Her şeyden önce, bu savaşın Amerikan projesi olduğunun bilincine varmak gerekir. “Barış” söylemleri aldatmacadır. **Amerika’nın ve Batı’nın güdümündeki “barış süreçleri” daha önce Güney Sudan’ın ayrılığıyla sonuçlanmıştı.** Bugün de aynı senaryo Darfur için sahneleniyor. **Nihai hedef, Sudan’ı beş küçük devlete bölmektir; bu, bazı Batılı raporlarda da belirtilmiş, hatta devrik Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir de bir konuşmasında bu planı doğrulamıştı.**

Biz Müslümanız; Allah’ın şu emrine uymak zorundayız:

**“Bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah’a ve Resulüne götürün.” (Nisâ Suresi, 59)**

İslam’a göre bir ülkede birden fazla ordu, milis veya silahlı hareket olamaz. Devletin tek ordusu olur; görevi sınırları korumak ve Allah yolunda cihad etmektir.

Yönetim ise ümmetindir; halk, hilafet şartlarını taşıyan bir kişiyi seçer ve ona meşru biat verir. Bu yönetim, Kur’an ve Sünnet ile hükmeder. Ayrıca Allah’ın “Allah, kâfirlere müminler üzerinde bir yol vermeyecektir” (Nisâ 141) emrine uyarak, kâfirlerin ülke işlerine müdahalesine izin vermez.

Bu durumlar, mevcut sömürgeci düzenlerde asla gerçekleşemez. Bu sistemler, sömürgecilerin çıkarlarına hizmet etmek üzere kurulmuş **“işlevsel rejimlerdir.”** Dolayısıyla kurtuluş, Nübüvvet metodu üzere Raşidî Hilafeti kurmaktan geçmektedir. İşte bu devlet, ümmete izzetli bir hayat ve Allah’a itaat içinde bir düzen sağlayacaktır.

**Teşekkür:**

**Ebu Halil:** Size bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Allah’tan niyazım, kaleminizin hakikatin sesi olması, batılı susturması ve hepimizin ihlâsla Müslümanlara hizmet etmesidir. Allah’ın selamı üzerinize olsun.


Hizb-ut Tahrir Sudan: “Çatışmalar Sömürgecilerin Nüfuz Mücadelesidir”

Köklü Değişim, Gazze’deki ateşkes tartışmalarının gölgesinde, dikkat çekici bir konferansa imza atıyor. Konferans, 9 Kasım Pazar günü Bursa’da gerçekleştirilecek.

bursa konferans manşet[1].jpg

**Köklü Değişim**, Gazze’deki ateşkes tartışmalarının gölgesinde düzenlenen dikkat çekici bir konferansa daha imza atıyor. “**Ateşkesin Gölgesinde İşgali Meşrulaştırmak**” başlıklı program, 9 Kasım Pazar günü **Bursa’da** gerçekleştirilecek.

### Konferansın Konusu
Konferansta, sözde ateşkes girişimlerinin arkasına sığınarak işgali meşrulaştırma çabaları, bölgesel politik dengeler ve ümmetin bu süreçteki sorumluluğu ele alınacak. Konuşmacılar, ateşkes kavramının nasıl bir tuzak haline getirildiğini, “barış” söylemlerinin nasıl işgalin devamına zemin oluşturduğunu İslâmî ve siyasi perspektiften değerlendirecekler.

### Konuşmacılar
- **Naim Eyyubi**  
- **Abdullah İmamoğlu**  
- **Muharrem Güneş**  
konuşmacı olarak yer alacak.

### Program Bilgileri
📅 **Tarih:** 9 Kasım Pazar  
🕓 **Saat:** 14.00  
📍 **Yer:** Salon 16 – Bağlarbaşı Mah. 1. Hürriyet Cd. No:305 Osmangazi / **Bursa**

Bu önemli buluşmada, Gazze meselesi ve işgal gerçeği, ümmetin birliği ve Hilâfet perspektifiyle yeniden gündeme taşınacak.

Bursa'da "Ateşkesin Gölgesinde İşgali Meşrulaştırmak" Konferansı

Rusya, Kırımlı Müslümanlara yönelik hukuksuz uygulamalarını sürdürüyor

Köklü-Değişim,Rusya,-Kırımlı-Müslümanlara-Yönelik-Zulümlerini-Sürdürüyor.jpg

Hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunan dört Kırımlı kadının aileleri, Rusya İnsan Hakları Yetkilisi (ombudsmanı) ile Moskova’da yapılacak görüşmeye giderken iki kez gözaltına alındı.

Avukat Emil Kurbedinov bildirdiğine göre, tutuklu Esma Nimetullayeva, Elviza Aliyeva, Nasiba Saidova ve Fevziye Osmanova’nın ebeveynleri, Rusya İnsan Hakları Yetkilisi (ombudsmanı) ile Moskova’da yapılacak görüşmeye giderken gece saatlerinde iki kez gözaltına alındı. 

Kırım’dan yola çıkan heyette 16 kişi bulunuyordu. Tutuklu kadınların ebeveynleri, avukat Nazim Şeyhmambetov ve Kırım Tatar halkının yaşlı temsilcileri de bu heyetin içindeydi.

Rusya, Kırım’ı işgal ettiğinde bu yana Müslüman Tatarlara yönelik hukuksuz uygulamalarını sürdürüyor. 

İlk olarak, heyetin bir kısmı Voronej bölgesindeki Boguchar ilçesi İçişleri Bakanlığı (MVD) karakoluna, diğer kısmı ise başka bir polis merkezine götürüldü.  Saat 04.00 civarında, pasaport kontrollerinden sonra herkes serbest bırakıldı.

Sabah saatlerinde ise minibüsler yeniden trafik polisi tarafından durduruldu. Heyet üyelerinden birinin aktardığına göre, güvenlik güçleri “özel kuvvet çağırıp herkesi yere yatırmakla” tehdit etti. Onlardan, Lipetsk bölgesine bağlı (Voronej bölgesine komşu) Khlevnoye ilçesi İçişleri Bakanlığı karakoluna gitmeleri istendi.

Üç kişi güvenlik güçleri tarafından sorguya alınırken, tutuklu kadınların ailelerine, yaşlı temsilcilere ve avukat Şeyhmambetov’a ne suçlama yöneltildiği henüz bilinmiyor. Ancak heyet üyelerinden birinin aktardığına göre, hepsine “aşırılık kontrolü yapılması gerektiği” söylendi.

Heyetin ilk kısmı karakolda sabaha karşı saat 2’ye kadar, ikinci kısmı ise saat 4’e kadar tutuldu. Daha sonra polis önce bir minibüsü serbest bıraktı, diğer minibüs de bir süre sonra yola çıktı.

Fakat araçlar yeniden yola çıkar çıkmaz, Moskova saatiyle sabah saat dokuzda, heyet yine trafik polisi tarafından durduruldu. Bu kez onları Lipetsk bölgesine bağlı Khlevnoye ilçesi İçişleri Bakanlığı karakoluna kadar “eşlik ederek” götürüldüler.

Daha önce tutuklu Nasiba Saidova’nın ebeveynleri, Kırım’daki Kamu İzleme Komisyonu’na ve İnsan Hakları Yetkilisine başvurarak kızlarının neden ceza davasına maruz kaldığını ve neden Simferopol’daki SİZO-1’de (tutukevi) kötü koşullarda tutulduğunu araştırmalarını istemişti.

İnsanlık dışı ortama sahip hücrelerde esir tutulan Kırım Tatar kadınlar da aynı koşullarda kalıyor. Hücrelerin rutubetli, ısıtması ve sıcak suyun olmadığı esirlerin yakınları tarafından dile getiriliyor. Ayrıca denetimler sırasında kadınların başörtüleri zorla çıkarılıyor. 

Dava avukatı, ileri sürülen iddialara yönelik somut bir kanıt bulunmamasına rağmen 15 Ekim’de, Rusya’nın, Kırım’ın Sivastopol ve Bahçesaray bölgelerine yaptığı baskınlarda gözaltına aldığı kadınları hala esir tuttuğunu ifade ederek hukuksuzluğa dikkat çekti. 

Rusya “aşırıcılıkla mücadele” bahanesiyle Müslüman Kırım halkını komünist Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da uyguladığı zulümlere benzer şekilde baskı altında tutmaya devam ediyor.  


Rusya, Kırımlı Müslümanlara Yönelik Zulümlerini Sürdürüyor

Putin’in istekleri Budapeşte zirvesinin iptaline neden oldu 

Köklü-Değişim,Trump-Putin-Budapeşte-Zirvesi-Neden-İptal-Edildi-.jpg

ABD, Rusya’nın Ukrayna konusundaki bir dizi talebin yer aldığı nota üzerine Budapeşte'de yapılması planlanan Trump-Putin zirvesini iptal etti. 

Konuya yakın kaynaklar, iptalin iki ülkenin dışişleri bakanları arasındaki gergin telefon görüşmesinin ardından geldiğini ifade ediyor.

Ay başında, Trump ve Putin’in gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek amacıyla Macaristan’ın başkentinde bir araya gelme konusunda mutabık kalınmıştı. 

Financial Times'ın aktardığında göre birkaç gün sonra Moskova, **“savaşın kökenindeki sorunların çözümü”** için aynı sert talepleri içeren bir notayı Washington’a iletti.

**Bu talepler arasında Ukrayna’nın toprak tavizleri vermesi, ordusunun büyük ölçüde küçülmesi ve NATO’ya asla katılmama garantisi bulunuyor.**

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile yaptığı görüşme sonrası Trump’a, Moskova’nın müzakere niyeti göstermediği yönünde bilgi verdiği aktarıldı. 

Son günlerde Rus güçleri Kupyansk’a ilerlerken, Zelenski kentin “zor durumda olduğunu” ancak Ukrayna ordusunun “daha fazla kontrol sağladığını” ileri sürüyor.

Rusya’nın Oskil Nehri’nin batı yakasında elde ettiği mevzi, Donbas bölgesine yönelik yeni saldırılar için stratejik bir sıçrama noktası olarak görülüyor.

Putin, hem Ağustos’taki Alaska zirvesinde hem de son telefon görüşmesinde bu toprakların verilmesini barış görüşmelerinin ön koşulu olarak masaya koymuştu. 

Ancak Zelenski, bu koşulları “kesinlikle kabul edilemez” olarak niteliyor. 


Trump-Putin Zirvesi Neden İptal Edildi?

MSB, gündeme dair açıklamalarda bulundu

Köklü-Değişim,MSB,-Eurofighter-Tedarik-Bedelini-Açıkladı.jpg

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, gündeme ilişkin konularla alakalı açıklamalarda bulundu.

Gündemin ilk sırasında yer alan Eurofighter alımı ile ilgili bilgilendirmede, “Tedarik içeriğinde yer alan 20 adet yeni üretim Eurofighter Typhoon uçağı, uçaklara ait görev ekipmanları ve muhtelif çeşit ve miktarda mühimmatlar için proje bedeli yaklaşık 5.4 milyar İngiliz Sterlini” (Bugünkü kurla yaklaşık 300 milyar TL) detayları paylaşıldı.

Gündeme dair diğer açıklamalar şöyle: 

**Gazze Görev Gücü**

Gazze’de bir görev gücünün teşkiline yönelik, muhataplarımız ile yürütülen temaslar devam etmektedir. TSK olarak devletimizin ilgili kurumları ile koordineli şekilde hazırlıklara devam edilmekte, ateşkes anlaşmasının mimarlarından biri olarak diğer ülkeler ile diplomatik ve askerî istişareler sürdürülmektedir.

**Suriye’de Son Durum**

Suriye Hükümeti tüm kurum ve birimleri ile yeniden yapılanmaya, ülkede istikrar ve güvenliğin tesisine yönelik gayretli çalışmalarına devam etmektedir.

13 Ağustos 2025 tarihinde **“Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası”** imzalanması sonrası Suriye hükümetinin talepleri doğrultusunda, savunma ve güvenlik kapasitesini artırmaya yönelik eğitim, ziyaret, danışmanlık ve teknik destek faaliyetleri sürdürülmektedir.

Bu kapsamda, Suriye Ordusunun kapasite geliştirme ihtiyacını karşılamak amacıyla, Suriye Ordusunun bir kısım birlikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine ait kışla ve eğitim alanlarından faydalanarak ülkemizde askerî eğitimler icra etmeye başlamıştır.

Bununla birlikte, terör örgütü SDG’nin Suriye Geçici Hükümetine entegrasyonu ile ilgili hususlar Bakanlığımız tarafından dikkatle ve hassasiyetle takip edilmektedir.

**İşgalci ‘İsrail’in Saldırıları** 

‘İsrail’in, Gazze Şeridi’ne yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, ateşkesi açık biçimde ihlal etmektedir. Gazze’de barışın tesisine yönelik sağlanan ateşkes anlaşmasının tam olarak uygulanması, ‘İsrail’in anlaşmaya tümüyle uyması, bölgemizde huzur ve güvenliğin en kısa zamanda yeniden sağlanması için elzemdir.

Ateşkes anlaşmasının mimarlarından biri olan ülkemiz bölgede adil, kalıcı, kapsamlı bir barışın sağlanmasına ve Gazze’de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da barışın tesisine katkıda bulunmaya hazırdır.




MSB, Eurofighter Tedarik Bedelini Açıkladı: 5.4 Milyar Sterlin

“İsrail” Başbakanı Netanyahu’nun Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmede, Suriye ile ilgili üç güvence aldığı iddia edildi.

1551774659.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

“İsrail” Başbakanı Netanyahu’nun Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmede, Suriye ile ilgili üç güvence aldığı iddia edildi.

Siyasi kaynaklar, “İsrail” Başbakanı Netanyahu’nun Moskova'da Putin ile yaptığı görüşmede, Suriye ile ilgili üç güvence aldığını açıkladı.

Bu güvenceler; Rusya’nın S-300 füze sistemini Suriye ordusuna devretmemesi, İsrail’in Suriye’de çalışma özgürlüğü sağlanması ve savaştan önce Suriye’ye giren dış güçlerin Rus- “İsrail” işbirliği ile bölgeden çekilmesi.

“İsrail” Marib gazetesi, yapılan anlaşmaya göre Suriye’nin kuzeyinde bulunan S-300’lerin Suriye tarafından tek başına “İsrail”e karşı kullanılmasına izin verilmeyeceğini aktardı.

Gazetenin askeri analisti Tal Lew Ram’a göre, “İsrail”in İran güçlerinin Suriye’den çekilmesiyle ilgili madde ise Rusya açısından belirsiz.

Rusya’dan ’İsrail’e Suriye’de 3 Güvence

LGBT yönetmeliğini kabul eden Eyyubiye belediyesi, kararından vazgeçti

1582712018.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Urfa'nın **Eyyübiye Belediyesi,** eşcinsel sapkınlığın önünü açan **LGBTİ** yönetmeliğini önce kabul edip, daha sonra iptal etti. Eşcinsel sapkınlığın önünü açan ve bu çirkinliğin görünür olmasını, kamuda ve özel sektörde istihdam önceliği verilmesini hedefleyen yönetmelik bazı belediyeler tarafından kabul edilip uygulanmaya başlandı. Daha önce Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda bu sapkınlığın topluma kabul ettirilmesi için **İstanbul Sözleşmesi** kapsamında başlattığı **ETCEP’i** (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi) devreye sokmuş, gelen yoğun eleştiriler üzerine projeyi askıya almıştı.

Belediye Meclisi'ne sunulmak üzere Eyyubiye Belediyesi’nin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan tarafından hazırlanan yönetmelik, önce Yazı İşleri Müdürü İsmail Kaya'ya ardından da Başkan Mehmet Kuş'un onayıyla meclise sunuldu.

Meclise gönderilen çirkin yönetmelik oylamaya sunuldu ve kabul edildi.

Ancak Meclis'te oylamaya sunulan yönetmelikte, "***Toplumda dezavantajlı konumda bulunan LGBTİ (lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks bireyler), etnik ve dini azınlıklar, sığınmacı ve mülteciler gibi çeşitli sosyal gruplara yönelik veri toplama, hizmet üretme ve belediye politikalarını yurtdışı ve yurtiçindeki STK'larla işbirliği içinde hazırlamak***" ifadelerinin yer aldığı görüldü.

Ajans Urfa'da yer alan habere göre kabul edilen yönetmelik yürürlüğe girerken, Eyyübiye Belediyesi yetkilileri durumu bir gün sonra fark edip, değişikliğe gidildi ve iptal edildi.

Haberde, çirkin yönetmeliği Belediyenin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan'ın internet üzerinden indirdiği ve CHP'li ya da HDP'li bir belediyeden "kopyala-yapıştır" usulüyle aldığı ifade edildi.

**İmza Kampanyası**

Batı aşığı ve oradan gelen her kanuna ve sözleşmeye sahip çıkan iktidar ve muhalefet partileri “İstanbul Sözleşmesi”ne sımsıkı bağlı. Eşcinselliği yaygınlaştırmak, namus mefhumunu ortadan kaldırmak, aileyi yok edip, gençliği ifsat etmek için planlanarak yürürlüğe koyulan İstanbul Sözleşmesi, kamuoyundan tepki almaya devam ediyor.

Bu kapsamda başlattığımız imza kampanyasına siz kıymetli okuyucularımızdan da destek bekliyoruz.

**İmza linki aşağıdadır**

[https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&amp;utm\_source=share\_petition&amp;utm\_medium=facebook&amp;utm\_campaign=share\_petition&amp;utm\_term=psf\_combo\_share\_initial&amp;recruited\_by\_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&amp;utm\_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2](https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&utm_source=share_petition&utm_medium=facebook&utm_campaign=share_petition&utm_term=psf_combo_share_initial&recruited_by_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&utm_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2)

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Suriye’de donan bebeğin görünütüsü vicdanları sızlattı

1578733886.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Suriye’den gelen son görüntü insanlık defterine utanç olarak yazıldı. Katillerle el sıkışan taş kalpli yöneticilerin hanesi bu cürümlere sessiz desteklerle doldu. Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları arşa ulaşırken, bu canilerle el sıkışanlar, donarak can veren körpe bedenlerin katili Esed’i yeniden meşru yönetici olarak tanımak için birbiriyle yarışıyor.

**Suriye’de Bir Körpe Donarak Can Verdi**

Acı olay Hama’nın kuzeyinde meydana geldi. Aktivistlerin ulaştırdığı bilgiye göre Rus ve rejimin hava saldırılarında anne babasını kaybeden ve kendisinden haber alınamayan küçük Erva Afrin-Mabatlı'nın cansız bedeni, 25 gün sonra bir zeytin ağacının altında donmuş halde bulundu.

Aylan bebeğin Akdeniz’de boğularak can vermesinden sonra çekilen görüntüleri gibi Erva bebeğin görüntüleri de sosyal medyada kısa sürede yayıldı.

![](https://resmim.net/f/N6Swv8.jpg)

İran’ın yanlışlıkla vurduğu Ukrayna uçağı gündemin zirvesinde yer alırken, 9 yıldır masum Müslümanları bilerek ve isteyerek katleden Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları görmezden geliniyor. Astana ve Cenevre masalarında katil rejim ile oturulup müzakere ediliyor.

Kardeşleri can verirken Suriye muhalefeti kuzeye çekilmiş ya katliamları izliyor ya icad edilen operasyonlarda vakit geçiriyor ya da daha fazla maaş için Libya’nın yolunu tutuyor.

Astana Üçlüsü Rusya, Türkiye ve İran masada aldıkları kararlar ve sahadaki operasyonlarla kendi halkını katleden cani Esed’in saltanatını korumaya devam ediyor. Körpeler donarken, taş kalpler de üşümüyor.

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

1546098328.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

Son günlerde sosyal medya gündeminde, nehirde düşerek donarak ölen Doğu Türkistanlı bir çocuğun buz kesmiş kahredici fotoğrafı var.

Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre; donarak ölen bu çocuğun anne-babası Çin Toplama Kamplarında tutuluyor ve kendisi de 78 yaşındaki yalnız yaşayan dedesi ile kalıyordu.

**Çin zulmü altında yaşayan Müslümanların yaşadıkları trajediye her gün bir yenisi ekleniyor**

Nehirde donarak ölen bu fotoğraf, özelde Müslümanlara genelde ise tüm insanlığa kahredici Komünist Çin zulmünün geldiği noktayı; Doğu Türkistanlı Müslümanların çaresizliklerini ve terkedilmişliklerini adeta haykırıyor!

![](https://www.google.com/url?sa=i&source=images&cd=&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwi00PunrcXfAhVMTBoKHT_FCZ0QjRx6BAgBEAU&url=https%3A%2F%2Fforum.donanimhaber.com%2Fdonarak-olen-uygur-turk-cocugu--136473606&psig=AOvVaw3Qnmgr3bnWHnpiMcBHHy0g&ust=1546183679301957)![](https://img.donanimhaber.com/upfiles/2600066/25912903-9092-48a4-8313-ba00b0a14c02.png)

**Çin toplama kamplarına aldığı Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere yerleştiriyor**

Yine geçtiğimiz aylarda da ajanslara yansıyan haberlerde, sistematik insan hakları ihlalleriyle gündeme gelen Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Müslüman Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere gönderdiği de ifade edilmişti.

Haberlerde; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yayımladığı son rapora göre, Çin’de 1 milyondan fazla Uygur Türkü ve diğer Müslüman azınlık toplama kamplarında tutuluyor.

Hükümetin, kamplarda tutulanların çocuklarını evlerinden alarak ülke genelinde çok sayıdaki yetimhaneye gönderdiği bildiriliyor.

Rusya’dan ’İsrail’e Suriye’de 3 Güvence

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

Hizb-ut Tahrir Sudan: “Çatışmalar Sömürgecilerin Nüfuz Mücadelesidir”

Bursa'da "Ateşkesin Gölgesinde İşgali Meşrulaştırmak" Konferansı

Rusya, Kırımlı Müslümanlara Yönelik Zulümlerini Sürdürüyor

Hakkımızda

Linkler

İletişim Bilgilerimiz

Rusya’dan ’İsrail’e Suriye’de 3 Güvence

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

Hizb-ut Tahrir Sudan: “Çatışmalar Sömürgecilerin Nüfuz Mücadelesidir”

Bursa'da "Ateşkesin Gölgesinde İşgali Meşrulaştırmak" Konferansı

Rusya, Kırımlı Müslümanlara Yönelik Zulümlerini Sürdürüyor

Sosyal Medya