Putin, Erdoğan ve Ruhani'den Soçi Ortak “İhanet” Bildirisi
23 Kasım 2017

Putin, Erdoğan ve Ruhani'den Soçi Ortak “İhanet” Bildirisi

Ajanslar - Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Soçi'deki görüşmenin sonucunda bir ortak bildiri kabul etti.

Bildiride, Suriye'deki gerilimi azaltma bölgelerinin ülkenin egemenliğini, birliğini ve bütünlüğünü bozmaması gerektiğini belirtildi.

Suriye'nin egemenliğine, birliğine ve bütünlüğüne bağlılıklarını teyit eden liderler*, "Gerilimi azaltma bölgeleri ve Suriye krizinin çözümüne yönelik hiçbir siyasi inisiyatif, ülkenin egemenliğini, birliğini ve bütünlüğünü hiçbir halükarda bozmamalı"* ifadelerini kullandı.

'Işid'in Yok Edilmesi İçin İşbirliği Sürecek'

Suriye'deki IŞİD varlığının sona erdirilmesi için işbirliğini sürdürme kararı alan liderler, şu ifadeleri kullandı: "BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye'deki terör örgütleri listesinde yer alan örgütlerin yok edilmesine yönelik birkaç yıl süren uluslararası çabaların ardından 29 Aralık 2016'da ateşkes sağlanmasını izleyen 11 aylık süreçte IŞİD ve diğer terör örgütlerinin varlığını sonlandırmaya kararlı bir şekilde yaklaşmayı başardık. Bu çerçevede Rusya, Türkiye ve İran'ın terör örgütlerinin nihai olarak yok edilmesi için işbirliği yapması konusunda mutabakat sağladık."

Rusya ve ABD’nin Suriye-Irak hattında sözde IŞİD’le mücadele adı altında PKK/PYD gibi terör örgütlerine yönelik açık destek ve işbirlikleri devam ederken alınan bu kararların İslâmi kimlik ve talepleriyle öne çıkan örgütlere yönelik olduğu açığa çıkmaktadır.

'Putin, Erdoğan ve Ruhani Yeniden Görüşmeye Hazır'

Bildiride üç ülkenin liderlerinin gerekli görülmesi halinde Suriye'de çözüme ilişkin yeni bir görüşme yapma konusunda mutabakat sağladığı ifade edildi.

'Hükümet ve Muhalefet Ulusal Diyalog Kongresine Katılmalı'

Bildiriye göre Putin, Erdoğan ve Ruhani, Suriyeli hükümet ve muhalefet temsilcilerini kısa süre içinde Soçi'de yapılacak Ulusal Diyalog Kongresi'ne yapıcı katılım sağlama çağrısı yaptı.

Belgede üç liderin kongrenin başarılı olmasını istediği ve bu amaç doğrultusunda görüşmeler yaparak kongrenin katılımcılarını belirleyeceği kaydedildi.

Türkiye, Amerika’nın Suriye planları doğrultusunda, Rusya-İran çizgisine kaydığının en somut ifadesi olan bu çağrı talebi ile Müslüman Türkiye ve Suriye halkına karşı işlenmiş açık ihaneti resmen kabul etmiş olmaktadır. “Mazlum halkların savunucusu olmak” ifadesi gelinen noktada, sloganik bir söylem olmaktan öteye geçmemiştir. Zira “kim olursa olsun mazlumdan yana, kim olursa olsun zalime karşı” anlayışını sahiplendiği zannıyla Müslümanların gözlerini kendisine çevirdiği Erdoğan, Suriye yönetimine yapılan bu çağrı ile ortaya koyduğu tutarsız ve ikiyüzlü siyaseti ikrar etmiş oldu.

'Uluslararası Toplum Sürece Katkı Sunmalı'

Öte yandan liderler, uluslararası topluma Suriye'deki gerilimi azaltma sürecine destek verme çağrısı yaptı.

Bildiride, "Liderler, uluslararası toplumu Suriye'deki gerilimi azaltma ve istikrar tesis etme sürecine destek vermeye davet etti. Liderler, uluslararası toplumdan Suriye halkına ek insani yardımlar göndermesini, patlayıcı maddelerin temizlenmesine, tarihî mirasın korunmasına, altyapıların yenilenmesine yardımcı olmasını istedi" dendi.

'Esirlerin Serbest Bırakılması İçin Önlem Alınmalı'

Liderler, siyasi sürecin başlaması amacıyla esirlerin serbest bırakılması, hayatını kaybedenlerin cesetlerinin teslim edilmesi ve kayıpların aranmasıyla ilgili gerekli önlemlerin alınması çağrısı da yaptı.

Metinde, "Liderler, Astana süreci çerçevesinde Suriye'de gerilimi azaltma bölgelerinin oluşturulmasının oldukça etkili olduğunu ve ülkedeki gerilim seviyesinin önemli ölçüde azalmasına, çekilen insan acılarının hafiflemesine, sığınmacı akımının durdurulmasına, sığınmacıların güvenli bir şekilde geri dönmeleri için uygun şartların oluşturulması için çalışmaların başlamasına yardım ettiğini vurguladı" dendi.

Bildiride ayrıca liderlerin, Astana formatının ve erişimlerinin Suriye'de barış ve istikrarın sağlanması için etkili bir araç olduğunun altını çizdiği ifade edildi.

Liderlerin görüşmesi sonrasında oluşturulan ortak bildiride, Rusya, Türkiye ve İran'ın Suriye'deki şiddetin azalması için koordineli bir şekilde çabalarını sürdürecekleri belirtildi.

Metinde, "Liderler, şiddetin azalma eğiliminde dönüş olmamasını sağlamak amacıyla İran, Rusya ve Türkiye'nin koordineli bir şekilde çabalarını sürdürmelerini kararlaştırdı. Liderler, ülke bütünlüğünün geri getirilmesinde ve kapsayıcı, özgür, adil ve şeffaf, Suriyelilerin bilgisi dâhilinde ve kendileri tarafından gerçekleştirilen, anayasanın kabulüne yönelik ve Suriye halkının desteğini alan süreç üzerinden krizin siyasi çözüme kavuşmasının ve BM'nin gözetimi altında buna hakkı olan tüm Suriyelilerin katılımıyla özgür ve adil seçimlerin yapılmasının sağlanması için Suriyelilere yardım etme konusunda anlaştı" ifadelerine yer verildi.

Direnişin başladığı günden bugüne kadar, Suriye halkının İslâmi taleplerinin daima görmezden gelindiği gerçeği, Soçi ortak bildirinde de kendisini gösteriyor. Zira Müslümanların İslâmi devlet talepleri, bir dayatmayla demokratik-laik anayasal zeminde düğümlenmiş görünüyor. Zaten gelinen noktada Esed rejiminin de sürece dâhil edilmesi hatta Türkiye’nin bile Esed’li geçişe olur vermesi, gören gözler için Cenevre-Astana-Soçi görüşmelerinin arkasındaki gizli eli; Amerika’yı işaret ediyor.

Umulur ki körler ve sağırlar için bile maskeleri düşüren bu sonuç bildirisiyle iyice ayyuka çıkan ikiyüzlü Türkiye siyaseti, basireti bağlanmışlar için de bir kırılmaya, silkinmeye ve sahih bir siyasi liderliğe tâbi olmaya vesile olur. Zira bu şer planından çıkarılabilecek tek hayır budur. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.

İlgili haber:

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti’nden Devrim Grubu Liderlerine Açık Mektup